"Yükseköğretim sistemimizde çeşitlilik esaslı bir yapılandırmaya giderek araştırma üniversiteleri, bölgesel kalkınma odaklı üniversiteler, tematik üniversiteler ve mesleki uygulama ağırlıklı üniversiteler kurduk, kuruyoruz. Robotik, nanoteknoloji, eğitimde dijitalleşme, yapay zeka ve siber güvenlik gibi birçok önemli alanda geleceğin bilim dünyasını şekillendirecek binlerce doktoralı bilim insanı yetiştiriyoruz ve inşallah yetiştirmeye devam edeceğiz."
ADALET HİZMETLERİ
Başkan Erdoğan, adalet hizmetlerindeki personel sayısını son 18 yılda yüzde 177 artırdıklarını, mahkeme sayısını adli yargıda yüzde 83, idari yargıda yüzde 38 artırarak hukuk sisteminin altyapısını güçlendirdiklerini ve 2002 yılından bugüne 269 adalet hizmet binası inşa ettiklerini dile getirdi.
Ulaştırma ve altyapı alanlarında son 18 yıla damga vurduklarına dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"6 bin 100 kilometreden devraldık bölünmüş yolları, mesafemiz bugün 27 bin 300 kilometreye ulaştı. Nereden, nereye? Keza otoyol mesafemizi 1715 kilometreden 3107 kilometreye çıkarttık. 83 olan karayolu tünel sayımız 395'e, 50 kilometre olan karayolu tünel mesafemiz toplam 523 kilometreye çıktı. Bolu Dağı Tüneli'nden Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne Osmangazi Köprüsü'nden Avrasya Tüneli'ne ve tabii yanında Marmaray var Marmaray'dan sonra Avrasya'yı yaptık, Nissibi Köprüsü'nden Ilgaz 15 Temmuz İstiklal Tüneli'ne, Ovit, Erkenek, Cankurtaran ve Sabuncubeli Tüneli'ne kadar nice eseri tamamlayıp milletimizin hizmetine sunduk. İstanbul İzmir Otoyolu, Menemen Aliağa Çandarlı Otoyolu ve Kuzey Marmara Otoyolu gibi nice muhteşem esere imza attık. İşte İstanbul-İzmir, tabii bazı nasihat etmeye gelince nasihat eden kardeşlerimiz var. Biz 3 saat 15 dakika falan diyoruz ama onlar diyor ki 'Ben 2,5 saatte varıyorum.' diyenler de var. Yine yolların kuralı vardır, öyleyse kurala uyalım. Ankara, Eskişehir, Konya ve İstanbul Yüksek Hızlı Tren hatları, Kars-Tiflis-Bakü İpek Demiryolu İzmir'de İzban, Ankara'da Başkentray ve Halkalı Gebze Banliyö hattı gibi eserlerle demir yollarına mührümüzü bastık."
Başkan Erdoğan, 26 olan havalimanı sayısının 30 ilave ile 56'ya çıktığını hatırlatarak, "Havalimanlarımızın toplam yıllık yolcu kapasitesi 60,2 milyon kişiden 318 milyon kişiye ulaştı. Gurur abidesi bir eser olarak gördüğümüz İstanbul Havalimanı'nın yıllık 90 milyon yolcu kapasiteli ilk etabını hizmete aldık." ifadelerini kullandı.
SOSYAL YARDIMLAR
Sosyal yardımlar alanında adeta destan yazdıklarını vurgulayan Erdoğan, 2 milyar lira olan sosyal yardım tutarının bugün 55 milyar liraya yükseldiğini, kamudaki engelli personel sayısını 5 bin 777'den 55 binin üzerine çıkarttıklarını ve evde bakım hizmeti alan engelli sayısının ise yaklaşık 527 bin kişi olduğunu kaydetti.
Erdoğan, Türkiye'nin dört bir yanına 38 Millet Kıraathanesi'ni açtıklarını, 23 Millet Bahçesi'ni de vatandaşların hizmetine sunduklarını, 72 ilde 208 Millet Bahçesi için yaklaşık 45 milyon metrekare alanda çalışmaların devam ettiğini aktardı.
