İstanbul'da önceki akşam yaşanan 4.3'lük deprem, vatandaşları yine sokaklara döktü. Üstüne bir de "Yeni sarsıntı olacak" söylentisi paniği büyüttü. Halkın çadır ve otomobillerde sabahladığı görüldü.
Depremde sarsılan sadece yer kabuğu değildir. Aynı zamanda insan zihni, duygusal dengemiz ve bizim için önemli olan güven duygusu da sarsılıyor. Çünkü her şeyin temelinde güven duygusu güven inancı vardır. İstanbul'da meydana gelen 6.2 şiddetindeki deprem, sadece fiziksel değil, psikolojik etkileriyle de hem bireysel hem de toplumda izler bıraktı.
İstanbul depremi büyük paniğe neden oldu! Uzmanı yapılması gerekenleri TAKVİM'e anlattı: En güvenilir kentler nerelere? (AA)
İstanbul, 6,2 şiddetiyle sallandı. Birçok kişi panik yaptı. Psikolog Yeliz Arda, deprem psikolojisini TAKVİM'e anlattı: Deprem gibi ani oluşan, beklemediğimiz anda yaşadığımız durumlar, olaylar, felaketler doğrudan ya da dolaylı şekilde maruz kalan bireylerde ciddi travmatik etkiler yaratabilir. En sık görülen psikolojik rahatsızlık durumu Travma Sonrası Stres Bozukluğuna neden olabiliyor. Travma Sonrası Stres Bozukluğu yaşayan kişilerde kabuslar, geri dönüşler (flashback), yoğun kaygı, aşırı uyarılma ve kaçınma gibi birtakım belirtiler yaşayabilir.
Uzaktan tanık olanlarda yani medya aracılığı veya yakınları aracılığı ile depremi yaşayanlarda ise yoğun kaygı, güvensizlik, geleceğe dair belirsizlik veya hayalet deprem algısı gelişebilir. Hayalet deprem algısı da, kişinin sürekli deprem oluyor gibi hissetmesi, sürekli avizeleri kontrol etmesi tüm dikkatini çevredeki seslere hareketliliğe vermesiyle oluşan yoğun stres hali diyebiliriz. Kısacası beynimizin savunma refleksi. Toplum genelinde yaygın bir güvensizlik ve belirsizlik hali oluşarak toplumsal düzeyde kolektif travma meydana gelebilir. Toplumun genelinde kısa veya uzun süreli bir stres hali ve çaresizlik duygusu yaygınlaşabilir.
İstanbul depremi büyük paniğe neden oldu! Uzmanı yapılması gerekenleri TAKVİM'e anlattı: En güvenilir kentler nerelere? (AA)
YOĞUN ANKSİYETE VE DEPRESYON BELİRTİLERİ YAŞANABİLİR
İçsel güvenin yeniden oluşmasına kadar, özellikle travmatik içeriklere maruz kalma, doğruluğu kanıtlanmamış her türlü bilgi kirliliğine maruz kalmak, anksiyete seviyelerinin artmasına neden olabilir. Deprem anında kalp çarpıntısı nefes darlığı baş dönmesi gibi belirtiler görülebilir. Bu vücudun kendini koruma mekanizmasıdır ve tamamen doğaldır. Bireyler bu dönemde bir stres hali ve duygusal zorluklarla karşılaşabilirler, bu da gerekli olduğu koşulda psikolojik desteğe olan ihtiyacı artırır.
DEPREMİ ÇOCUKLARA OYUNLARLA ANLATIN
Deprem sonrası en çok etkilenen gruplar arasında çocuklar gelir. Çocuklarla açık, net ve gelişim düzeylerine uygun bir iletişim kurulması çok önemlidir. Bu dönemde çocuklarda yoğun öfke, içe kapanma, bilişsel süreçlerinde azalma, okula gitmeyi reddetme aşırı tetikte olma hali gözlenebilir. Çocuklar olaylar sırasında çevrelerinden aldıkları duygusal tonu içselleştirirler. İçsel güveni yeniden oluşturmak için öncelikle ebeveynlerin sakinliğini koruması önemlidir. Çünkü çocuklar sözlerimizden çok beden dilini okuma eğilimindedir. Beden dilimizle, çocuklara güven vermeliyiz. Depremi legolarla, oyuncaklarıyla yerin altında kocaman taşların olduğunu bazen bu taşların birbirine değdiğini, yer değiştirdiğini ve bu yer değiştirmeyi bizim de hissettiğimiz anlatılabilir. "Yer sallanabilir ama sevgi yerinden oynamaz, yan yana olunca korkular küçülür, Güven büyür" cümleleri tercih edilebilir.
NORMALLEŞMEYE ÇALIŞMAK GELECEĞİ KOLAYLAŞTIRIR
Normalleşme hem bireylerin hem de toplumun yaşananları geride bırakarak geleceğe odaklanmasını sağlayacaktır. Bu da yaşanan yoğun kaygıyı ve stresi azaltacaktır. Uzun vadede ise, psikolojik olarak güvenin ve dayanıklılığın artırılması, gelecekteki olası travmalara karşı bireylerin ve toplumların daha dirençli hale gelmesini sağlayacaktır.