Türkiye'nin deprem tarihi çaresizliklerle dolu! Nereden nereye...

Marmara'yı yıkan 1999 depremine hazırlıklı değildik. Dönemin yöneticileri "Bize ders oldu" dedi. Ancak 2,5 yıl sonda devlet, Afyonkarahisar'ın küçük bir ilçesinde çaresiz kaldı. Kızılay'ın şoförleri hafta sonu tatilinde olduğu için Afyon'a acil yardım götürülemedi, felaketzedelere kış ortasında yazlık çadır gönderildi. Ama Van depreminde mantık değişti. Arama kurtarma ve yeniden imar hızında büyük bir dönüşüme imza atan devlet, Elazığ'da bu başarısını tecil etti. 1966 Varto depremzedelerine konularını 43 yıl, 1975 Lice depremzedelerine 31 yıl sonra teslim edebilen Türkiye, şimdilerde 2 hafta içinde koyteyner kent kurup altı ayda kalıcı konut inşa eder hale geldi. İşte Türkiye'nin çaresizliklerle dolu geçmişi...

Giriş Tarihi 29 Ocak 2020, 12:01 Güncelleme 29 Ocak 2020, 12:29
Türkiye’nin deprem tarihi çaresizliklerle dolu! Nereden nereye...

İÇİNDEKİLER

Türkiye gazetesi yazarı Fatih Selek, bugünkü köşe yazısında Türkiye'nin çaresizliklerle dolu deprem geçmişini kaleme aldı. Fatih Selek, "18 yıl önce üç saat uzaklığa yardım götüremeyen devlet, Elazığ'da göz doldurdu." ifadelerini kullandı. İşte Selek'in tespitleri...

KIZILAY HAFTA SONU TATİLİ NEDENİYLE YARDIM GÖNDEREMEDİ
2002 yılının bir pazar sabahı Afyonkarahisar Sultandağı merkezli 6,0 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Bu, 1999'dan sonra büyük can ve mal kaybına sebep olan ilk depremdi. Eber Gölü havzasındaki üç ilçe (Sultandağı, Çay, Bolvadin) büyük hasar aldı. Bakanlık komisyonu ile daha önce sağlam raporu verilen Çay Sanayi Sitesi domino taşı gibi çöktü. Birbirine yaslanmış kerpiç evler yıkıldı.
Arama kurtarma mı? Yardım mı? Ne gezer! AKUT dışında ekip yoktu.
Gece 03.02'de meydana gelen 1999 depreminde "Rahatsız etmeyelim" diye uykusundan uyandırılmayan Başbakan Bülent Ecevit'e bu sefer haber verilmişti. Çünkü deprem sabah olmuştu.
Fakat bu sefer uyuyan Kızılay'dı...
Kızılay tırlarının şoförleri hafta sonu tatili sebebiyle bulunamadığı için Ankara'dan üç saatlik mesafedeki enkaz bölgesine acil yardım gönderilemedi.

VATANDAŞLAR YAKINLARINI ÇIPLAK ELLERİYLE KURTARMAYA ÇALIŞTI
Vatandaş çıplak elleriyle kurtarmaya çalıştı yakınlarını. Tıpkı 99 depreminde Kocaeli'de, Sakarya'da olduğu gibi...
İki günde göçük altından 44 kişinin cesedi çıkarıldı. 318 kişi yaralandı. 509 bina hasar gördü.
Ölenler toprak altına girdi. Sağ kurtulanlar Afyon'un meşhur soğuğuyla baş başa kaldı.
Öyle ki donan topağı kazma kürekle kazmak mümkün olmadı. Mezarlar iş makineleriyle hazırlandı.

KIŞ GÜNÜ YAZLIK ÇADIR GÖNDERİLDİ
Şehirde kriz masası kuruldu. Valilik, Kızılay'dan 20 bin çadır istedi. Kızılay ilk etapta ancak üç binini gönderebildi.
Gazeteler felaketin beşinci gününde "Sultandağı'nda çadır sıkıntısı bitiyor" diye müjdeli(!) haberler verdi.
Ankara çadır, battaniye, katalitik soba ve üç kamyon gıda gönderdi. Evet yanlış anlamadınız, altı üstü üç kamyon.
Depremzedeler "Yemek meselesini çözeriz. Açlıktan ölmeyiz ama soğuğa karşı çaresiziz" diye himmet diledi.
Ne acı ki, Kızılay'ın gönderdiği çadırların büyük kısmı yazlıktı. Katalitiği yaktığında nispeten ısınıyor, sönünce buz kesiyordu.