Son 18 yılda TOKİ'nin inşa edip hak sahiplerine verdiği konut sayısının 770 bini geçtiğini, tarımda kendi kendine yeterli olmanın yanı sıra Türkiye'nin bu alanda ihracatçı bir ülke konumuna geldiğini vurgulayan Erdoğan, "Daha önce 40 milyar lirayı bile bulmayan Tarımsal Milli hasılamız geçtiğimiz yıl 275 milyar liraya ulaşmıştır. Çiftçimize verdiğimiz tarımsal destekler göreve geldiğimizde 1,8 milyar lirayken bu yıl 22 milyar lira yükseldi." şeklinde konuştu.
"2022 YILI SONUNDA ARACIMIZ BANTTAN İNECEK"
Erdoğan, enerji alanında TANAP ile Türk Akım gibi prestij projeleri hayata geçirdiklerini, Türkiye'nin 60 yıllık hayali olan yerli otomobil projesini gerçeğe dönüştürmek için kolları sıvamanın kendilerine nasip olduğunu anlatarak "İnşallah 2022 yılı sonunda aracımız banttan inecek ve ülkemiz elektrikli araçlar konusunda dünyada lider ülkelerden biri haline gelecektir." dedi.
"MÜHÜR KİMDEYSE SULTAN ODUR"
Cumhuriyet tarihinin en büyük kalkınma hamlelerini ve demokratikleşme adımlarını hayata geçirdikleri 18 yılı ekonomi açısından iki döneme ayırmak gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
"Birinci dönem 2002-2003 arasını kapsayan potansiyelimizi keşfetme dönemidir. Gerçekten de 2002 Türkiye ekonomisi açısından bir dönüm noktası oldu. 2002-2013 arasında yakaladığımız ekonomik istikrarla çok önemli kazanımlar elde ettik. Sanayiden tarıma, inşaattan turizme güçlü bir büyüme performansına kavuştuk. Bu dönemde Türkiye gerçek gücünün ve imkanlarının farkına vardı. Milli gelirimizi 236 milyar dolardan 2013 yılında 950 milyar dolara kadar çıkardık. Kişi başına düşen milli gelirimizi 3 bin 500 dolardan 12 bin 500 dolara kadar yükselttik. Böylece üst orta gelir grubuna taşıdığımız ülkemizin yüksek gelir grubuna girmesine ramak kalmıştı. İhracatımız 36 milyar dolardan 10 yıl sonra 152 milyar dolara ulaştı. Hatırlayın paramız da 6 sıfır vardı işte 6 sıfırı da o zaman ne yaptık o dönemde sildik attık. Şimdi birileri tabii ona talip oluyor, ülkenin Başbakanı herhalde onlardı. 'Biz o işe bakıyorduk' filan diyenler var. Yani karar merci kim? Onu tabii konuşan söyleyen yok, orada mühür kimdeyse sultan odur. Bu adımlar böyle atıldı. Faiz oranlarının yüzde 63 olduğu dönemden 'Bu faiz inecek' dediğimizde direnenler, bizim 'İnecek' dememiz karşısında daha fazla direnemediler ve indirdik, indirdik, indirdik ve faizi yüzde 4,6'ya kadar çektik."
IMF BAŞKANI'NA 'BİZ TÜRKİYE'YİZ' CEVABI
Davos'ta 2009 yılındaki Dünya Ekonomik Forumu'nda dönemim IMF Başkanı Strauss-Kahn ile yaptığı görüşmeyi anımsatan Erdoğan, görüşmede yaşananları şöyle anlattı:
"Ona, 'Sen IMF'nin başısın, Türkiye'nin başı da benim' dedim.. Dolayısıyla Türkiye'nin borcu konusunda her türlü takipleri yapabilirsin, elemanların gelir gider ayrı ama siyasi noktada emir veremezsin. O bize ait. Taksitleri alıyor musun, alıyorsun. Dolayısıyla siyasi yön verme asla mümkün değil, biz Türkiye'yiz. İşte o tarihte bizim borcumuz IMF'ye 22,5 milyar dolardı. Biz mayıs 2013'te IMF'ye olan borcu sıfırladık. IMF'ye bizim borcumuz filan kalmadı. Nasıl oldu? Faiz noktasında koyduğumuz tavırlarla oldu. İşi bitirdik. Şu anda bizim IMF'ye borcumuz yok. Ana muhalefet çıkmış 'IMF'den borç alın' diyor. O sizin işiniz bizim böyle bir işimiz, derdimiz yok. Biz, 'biz bize yeteriz' diyoruz. Bugüne kadar yettik, bundan sonra da yeteceğiz."
