İstanbul depremi açıklaması ve en son depremler listesi! İstanbul depremi ne zaman hangi tarihte olacak?

İstanbul depremi ne zaman olacak? Jeoloji profesörü Cenk Yaltırak, "Verilere göre olası Marmara depreminin büyüklüğü minimum 7.5 olacak" dedi. Vatandaşlar depremin ne zaman olacağı hakkında verilen bilgileri araştırmaya başladı. İşte İstanbul depremi ne zaman olacak? Öngörüler neler? Merak edilen detaylar haberimizde... Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzeyini sarsma olayına "DEPREM" denir. Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapılarında hasar görüp, can kaybına uğrayacak şekilde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır.

Giriş Tarihi 21 Ağustos 2019, 09:12 Güncelleme 21 Ağustos 2019, 09:12
İstanbul depremi açıklaması ve en son depremler listesi! İstanbul depremi ne zaman hangi tarihte olacak?

İÇİNDEKİLER

İstanbul depremi ne zaman olacak? Vatandaşlar depremin ne zaman olacağı hakkında verilen bilgileri araştırmaya başladı.Jeoloji profesörü Cenk Yaltırak, "Verilere göre olası Marmara depreminin büyüklüğü minimum 7.5 olacak" dedi. İşte İstanbul depremi ne zaman olacak? Öngörüler neler? Marmara depremin Osmangazi Köprüsü'nün olduğu bölgeden başlayıp hızla batıya doğru ilerleyeceğini söyleyen İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Jeoloji bölümü öğretim üyesi Profesör Yaltırak, 2000 yılından bu yana tarihsel depremler ve fay modelleme araştırmaları yürütüyor. Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının yerkabuğu içinde ne şekilde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalına "SİSMOLOJİ" denir.

EN SON DEPREMLER İÇİN TIKLAYINIZ

Marmara depremin Osmangazi Köprüsü'nün olduğu bölgeden başlayıp hızla batıya doğru ilerleyeceğini söyleyen İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Jeoloji bölümü öğretim üyesi Profesör Yaltırak, 2000 yılından bu yana tarihsel depremler ve fay modelleme araştırmaları yürütüyor. Habere göre; Marmara'nın bin 500 yıllık deprem tarihini ortaya çıkaran Cenk Yaltırak, bölgeleri ve fayları tarihsel verilerle araştırıyor. Araştırmaları sonucunda Prof. Yaltırak'ın yaptığı tespitler şöyle:

"Bin 500 yıl içinde 253 deprem meydana geldi. Birden fazla yeri yıkmış 38 büyük deprem var. Son yüzyıl içerisinde bunlara örnek Marmara adası depremi, Çınarcık depremi, İzmit depremi. Bu depremlerde ne kadar alan yıkıldığını, fayın büyüklüğünü, ne kadar alanı etkilediğini biliyoruz. Marmara'da bir depremin birden fazla yeri yıkabilmesi için büyüklüğünün 7'yi aşması gerekiyor. Elimizdeki veri setinde 38 tane 7'nin üzerinde deprem olduğu ortada. Burada dikkat çekici olan, yıkım alanlarında 557, 989, 1509... İzmit'ten başlayıp Tekirdağ ve Bursa'ya kadar yıkım raporları gelen deprem serisi bu üç depremdir. Bu yıkım alanlarını bildiğimiz için, çalışmalarımızda biraz daha ilerleyerek tüm yıkım verisine ulaştık. Biz tarihsel depremleri, hasar alanını ve fay boyutunu yazdığımızda depremin hangi büyüklükte olabileceğini gösteren bir kodla, elimizdeki deprem verileri ile yıkım raporlarına bakarak bulduğumuz deprem verilerinin aynı olduğunu yüzde yüz tespit ettik."

