takvim.com.tr

Başkan Erdoğan'dan "ikinci one minute" çıkışı! Havada rest çekti: "Netanyahu varsa biz yokuz"

Mısır'ın Şarm el-Şeyh kentinde düzenlenen Gazze zirvesine Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın diplomatik hamleleri damga vurdu. Gazze'ye ölüm yağdıran İsrail Başbakanı Netanyahu'nun zirveye katılacağının haberini Mısır'a gidiş yolunda olan Başkan Erdoğan, ekibini talimatı verdi “Netanyahu’nun bu zirvede yeri yok. Netanyahu varsa biz yokuz” diyerek rest çekti. Yaklaşık 16 yıl önce Davos'ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e "one minute" diyerek tepki gösteren Başkan Erdoğan'ın bu vetosu "ikinci one minute" olarak kayıtlara geçti.

İsrail'in Gazze'de 2 yıldır sürdürdüğü katliamın ardından varılan ateşkes anlaşması, 13 Ekim'de Mısır'da düzenlenen Şarm El-Şeyh Barış Zirvesi'nde imzalandı.



Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile ABD Başkanı Donald Trump'ın davetine icabetle geldiği Mısır'da "Şarm el-Şeyh Anlaşması"nın imza törenine iştirak etti.

ZİRVEYE ERDOĞAN DAMGASI
Zirveye ise yine Başkan Erdoğan'ın diplomatik hamleleri damga vurdu. Erdoğan Gazze'ye ölüm yağdıran İsrail Başbakanı Netanyahu'nun Mısır'daki zirveye katılmasını engelledi.

Başkan Erdoğan, diplomatik temaslarla, "Netanyahu Mısır'a gelirse ben geri dönerim" mesajıyla Gazze'ye ölüm yağdıran katil Netanyahu'nun Mısır'a gelmesine ve İbrahim Anlaşmaları'nın pr'ının yapılmasına engel oldu.


TAKVİM.COM.TR MANŞETİ ATTI: ONE MINUTE II. SEZON

Bu durum gazete manşetlerine ikinci One Minute çıkışı olarak yansıdı. Takvim.com.tr yaşananları, "One Minute II. Sezon" manşetiyle duyurdu.

BAŞKAN ERDOĞAN'IN DAVOS'TAKİ "ONE MINUTE" ÇIKIŞI DÜNYA GÜNDEMİNE DAMGA VURMUŞTU

Başkan Erdoğan'ın 2009 yılında İsviçre'nin Davos kasabasındaki Dünya Ekonomik Forumu'ndaki "One Minute (Bir dakika)" çıkışı hafızalardan silinmedi.

Davos'ta 29 Ocak 2009'da Dünya Ekonomik Forumu (WEF) kapsamında düzenlenen "Gazze: Ortadoğu'da Barış Modeli" başlıklı panele Erdoğan da davet edildi. Panele Erdoğan'ın yanı sıra dönemin İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon da katılım sağladı. Panelde, Peres'in Gazze saldırılarını meşrulaştıran sözleri ve diplomatik sınırları ihlal eden davranışlarıyla moderatör Washington Post yazarı David Ignatius'ın taraflı tutumu karşısında Erdoğan tepkisini gösterdi.

"ÖLDÜRMEYİ İYİ BİLİRSİNİZ"

Peres'in Türkiye'ye ve Filistinlilere yönelik suçlamalarına cevap vermek isteyen Erdoğan'nın konuşması moderatör tarafından kesilmeye çalışılmış, Erdoğan da Ignatius'a dönerek tekrar tekrar "One minute" diyerek kendisine müdahale edilmemesi uyarısında bulunmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra Peres'e yüksek sesle hitap ederek, "Sesinin benden çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisinin gereğidir. Öldürmeye gelince siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. Plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüzü, nasıl vurduğunuzu çok iyi biliyorum" sözleri hafızalara kazındı.

YERLİ VE YABANCI MEDYADA YANKI BULDU

Paneldeki çifte standarda tepki gösteren Erdoğan, "Davos benim için bitmiştir" diyerek oturumu terk etmiş, salonda bulunan dinleyiciler Erdoğan'ı alkışlamıştı. Erdoğan'ın "One Minute" çıkışı Arap kamuoyu başta olmak üzere tüm dünyada yankı uyandırmış, Filistin'de büyük sevinçle karşılanmıştı. Davos Zirvesi'nin ardından yurda dönen Erdoğan coşkuyla karşılanmış, "One Minute" çıkışı yıllarca yerli ve yabancı medya organlarında geniş yer almıştı.