"KİŞİ BAŞINA DÜŞEN MİLLİ GELİR 9 BİN 127 DOLARA ULAŞTI"
Uluslararası doğrudan yatırımların 2002 yılından önce Türkiye'nin yolunu dahi bilmediğini ifade eden Erdoğan, kendilerinin ülkeyi sadece bir yılda 23 milyar dolar uluslararası yatırım çekecek seviyeye getirdiğini belirtti.
Merkez Bankasının toplam rezervlerini 27,5 milyar dolardan 135 milyar dolara kadar yükselttiklerini anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Fakat şu anda bir düşüş söz konusu. 90 küsur gibi bir rakamdayız, inşallah yine toparlayacağız. Aynı şekilde Merkez Bankamızın gücü çok daha farklı bir getiriyi sağlayacak. Gezi olaylarının başladığı 2013'ün mayıs ayında Merkez Bankası politika faizi sadece yüzde 4,5'ti. Bu tarihe özellikle dikkatlerinizi çekiyorum. 2013'ten günümüze kadar olan dönemi 'mücadele dönemi' olarak adlandırıyorum. Bu dönemde yaşadığımız her bir saldırının doğrudan ve dolaylı etkilerinin ülkemize ağır bedelleri oldu.
Faizler ve enflasyon yeniden çift hanelere yükselirken, ekonomik büyüme bir miktar ivme kaybetti. Ancak hamdolsun attığımız kararlı adımlarla ekonomimizin daha güçlü bir şekilde yoluna devam etmesini sağladık. Nitekim 2019 yılı sonuyla kıyasladığımızda her alanda 2002'nin katbekat üzerindeyiz. Milli gelirimiz 236 milyar dolardan 754 milyar dolara, kişi başına düşen milli gelirimiz ise 3 bin 500 dolardan 9 bin 127 dolara ulaştı."
"DOĞRUDAN YATIRIMLAR 2019 SONU İTİBARIYLA 217 MİLYAR DOLARI AŞTI"
Başkan Erdoğan, 2002'de satın alma gücü paritesine göre dünyanın en büyük 17'nci ekonomisi olan Türkiye'nin bugün dünyanın en büyük 13'üncü ekonomisi seviyesine yükseldiğine dikkati çekerek, şu verileri paylaştı:
"İhracatımızı 180 milyar doların üzerine taşıdık. Hizmet ihracatımızı 14 milyar dolardan 65 milyar dolar seviyesine yükselttik. Turizmde 2019'da 52 milyon turist sayısına ulaştık. En ciddi kaybımız koronavirüs sebebiyle burada oldu. Böylelikle dünyanın en fazla turist ağırlayan 6'ncı ülkesi olduk. İhracatımızda ve turizm sektörümüzde görülen bu güçlü ivme sayesinde cari işlemler hesabımız 2001'den itibaren ilk defa fazla verdi. 2002'den itibaren ülkemizde gelen doğrudan yatırımlar, 2019 sonu itibarıyla 217 milyar dolar seviyesine aştı. Merkez Bankası toplam rezervi her şeye rağmen 2019'da 106 milyar doların üzerinde kaldı. Kamu borç stokunun milli gelire oranı yüzde 72,1'den yüzde 32,8'e indi. Bütçe açığının milli gelire oranı da yüzde 2,9'a geriledi."
"ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİNE SAHİP OLMAYAN İL KALMADI"
Enflasyonu geçen yıl yüzde 11,8 seviyesine indirdiklerini ve sanayi üretimini her yıl ortalama yüzde 5,9 artırmayı başardıklarını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetii:
"Bugün itibarıyla organize sanayi bölgesine sahip olmayan hiçbir ilimiz kalmadı. Araştırma-geliştirme (Ar-Ge) harcamalarının milli gelirimizdeki payının ilk defa yüzde 1'i aştığına şahit olduk. Tarım sektörümüz, ülkemizin nüfus, turist ve ihracat artışıyla uyum sağlayarak hasılasını 37 milyar liradan 275 milyar liranın üzerine çıkarttık. Muhalefet, 'çiftçimiz şöyle battı, bitti vesaire' diyor. Hiç merak etmeyin. Ellerinizi de öyle fazla ovuşturmayın. Türkiye tarımda Allah'ın izniyle patlama üzerine patlama yapacak ve dünyanın sayılı tarım ülkelerinden bir tanesi haline gelecek. Tarımsal ihracatımız da 3,8 milyar dolardan, dikkat edelim 18 milyar dolara yükseldi."
Erdoğan, Türkiye'nin başarı elde ettiği diğer bir alanın uluslararası endeksler olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Dünya Bankası tarafından hazırlanan iş yapma kolaylığı endeksinde son 2 yılda 27 basamak yükselerek 33'ncü sıraya yerleştik. İnsani Gelişme Raporu'nda ise 2019'da 58'inci sıraya yükselerek ilk defa çok yüksek insani gelişme kategorisinde yer aldık. Tüm bu göstergeler, Türkiye ekonomisinin mücadele döneminin ne kadar başarılı geçtiğine işaret etmektedir. İnşallah salgının ve etkilerinin de geçmesiyle ekonomide yeni bir döneme gireceğiz. Bu dönemin de şahlanma dönemi olacağına inanıyorum."
"EKONOMİDE YENİ BİR DÖNEME GİRECEĞİZ"
İnşallah salgının ve etkilerinin geçmesiyle ekonomide yeni bir döneme gireceğiz. Bu döneminde şahlanma dönemi olacağına inanıyorum. Ülkemizin dünyanın en büyük 10 ekonomisine dahil edeceğiz bu dönemde, 2023 hedeflerimize yürüyeceğiz. Çünkü AK Parti'nin bu millete daha söyleyeceği çok sözü ve yapacağı çok işi var. İnşallah 25 Ağustos akşamı Ahlat'ta olacağız. Sultan Alpaslan geceyi orada geçirmişti. Biz de orada olacağız. Cumhurbaşkanlığı konutu yaptık. 26 Ağustos sabahı da Malazgirt'e geçeceğiz. Her yıl yapmış olduğumuz bu kutlamayı da böyle gerçekleştireceğiz. Biz hiçbir zaman sadece seçim başarısını hedefleyen ve bunun üzerinden siyaset yapan bir parti olmadık. Toplumun değişim taleplerine cevap vermeyi ilke olarak kabul ettik. AK Parti hareketini milletimizin daha çok sahiplenmesinin sebebi budur. Her kademede vazife üstlenen arkadaşlarımızın tek amacı aziz milletimize ve ülkemize hizmet etmek olmuştur. Türkiye'de bu kadar uzun süre iktidarda kalan bir başka parti yoktur. Biz millete efendi olmak için değil, hizmetkar olmak için katıldı. AK Parti bu bilinci kaybetmediği için bu günlere gelmiştir. Bizim davamızın bir önemli özelliği de istişareye verdiği önemdir. Hukuktan siyasete ekonomiden diplomasiye milletimize pusu kuranları unutmayacağız."
AK Parti'nin millete söyleyeceği daha çok sözü, ülkeye yapacağı çok hizmeti olduğunu dile getiren Başkan Erdoğan, 25 Ağustos akşamı Bitlis'in Ahlat ilçesine gideceği bilgisini verdi.
Ahlat'ta Cumhurbaşkanlığı konutu yaptıklarını ve geceyi orada geçireceklerini anlatan Erdoğan, 26 Ağustos sabahı da Malazgirt'e geçip her yılki kutlamayı bu yıl da yapacaklarını anlattı.
