Instagram'a getirilen erişin engelinin e-ticarete etkisi ne?
'ZARAR TÜRK EKONOMİSİNİN DEĞİL SOSYAL MEDYA UYGULAMASININ'
Elektronik Ticaret İşletmecileri Derneği (ETİD) Başkanı ve PttAVM.com Genel Müdürü Hakan Çevikoğlu, Instagram'a gelen erişim engelinin e-ticarete olan etkisini değerlendirdi.
E- ticaret pazar yerlerine yapılan yönlendirmeler ve reklamlarla birlikte sosyal medyanın e-ticarette önemli bir yeri bulunduğunu aktaran Çevikoğlu, "Evet, reklam ve e-ticarete ya da doğrudan bu uygulama üzerinden yapılan ticarette kısmi düşüş yaşanacak. Burada ciddi bir influencer geliri ve reklam geliri oluşuyor. Ancak bu diğer platformlara kayabileceği gibi vatandaşlar bir şekilde yine e-ticaret alışverişlerine de devam edecektir. Yani ortada bir zarar varsa o da Türk ekonomisinin değil sosyal medya uygulamasının olacaktır" dedi.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan
BAŞKAN ERDOĞAN SON NOKTAYI KOYDU
Öte yandan Başkan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İnsan Hakları Başkanlığınca parti genel merkezinde düzenlenen İnsan Hakları Eğitim Programı'nda konuya ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
İsrail vahşetini gizlemek Filistin'in sesini kısmak için her yola tevessül eden sosyal medya şirketlerine tepki gösteren Erdoğan, "Bilhassa sosyal medya şirketleri gemi azıya çekti, adeta militanlaştılar. İsrail'i eleştiren basit bir cümleye bile hemen sansür bile uygulamayı kendileri için görev addediyorlar. Filistinli şehitlerin fotoğraflarına bile tahammül edemeyip anında yasaklayan, bunu da özgürlük olarak pazarlayan bir dijital faşizmle karşı karşıyayız" ifadelerini kullandı.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan
Filistin'in şanlı direnişine sanal alemde savaş açıldığının altını çizen Erdoğan şu ifadeleri kullandı:
İsmail Haniye'nin şehadeti, bize düşünce ve ifade hürriyetinin sınırlarını, batılı ülkelerde İsrail'in kaprislerinin belirlediğini çok net göstermiştir. Her türlü ahlaksızlığı, fuhşiyatı ve terör örgütü destekçiliğini, özgürlük parantezine alıp teşvik eden bu şirketler, Filistin halkının şanlı direnişine ve kahraman evlatlarına sanal alemde açıkça savaş açmıştır.
"MAFYA GİBİ DAVRANDIKLARINA BİZZAT ŞAHİT OLUYORUZ"
Gelinen noktada sosyal medya şirketlerinin çıkarlarına dokunan her hususta mafya gibi davrandıklarına bizzat şahit oluyoruz.
Şimdi değerli kardeşlerim, sosyal medya platformlarının bu tavrına esasen yeni tanıklık etmiyoruz. Daha önce Türkiye ile ilgili meselelerde aynı çifte standarda defalarca maruz kaldık. Halen de maruz kalıyoruz. Uyarılarımıza rağmen, FETÖ'den PKK'sına kadar, tüm terör örgütleri, bu mecralarda istedikleri gibi at koşturuyorlar. Yine bu platformlarda, ülkemizin ortak değerlerine, milletimizin inancına, mukaddesatına, alenen hakaret ediyorlar. Suç ve terör şebekeleri, bu mecralarda, istedikleri propagandayı yapıyorlar. Yalan, provokasyon ve kışkırtma, bu platformların en belirgin özelliği haline geldi.
İtibar suikastları sebebiyle şimdiye kadar binlerce insanın hayatı karardı. Nice vatandaşımız mağdur oldu. Ama bu şirketler ellerinde her türlü imkan olduğu halde, mağduriyetlerin önünü kesecek etkili hiçbir adım atmadı. Bu konudaki isteksizlikleri maalesef halen devam ediyor. Amerika ve Avrupa'daki kurallara uyma noktasında gösterdikleri özeni, mesele Türkiye olunca, vatandaşlarımızın mağduriyeti olunca, bizdeki katalog suçlarla mücadelede olunca, bilinçli bir şekilde maalesef esirgiyorlar.