HAVADA DİPLOMASİ TRAFİĞİ

Sabah gazetesi yazarı Okan Müderrisoğlu ve Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi, Mısır hava sahasında yaşanan diplomasi trafiğinin perde arkasını köşelerine taşıdı. Dünya kamuoyuna ikinci One Minute çıkışı olarak yansıyan tarihi vetoyla ilgili Müderrioğlu, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uçağı Mısır hava sahasına girdiğinde Netanyahu'ya davet gittiği bilgisi Türk heyetine ulaşmıştı. İşte o andan itibaren Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bizzat öncülük ettiği, dışişleri, istihbarat ve danışman kadronun da dahil olduğu etkili diplomasi trafiği başladı. Hem zirve davetini yapan iki ülkenin yetkilileri nezdinde girişimlerde bulunuldu hem de İsrail Başbakanı Netanyahu'nun insanlık dışı uygulamalarına tepkili Arap ülkeleri ve batılı devletler de tavır koymaya teşvik edildi." dedi.

İşte Müderrisoğlu'nun 14 Ekim tarihli yazısı:

Adı, "Şarm el-Şeyh Barış Zirvesi" olsa da Gazze'ye yaşatılan soykırımı unutturmaya yetmez! Dün, ABD-İsrail propaganda makinesi öylesine işledi ki sanki Ortadoğu'da her şey güllük gülistanlık olacak! Oysa tanıdığımız Tayyip Erdoğan, ne katil Netanyahu'nun "meşrulaştırılmasına!" geçit verir ne de Gazze'deki insanlık suçunun temize çekilmesine!.. Nitekim, Mısır'daki zirve öncesinde TUR uçağından gerçekleştiği anlaşılan telefon diplomasisi bu yönde ciddi ip uçları veriyor.

Şimdi filmi biraz başa saralım ve 11 Ekim Cumartesi gününe dönelim. Rize'de hemşehrileriyle buluşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ve Mısır tarafından yapılan açıklamaları an be an takip etti, kritik notları okudu. Ancak, Mısır'ın Şarm el- Şeyh şehrindeki zirveye katılım konusunda acele karar vermedi. Hem iştirak edecek ülkeleri ve temsil düzeyini görmek istedi hem de Netanyahu'nun katılımına ilişkin birbiriyle çelişen beyanları değerlendirdi.

Takdir edilir ki Erdoğan'ın, soykırım suçundan uluslararası mahkemelerde yargılanan İsrail Başbakanı ile aynı ortamı paylaşması veya fotoğraf karesine girmesi beklenemez!

Erdoğan, ABD Başkanı Trump ile Mısır Cumhurbaşkanı Sisi'nin "ortak davetine" icabet etmeden önce kılı kırk yardı. Bu nedenle resmi duyuru için 12 Ekim Pazar akşamına kadar beklendi…

Cumhurbaşkanımızın uçağı 13 Ekim Pazartesi günü saat 10.35'te Ankara Esenboğa Havalimanı'ndan havalandı. Yaklaşık iki saat sonra Mısır Cumhurbaşkanı Sisi'nin, İsrail Başbakanı (katil) Netanyahu'yu telefonla aradığı ve zirveye davet ettiği bilgisi uluslararası ajanslara yansıdı. Hatta İsrail'e ziyaret gerçekleştiren Başkan Trump'ın, "Bibi" diye hitap ettiği Netanyahu'ya, "Şarm el -Şeyh'e gelmiyor musun? Orada olmalısın" dediği bile kulislere düştü. Oysa zirve programına göre İsrail de Hamas da Mısır'a gelmeyecekti!



Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uçağı Mısır hava sahasına girdiğinde Netanyahu'ya davet gittiği bilgisi Türk heyetine ulaşmıştı. İşte o andan itibaren Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bizzat öncülük ettiği, dışişleri, istihbarat ve danışman kadronun da dahil olduğu etkili diplomasi trafiği başladı. Hem zirve davetini yapan iki ülkenin yetkilileri nezdinde girişimlerde bulunuldu hem de İsrail Başbakanı Netanyahu'nun insanlık dışı uygulamalarına tepkili Arap ülkeleri ve batılı devletler de tavır koymaya teşvik edildi.