SİYASETİ DAR, HİZİPÇİ KALIPLAR İÇİNE HAPSETMEKTEN HEP KAÇINDIK
Recep Tayyip Erdoğan, bugüne kadar gerçekleştirilen büyük reformlar ve dönüşümlerle sadece geleceğin büyük ve güçlü Türkiyesinin temellerini attıklarını dile getirerek, şöyle konuştu:
"İnşallah inşaa sürecini de yine milletimizle birlikte tamamlayacağız. Biz hiçbir zaman sadece seçim başarısını hedefleyen ve bunun üzerinden siyaset yapan bir parti olmadık. Siyaseti dar, hizipçi kalıplar içine hapsetmekten hep kaçındık. Toplumun 'değişim' taleplerine cevap vermeyi ve bütün vatandaşlarımızın hukukunu kararlılıkla savunmayı ilke edindik. AK Parti hareketini, milletimizin her geçen gün daha çok sahiplenmesinin arkasında yatan sebep budur. Üyesinden delegesine ve teşkilat yöneticilerine kadar her kademede vazife üstlenen arkadaşlarımızın tek amacı, aziz milletimize ve ülkemize hizmet etmek olmuştur. Türkiye'de bu kadar uzun süre iktidarda kalan bir başka parti daha yoktur. Bu başarı, AK Parti teşkilatlarının milletimizle olan muhabbet bağının hep güçlü kalması sayesinde mümkün olmuştur. Biz millete efendi olmak için değil hizmetkar olmak için bu yürüyüşe katıldık."
AK Parti'nin bu bilinci kaybetmediği için bugünlere geldiğine işaret eden Erdoğan, bu bağ güçlü tutulduğu müddetçe millete ve ülkeye hizmet etmeyi sürdüreceklerini söyledi.
Başkan Erdoğan, AK Parti hareketinin bir önemli özelliğinin de "istişareye verdiği önem" olduğunu, her kademede istişarenin parti çalışmalarının "olmazsa olmaz" şartı kabul ettiklerini aktardı.
"MİLLETİN ÜZERİNE UÇAKLARLA, TANKLARLA, HELİKOPTERLERLE SALDIRANLARI UNUTMAYACAĞIZ"
Kongre sürecini, teşkilatların hesap vermesi ve yenilenmesi yanında en kapsamlı istişare zemini olarak gördüklerini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu harekete, bu davaya gönül veren milyonlar nice hain tertip karşısında saflarını hep sıklaştırmış, fitneye geçit vermemiştir. Ülkemizi darbe teşebbüsleriyle, terörle, sokak şiddetiyle, ekonomik saldırılarla zayıf düşürmeye çalışanlar, karşılarında hep milletimizin ferasetini, cesaretini, vatan sevgisini bulmuşlardır. Asla kindar değiliz, kimseye husumet beslemiyoruz ama 2002 Kasım'ından itibaren milli iradeye yapılan hiçbir saldırıyı da unutmayacağız. Hukuktan siyasete, ekonomiden diplomasiye her alanda milletimize pusu kuranları unutmayacağız. Milletin üzerine uçaklarla, tanklarla, helikopterlerle saldıranları unutmayacağız. Onları üzerimize gönderenleri de unutmayacağız. Bu ülkenin bütünlüğüne ve dirliğine, milletimizin birliğine ve beraberliğine karşı kurulan hain tuzakları unutmayacağız. Bizi birbirimize düşürmek için sürekli kılçık atanları unutmayacağız. Maalesef bazılarının yaraları pansuman etmek yerine deşerek, 18 yıldır sayısız defa yaşadığımız bu senaryoya malzeme verdiklerini görüyoruz."
"KADINLARIN İŞGÜCÜNE KATILMA ORANI YÜZDE 34,4'E YÜKSELDİ"
Başkan ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, AK Parti'nin Türkiye'de kadınların en aktif şekilde yer aldığı bir hareket olduğuna, AK Parti'nin 4 milyon 800 bini aşan kadın kolları üye sayısının Türkiye'deki diğer tüm partilerin toplam sayısından bile fazla olduğuna işaret etti.
Böyle bir partinin kadın hakları konusunda aktif olmamasının mümkün olmayacağını ifade eden Erdoğan, "2002'den bu yana yasal düzenlemelerden kamuda kadın istihdamının artışına, iş dünyasından sivil toplum örgütlerine kadar toplumsal hayatın bütün alanlarında kadınlarımızın geldiği nokta bütün istatistikler itibarıyla eski ile kıyaslanamayacak düzeydedir." diye konuştu.