'AZ MİKTARDA ATIM BİRİKSE BİLE BÜYÜK DEPREMLER OLUYOR'

Marmara'da olası bir depremin en az 7,5 büyüklüğünde olacağını söyleyen Yaltırak, "Bu raporların sonuçlarına göre biliyoruz ki fayın kırılması için 7.5 ten büyük deprem olması lazım ve elimizdeki verilere göre öyle de olacak" tespitini yaparak şöyle devam etti:"Bu çalışma bize gösterdi ki; atım yoksuluğundan dolayı az miktarda bir atım birikse bile, fayın kendisi çok derine uzandığı için büyük depremler oluyor ve süre uzuyor. Marmara'da 20 yılda 6 deprem olmuş ve 7. deprem olmaya başlıyor. Elimizdeki verilere göre biz bu depremin 2019 ile 2026 arasında olacağını ve 2.5 dakika kadar uzayabileceğini görüyoruz."

'BAZI EVLERDE HİÇ OTURULMAMASI LAZIM'

Yaltırak, depremin İstanbul depremi değil Marmara depremi olacağını bildirerek, "Ülkemizde herkesin önlem alması lazım, bazı evlerinin değiştirilmesi gerekirken bazı bölgelerde hiç oturulmaması lazım" uyarılarda da bulundu. Kaynak: İstanbul için korkutan deprem uyarısı! "7.5'le sallanacak"

DEPREM NEDİR ?

Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzeyini sarsma olayına "DEPREM" denir.

Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapılarında hasar görüp, can kaybına uğrayacak şekilde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır.

Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının yeryuvarı içinde ne şekilde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalına "SİSMOLOJİ" denir.

DEPREMİN OLUŞ NEDENLERİ VE TÜRLERİ:

Dünyanın iç yapısı konusunda, jeolojik ve jeofizik çalışmalar sonucu elde edilen verilerin desteklediği bir yeryüzü modeli bulunmaktadır. Bu modele göre, yerkürenin dış kısmında yaklaşık 70-100 km.kalınlığında oluşmuş bir taşküre (Litosfer) vardır. Kıtalar ve okyanuslar bu taşkürede yer alır.Litosfer ile çekirdek arasında kalan ve kalınlığı 2.900 km olan kuşağa Manto adı verilir. Manto'nun altındaki çekirdegin Nikel-Demir karışımından oluştuğu kabul edilmektedir.Yerin, yüzeyden derine gidildikçe ısının arttığı bilinmektedir. Enine deprem dalgalarının yerin çekirdeğinde yayılamadığı olgusundan giderek çekirdeğin sıvı bir ortam olması gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Manto genelde katı olmakla beraber yüzeyden derine inildikçe içinde yerel sıvı ortamları bulundurmaktadır.

Taşküre'nin altında Astenosfer denilen yumuşak Üst Manto bulunmaktadır.Burada oluşan kuvvetler, özellikle konveksiyon akımları nedeni ile, taş kabuk parçalanmakta ve birçok "Levha"lara bölünmektedir. Üst Manto'da oluşan konveksiyon akımları, radyoaktivite nedeni ile oluşan yüksek ısıya bağlanmaktadır. Konveksiyon akımları yukarılara yükseldikçe taşyuvarda gerilmelere ve daha sonra da zayıf zonların kırılmasıyla levhaların oluşmasına neden olmaktadır. Halen 10 kadar büyük levha ve çok sayıda küçük levhalar vardır. Bu levhalar üzerinde duran kıtalarla birlikte, Astenosfer üzerinde sal gibi yüzmekte olup, birbirlerine göre insanların hissedemeyeceği bir hızla hareket etmektedirler.

Konveksiyon akımlarının yükseldiği yerlerde levhalar birbirlerinden uzaklaşmakta ve buradan çıkan sıcak magmada okyanus ortası sırtlarını oluşturmaktadır. Levhaların birbirlerine değdikleri bölgelerde sürtünmeler ve sıkışmalar olmakta, sürtünen levhalardan biri aşağıya Manto'ya batmakta ve eriyerek yitme zonlarını oluşturmaktadır. Konveksiyon akımlarının neden olduğu bu ardışıklı olay tatkürenin altında devam edip gitmektedir.

İşte yerkabuğunu oluşturan levhaların birbirine sürtündükleri, birbirlerini sıkıştırdıkları, birbirlerinin üstüne çıktıkları ya da altına girdikleri bu levhaların sınırları dünyada depremlerin oldukları yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyada olan depremlerin hemen büyük çoğunluğu bu levhaların birbirlerini zorladıkları levha sınırlarında dar kuşaklar üzerinde olusmaktadır.