BELEDİYE BAŞKANI SAHİPSİZLİĞE İSYAN EDİP AĞLADI
Deprem günü "Ulusça üzüldük" açıklamasını yapan Cumhurbaşkanı Sezer, felaket bölgesine dört gün sonra gitti. Sezer, merkez üssü Eber köyünde sadece 10 dakika durdu. Hemşehrileri Afyon-Konya kara yolunu ulaşıma kapattı. Sezer'in içinde bulunduğu aracın geçmesine izin vermedi. Polis, depremzedelere sert müdahalede bulundu. Bir belde belediye başkanı sahipsizliğe isyan edip Cumhurbaşkanı'nın önünde hüngür hüngür ağladı.

DEVLET ENKAZ ALTINDA KALDI
1999'da Marmara ile günlerce irtibat kuramayan ve felaketten ders aldığını açıklayan devlet, bu sefer beş altı bin nüfuslu küçücük ilçede enkaz altında kaldı. Ateş yine düştüğü yeri yaktı. Bu, unutulan ne ilk ne de son deprem olacaktı. Nitekim bir yıl geçmeden Tunceli Pülümür sallandı, bir kişi öldü. Ardından Bingöl, felaketi yaşadı, 176 kişi öldü. 2004'te Erzurum Aşkale (10 ölü) ve Ağrı Doğubeyazıt (17 ölü), 2005'te Hakkâri (2 ölü), 2010'da Elâzığ Karakoçan (41 ölü) ve 2011'da Van (641 ölü) yıkıldı.

DEVLET ELAZIĞ'DA GÖZ DOLDURDU
Van depremi, arama-kurtarma ve seferberlikte milat oldu. Ülke ayağa kalktı. Devlet kısa sürede şehri yeniden inşa etti. Türkiye'nin tabii afetlere müdahalede hangi noktalara geldiği, Elâzığ depreminde bir defa daha görüldü.
Devlet bütün imkânlarını seferber etti. AFAD'ı, Kızılay'ı, Jandarma Arama Kurtarma'sı, UMKE'si, İHH'sı, AKUT'u ve itfaiyesi el birliğiyle afetzedelere merhem oldu. 45 kişi göçük altından çıkarıldı.
Cumhurbaşkanı ve Bakanlar soluğu depremzedelerin yanında aldı.
Jeneratörle ısınan çadırlar kuruldu. Belediyelerin ve yardım kuruluşlarının sevk ettiği tırlar, kilometrelerce kuyruk oluşturdu. Hükûmet, hayvanlar için bile çadır ahır gönderdi. Trenler halka açıldı. Vergi borçları silindi. Kira ve yıkım yardımı yapıldı. İnsansız hava araçları keşif yaptı. İki hafta içinde konteyner kentlerin kurulması sözü verildi. On bin konutluk uydu kent için acilen çalışmaya başlandı.

KONUTLAR 43 YIL SONRA TESLİM EDİLDİ
* 2011 Van depreminden 39 gün sonra kalıcı konutların temeli atıldı. Felaketin yıl dönümünde 15 bin konut sahibine verildi. Toplam inşa edilen konut sayısı 25 bin oldu. Van yeniden imar edildi.
* Yine 2011'de depremin yıktığı Kütahya'nın Simav ilçesinde 928 afet konutu 6 ay gibi kısa bir sürede tamamlandı.
* Şubat 2017'de depremin sarstığı Çanakkale Ayvacık'ta yüzlerce konut birinci yılda vatandaşa hizmetine sunuldu.
Türkiye her zaman böyle değildi...
* Erzurum'un Oltu ilçesinde 1983 depreminde evleri yıkılan vatandaşlar için yaptırılan 66 konut hak sahiplerine ancak 2004 yılında teslim edilebildi. Tam 19 yıl sonra...
Tabii beterin beteri vardı.
* Muş'un Varto ilçesinde 1966'da deprem yaşandı. 2 bin 394 kişi öldü. Devlet vatandaşa kalıcı konut sözü verdi. Türkiye 6 Cumhurbaşkanı, 30 hükümet, 13 başbakan gördü ama Varto konutlarını göremedi. Varto Karapınar konutları 40 yıl sonra, 2016 yılında teslim edildi. Aynı depremde evleri yıkılan Erzurum'un Hınıs ilçesi sakinleri de konutlarını 2009 yılında alabildi. Tam 43 yıl sonra... Tabii ömrü yetene. Acıları gitti, konutlar toruna miras kaldı...
* 2 bin 384 kişinin ölümüne yol açan 1975 Diyarbakır-Lice ve Hani depreminin mağdurlarının yüzü ise 31 yıl sonra güldü. Ona da gülme denirse...