Recep Tayyip Erdoğan, 2004'te Anayasa'ya haklar konusunda özellikle "kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir" dediklerini, "devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür" hükmünü ilave ettiklerini anlattı.
Bu maddeye 2010 yılında "pozitif ayrımcılığı" da eklediklerini dile getiren Erdoğan, "Ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair 6284 sayılı Kanun 2012 yılında yürürlüğe girdi. Evde el emeğiyle üretilen ürünlerin, yıl içinde elektronik ortamlar üzerinden gerçekleştirilen satış tutarının asgari ücretin yıllık brüt tutarı kadar olan kısmını gelir vergisinden muaf tuttuk. Doğum yapan çalışanlara pek çok kolaylık sağladık. Son 18 yılda kadın işgücü yaklaşık 4 milyon, kadın istihdamı 2,8 milyon arttı. Kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 34,4'e ve istihdam oranı ise yüzde 28,7'ye yükseldi." ifadesini kullandı.
Son 18 yılda 2 milyon 44 bin kadının aktif işgücü piyasası programlarından faydalandığını anlatan Başkan Erdoğan, mesleki eğitim kurslarından ise 933 bin kadının yararlandığını söyledi.
Erdoğan, işbaşı eğitim programlarından da programın başladığı 2009'dan 2019 yılı sonuna kadar 770 bin kadının faydalandığını bildirdi.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, kendi işini kurmak isteyenleri desteklemek için düzenledikleri girişimcilik eğitim programlarından 2007'den 2019 sonuna kadar toplam 215 bin kadının istifade ettiğini belirterek, şunları kaydetti:
"2002 yılında kız çocuklarının ilköğretimde okullaşma oranı yüzde 87,3, bu düzeydeydi. Geçtiğimiz yıl itibarıyla ilkokul düzeyinde kız çocukları için net okullaşma oranı yüzde 92,1'e, ortaokul düzeyinde kız çocukları için net okullaşma oranı yüzde 93,6'ya ulaştı. Ortaöğretimde kız çocuklarının okullaşma oranı yüzde 45,2'den 83,9'a yükseldi. Kadınların yükseköğretimde okullaşma oranı yüzde 13,5 iken bu oran da yüzde 46,4'e çıktı. Üniversitelerde kadın öğretim görevlileri oranı yüzde 50,35'tir. Profesörler içerisinde kadın oranı yüzde 32, doçentler içerisinde kadın oranı yüzde 40, doktor ve öğretim üyeleri içerisinde yüzde 44, araştırma görevlileri içerisinde yüzde 51'dir."
Erdoğan, bütün dünyada erkeklerin egemen olduğu diplomatik görevlerde 266 büyükelçiden 66'sı, 85 başkonsolostan 17'si, 81 genel müdür ve genel müdür yardımcılarından 24'ünün kadın olduğunu aktararak, toplam 14 bin 918 hakimden 6 bin 878'inin, yani yüzde 46,1'inin ve 6 bin 967 savcıdan 1025'inin, yani yüzde 14,7'sinin kadın olduğunu vurguladı.
2002 genel seçimlerinde parlamentodaki kadın milletvekili sayısının 24, kadın temsil oranının da 4,4 olduğunu anımsatan Recep Tayyip Erdoğan, "24 Haziran 2018 seçimlerinde kadın milletvekili sayısı 104'e, temsil oranı da yüzde 17,45'e yükseldi. Kadına yönelik şiddetle mücadele çalışmalarımızı çok yönlü, bütüncül bir yaklaşımla 'sıfır tolerans' ilkesi ile sürdürüyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, ilki Aralık 2012'de açılan Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinin (ŞÖNİM) bugün 81 ilde hizmet verdiğine dikkati çekerek, bugüne kadar ŞÖNİM'den hizmet alan kadın sayısının 538 bini bulduğunu anlattı.
Sosyal yardım faydalanıcılarının yüzde 61'ini, düzenli yardım faydalanıcılarının yüzde 67'sini, süreli yardım faydalanıcılarının ise yüzde 54'ünü kadınların oluşturduğunu da vurgulayan Başkan Erdoğan, "Şartlı nakit transferleri kapsamında annelere yaptığımız ödeme tutarı 11,1 milyar liranın üzerindedir." ifadesini kullandı.