Derken, uçaktan aktarıldığı şekliyle heyecan dolu o an yaşandı. TUR uçağı iniş için alçalışa geçtiği ve piste yaklaştığı sırada, birden motorlara tam güç verildi, uçak pisti "pass geçti!" Haliyle bu olağan dışı durum, Netanyahu'nun zirveye geliş ihtimaliyle ilişkilendirildi. Ancak resmi paylaşımda, Kanada ve Kuveyt uçaklarının henüz "taksi yoluna" giremediği, uçuş yoğunluğundan dolayı misafir devlet başkanlarını taşıyan uçakların pilotlarından bir süre Kızıldeniz üzerinde kalmaları istendi. Bununla birlikte tartışmasız husus, katil Netanyahu'nun, Erdoğan vetosuna takılması ve Şarm el- Şeyh'teki zirveye gelmemesi oldu!

***

Başkan Trump'ın İsrail temasları bir kez daha gösterdi ki… Bugünkü Siyonist kafa işbaşında olduğu müddetçe hakiki manadaki barış için daha çok çalışılması gerekecek. İşin düşündürücü yanı ise İsrail'e silah ve mühimmat sağlayan, katliamlarına göz yuman ülke devlet başkanlarının Şarm el -Şeyh'te bir belgeye taraf görünerek, adeta kirli ellerini yıkayıp, iki yıldır yaşananlar temize çekilmiş gibi ülkelerine dönüp, "Barışı tesis ettik" diyebilecek iki yüzlülüğü sergilemeleri olacak!

İşte Türkiye'nin rolü ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın farkı burada ortaya çıkıyor. Ankara,"Kalıcı ateşkes, İsrail ordusunun işgal ettiği topraklardan çekilmesi, kesintisiz insani yardım ve iki devletli çözüm" hedefinden asla vazgeçmeyeceği gibi insanlığa karşı suç işleyen Netanyahu ve savaş kabinesi denilen çetesinin küresel düzeyde yargılanmasının da peşini bırakmayacak.

Bir kez daha Başkan Trump'a dönecek olursak… İsrail Meclisi'ndeki, her dalga boyunda seyreden hitabı da teyit etti ki onun önceliği para ve "show business!" yani global popülerlik ve şahsi ego tatmini!



BAŞKAN ERDOĞAN'DAN DİPLOMATİK HAMLE

Uçağın teknik bir olaydan dolayı pisti pas geçtiğini belirten Selvi ise, "Netanyahu'nun zirveye katılması konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan başta tavrını koymuş ve engellemiş. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatı üzerine Dışişleri Bakanı Hakan Fidan başta ABD Dışişleri Bakanı Rubio olmak üzere muhataplarını arayıp, "Netanyahu'nun bu zirvede yeri yok. Netanyahu varsa biz yokuz" diye rest çekmiş. Irak, Endonezya ve Katar'ın da destek vermesi üzerine Trump geri adım atmak zorunda kaldı." diyerek Başkan Erdoğan'ın diplomatik bir hamleyle Netanyahu'yu engellediğini yazdı.

İşte Selvi'nin 14 Ekim tarihli yazısı:

Cumhurbaşkanı'nın uçağına bindiğimizde ise ABD Başkanı Trump'ın Air Force One uçağında yaptığı açıklamaları izledik.

Trump, "Cumhurbaşkanı Erdoğan harikaydı, gerçekten çok yardımcı oldu. Çünkü kendisine çok saygı duyuluyor" derken uçağın camından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın resmi törenle Mısır'a uğurlanışını izliyordum.

Erdoğan, törenin ardından uçağın merdivenlerini tırmandı. Az sonra uçağın kapıları kapandı ve Cumhurbaşkanı'nı taşıyan uçak tarihi oturuma ev sahipliği yapacak olan Şarm El- Şeyh'e doğru havalandı.

KÜRESEL LİDER

Trump'ın son 1 ayda Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında yaptığı açıklamaları alt alta koydum. Herhangi bir Amerikan başkanının cumhurbaşkanlarımız ya da başbakanlarımız hakkında bu tür açıklamalar yaptığını hatırlamıyorum.

Tarihin yeniden yazıldığı bir dönemde Erdoğan'ın küresel liderliği, Türkiye açısından bir şans. Kimse bunu Erdoğan'a bahşetmiyor. Cumhurbaşkanı, tarihin doğru zamanında doğru yerinde sergilediği güçlü liderlikle bunu hak ediyor.

Uçak havalandıktan kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan uçağın içinde bir tur atıp geziye katılanları selamladı.

Erdoğan'a Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan, MİT Başkanı İbrahim Kalın ve Dış Politika Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç eşlik etti.