Bu husustaki rahatsızlığımızı daha önce pek çok kez dile getirdik. İlgili kurumumuz vasıtasıyla diyalog hattı da kurmaya çalıştık. Ancak arzu edilen iş birliğini henüz tam manasıyla tesis edemedik.
"TÜRKİYE'Yİ BATILILARA ŞİKAYET SIRASINA GİRİYORLAR"
Kardeşlerim, burada şirketlerin tavrı kadar rahatsız edici bir diğer durum, ülkemizdeki muhalefetin kaypak tutumudur. Bakınız Türkiye, egemenlik hakları çerçevesinde bir adım atıyor, bir tedbir uyguluyor. Ancak şirketlerden önce meselenin önüne arkasına bakmadan, acaba biz bundan nasıl menfaat sağlarız diyen muhalefet partileri, hemen ayağa kalkıyor. Sosyal medya platformlarının rezilliklerini bir kez olsun eleştirmeyenler, bu platformların sanal alemde estirdikleri faşizme bir çift laf etmeyenler bakıyorsunuz nefes nefese klavyeye ve ekran başına geçip, sosyal medya hesaplarından Türkiye'yi batılılara şikayet sırasına giriyorlar.
Bu platformların ayyuka çıkan sansürcülüğü, bütün bunlar karşısında kâğıttan kaplana dönüşenler, ülkemizi tenkit etme hususunda hemen aslan kesiliyorlar. Kimse kusura bakmasın ama özgürlükleri savunmak böyle olmaz. Bunun adı ifade hürriyetine sahip çıkmak da değildir. Rahmetli Malik El Şahbaz'ın tarifiyle, bunun adı ev zenciliğidir. Batıdan çok batıcı, İsrail'den çok İsrailci, ezik olduğu kadar fırsatçı da olan bu ev zencilerinin hayattaki tek varlık gayesi sahiplerine şirinlik yapmaktır.
Bizim bunlarla işimiz yok. Bugüne kadar ev zencilerini muhatap kabul etmedik, onlara sadece acıyarak baktık. Mücadelemizi onların efendilerine karşı yürüttük. Bugün de kuklalarla vakit harcamıyor, asıl onları oynatan kuklacılara odaklanıyoruz. Son haftalarda şunu bir kez daha gördük. Sosyal medya şirketleri bu alandaki tekel konumlarını dünyada hak ve özgürlükleri desteklemek için değil, bilakis siyaset ve toplum mühendisliği projelerini hayata geçirmek için kullanmaktadır.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan
"BUGÜNE KADAR DA BU TÜR YOLLARA TEVESSÜL ETMEDİK"
Sosyal medya platformlarının demokrasi ve toplumsal barış için arz ettiği tehlikelere işaret etmek asla sansürcülük değildir. Asıl sansürcülük bunlara gözlerini kapamak, şahsi menfaati uğruna bunlara ses çıkarmamaktır. Biz böyle tutarsızlığın içinde yer almayacağız. Tabii burada şunun da altını özellikle çizmek istiyorum. Hükümet olarak bizim kimsenin özgürlüğüyle, ifade hürriyetiyle, işiyle, aşıyla, ticaretiyle, hayat tarzıyla herhangi bir sorunumuz yok.
TÜRKİYE'NİN HAKLI TALEPLERİ KARŞILANSIN SORUN ÇÖZÜLÜR
Öte yandan Başkan Erdoğan, "Türkiye'nin haklı talepleri karşılanır, hassasiyetlerine saygı gösterilirse, mesele zaten kendiliğinden hal yoluna girecektir" diyerek Instragram'ın erişim engelindeki tartışmalara son noktayı koydu.
Erdoğan şöyle konuştu:
Bugüne kadar da bu tür yollara tevessül etmedik. Ne yaptıysak daima hukuk ve demokrasi zemininde yaptık. Şimdi de amacımız, anayasamızın verdiği imkanlar dahilinde, insanımızın hakkını korumaktır. Türkiye'nin haklı talepleri karşılanır, hassasiyetlerine saygı gösterilirse, mesele zaten kendiliğinden hal yoluna girecektir.