Yukarıda, yerkabuğunu oluşturan "Levha"ların, Astenosferdeki konveksiyon akımları nedeniyle hareket halinde olduklarını ve bu nedenle birbirlerini ittiklerini veya birbirlerinden açıldıklarını ve bu olayların meydana geldiği zonların da deprem bölgelerini oluşturduğunu söylemistik.

Birbirlerini iten ya da diğerinin altına giren iki levha arasında, harekete engel olan bir sürtünme kuvveti vardır. Bir levhanın hareket edebilmesi için bu sürtünme kuvvetinin giderilmesi gerekir.

İtilmekte olan bir levha ile bir diğer levha arasında sürtünme kuvveti aşıldığı zaman bir hareket oluşur. Bu hareket çok kısa bir zaman biriminde gerçekleşir ve şok niteliğindedir. Sonunda çok uzaklara kadar yayılabilen deprem (sarsıntı) dalgaları ortaya çıkar.Bu dalgalar geçtiği ortamları sarsarak ve depremin oluş yönünden uzaklaştıkça enerjisi azalarak yayılır. Bu sırada yeryüzünde, bazen gözle görülebilen, kilometrelerce uzanabilen ve FAY adı verilen arazi kırıkları oluşabilir. Bu kırıklar bazen yeryüzünde gözlenemez, yüzey tabakaları ile gizlenmiş olabilir. Bazen de eski bir depremden oluşmuş ve yerüzüne kadar çıkmış, ancak zamanla örtülmüş bir fay yeniden oynayabilir.

Depremlerinin olusumunun bu sekilde ve "Elastik Geri Sekme Kuramı" adı altında anlatımı 1911 yılında Amerikalı Reid tarafından yapılmıştır ve laboratuvarlarda da denenerek ispatlanmıştır.

Bu kurama göre, herhangibir noktada, zamana bağımlı olarak, yavaş yavaş oluşan birim deformasyon birikiminin elastik olarak depoladığı enerji, kritik bir değere eriştiğinde, fay düzlemi boyunca var olan sürtünme kuvvetini yenerek, fay çizgisinin her iki tarafındaki kayaç bloklarının birbirine göreli hareketlerini oluşturmaktadır. Bu olay ani yer değiştirme hareketidir. Bu ani yer değiştirmeler ise bir noktada biriken birim deformasyon enerjisinin açığa çıkması, boşalması, diğer bir deyişle mekanik enerjiye dönüşmesi ile ve sonuç olarak yer katmanlarının kırılma ve yırtılma hareketi ile olmaktadır.

Aslında kayaların, önceden bir birim yerdeğiştirme birikimine uğramadan kırılmaları olanaksızdır. Bu birim yer değiştirme hareketlerini, hareketsiz görülen yerkabuğunda, üst mantoda oluşan konveksiyon akımları oluşturmakta, kayalar belirli bir deformasyona kadar dayanıklılık gösterebilmekte ve sonrada kırılmaktadır. İşte bu kırılmalar sonucu depremler oluşmaktadır. Bu olaydan sonra da kayalardan uzak zamandan beri birikmiş olan gerilmelerin ve enerjinin bir kısmı ya da tamamı giderilmiş olmaktadır.

Çoğunlukla bu deprem olayı esnasında oluşan faylarda, elastik geri sekmeler (atım), fayın her iki tarafında ve ters yönde oluşmaktadırlar.

FAYLAR genellikle hareket yönlerine göre isimlendirilirler. Daha çok yatay hareket sonucu meydana gelen faylara "Doğrultu Atımlı Fay"denir. Fayın oluşturduğu iki ayrı blokun birbirlerine göreli olarak sağa veya sola hareketlerinden de bahsedilebilinir ki bunlar sağ veya sol yönlü doğrultulu atımlı faya bir örnektir.

Düsey hareketlerle meydana gelen faylara da "Egim Atımlı Fay"denir. Fayların çoğunda hem yatay, hem de düsey hareket bulunabilir.