NETANYAHU GELİYOR HABERİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uçağında bir yandan da Trump'ın İsrail'deki temaslarını takip ediyorduk. Uçağımız Kahire üzerinden Şarm El-Şeyh'e doğru süzülürken Trump'ın Sisi'nin düzenlediği zirveye Netanyahu'yu davet ettiği haberi geldi. Uçakta moraller bozuldu. Gazeteciler olarak aramızda Netanyahu gelir mi gelmez mi, Erdoğan'ın tavrı ne olur, Trump, Netanyahu'yu uçağına alıp Şarm El-Şeyh'e getirir mi tartışması yaşandı. Ama aklımız uçağın ön kısmında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekibinin yaptığı değerlendirmelerdeydi. Netanyahu gelecek mi gelmeyecek mi tartışmamız uzun sürmedi. Çünkü, Mısır'dan son dakika olarak Netanyahu'nun zirveye katılacağı haberi geldi. Bu haber moralleri bozdu. Sisi yine yaptı yapacağını diye düşündük. Kriz geliyordu.

Bu düşüncelerle Şarm El-Şeyh'e doğru uçmaya devam ettik. Tam 12.44'te uçağın tekerleri açıldı. Havaalanına doğru inmeye başladık. Tekerler piste değmek üzereyken tam saat 12.47'de uçak burnunu havaya kaldırıp havalandı.

O anda Netanyahu'nun zirveye katılmasını protesto edip dönüyor algısı oluştu. O sırada arka kapı diplomasisinde neler yaşandı bilmiyoruz.

SON DAKİKA HABERİ

Uçağımız havada bir tur attı, saat 13.06'da tekrar inişe geçtik.

Cumhurbaşkanının uçağının tekerleri piste değerken Netanyahu'nun zirveye katılmayacağı haberi geldi. Derin bir oh çektim. Uçağın pisti pas geçmesinin Netanyahu'nun zirveye katılıp katılmayacağı ile bir ilgisi olup olmadığını o sırada öğrenemedik

O sırada saatler 13.09'u gösteriyordu ve Cumhurbaşkanı'nın uçağı havaalanına indi. Uçak havada 19 dakika tur attı. Erdoğan tam 13.36'da havaalanına indi.

İKİNCİ ONE MINUTE Mİ

Netanyahu'nun zirveye katılacağı haberi ile uçağın pisti pas geçmesi aynı zamana denk gelince, "İkinci one minute" olayı mı yaşandı havası oluştu.

Ama uçağın pas geçmesi olayının teknik bir olay olduğu ortaya çıktı. Pistte uçak olduğu için pas geçilmiş.

Ancak Netanyahu'nun zirveye katılması konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan başta tavrını koymuş ve engellemiş. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatı üzerine Dışişleri Bakanı Hakan Fidan başta ABD Dışişleri Bakanı Rubio olmak üzere muhataplarını arayıp, "Netanyahu'nun bu zirvede yeri yok. Netanyahu varsa biz yokuz" diye rest çekmiş. Irak, Endonezya ve Katar'ın da destek vermesi üzerine Trump geri adım atmak zorunda kaldı.

Trump, Sisi üzerinden bir emrivaki yapmaya kalkıştı. Ama sert kayaya çarptı.

TRUMP'A PROTESTO

- Tarihi anlara tanıklık ettik. Trump İsrail Meclisi'nde protesto edilirken, bir yandan da Mısır Devlet Başkanı Sisi, konuklarını karşılıyordu. Diğer tarafta ise rehineler teslim ediliyordu.

TRUMP BEKLETTİ

- Trump, İsrail şovunu uzatınca Şarm El-Şeyh'e geç geldi. Trump kendi davet ettiği devlet başkanlarını bekletti. Ama Netanyahu'yu Şarm El-Şeyh'e getirmeyi göze alamadı.

LİDERLERİN UÇAKLARI

Şarm El-Şeyh, Gazze'de ateşkes anlaşmasıyla, tarihi bir anlaşma ile gündeme geldi.

Zirve nedeniyle dünyanın gözü Şarm El-Şeyh'teydi.

Havaalanına indiğimizde zirveye davetli devlet başkanlarının uçağı havaalanını doldurmuştu. İlk kez bu kadar çok devlet başkanının uçağını bir arada gördüm. Şarm El-Şeyh, deniz kenarında güzel bir turizm şehri. Türk firmaların burada önemli turistik yatırımları var.

Deniz kenarından, yazlıkların arasından klasik Arap mimarisiyle yapılmış otellerin arasından zirvenin yapılacağı Uluslararası Fuar Alanı'na ulaştık.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN
GÜNÜN DİĞER HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.