SPD Eski Milletvekili Vural Öger: Türkiye’siz AB olmaz

SPD Eski Milletvekili Vural Öger, Türkiye-Avrupa ilişkilerini TAKVİM için değerlendirdi… Başkan Erdoğan'ın, Almanya Başbakanı Merkel ile görüşmesi, Türkiye-Avrupa ilişkilerinde yeni bir kapı araladı. SPD eski Milletvekili Vural Öger, "Türkiye hem ekonomik hem siyasi anlamda güçlü bir partner" açıklamasını yaptı

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 15 Ekim 2018 Güncelleme 15 Ekim 2018, 02:36
SPD Eski Milletvekili Vural Öger: Türkiye’siz AB olmaz

İÇİNDEKİLER

Başkan Erdoğan'ın, Almanya Başbakanı Merkel ile görüşmesi, Türkiye-Avrupa ilişkilerinde yeni bir kapı araladı. SPD eski Milletvekili Vural Öger, "Türkiye hem ekonomik hem siyasi anlamda güçlü bir partner" açıklamasını yaptı

Türkiye ve Almanya tarihten beri hep yakın müttefik oldular. Son yıllarda Batı ile gerilen ilişkiler son olarak Erdoğan-Merkel görüşmesi ile yeni bir döneme giriyor. Ekonomik ve siyasi sorunların çözümüne yönelik ilk adım olarak görülen Berlin Zirvesi, Almanya Sosyal Demokrat Birlik Partisi (SPD) ve Avrupa Parlamentosu eski milletvekili Vural Öger ile konuştuk…

İki ülke arasındaki görüşme neyi başlatır?
Kanımca bu, Berlin ziyaretinin en iyi neticesi her iki tarafın da geçmişte yükselmiş olan tansiyonu düşürmesi, sorunların karşılıklı olumlu diyaloglarla çözüleceğinin tespiti ve Avrupa Birliği'nin Türkiye'yi hiçbir zaman yalnız bırakamayacağının anlaşılmış ve vurgulanmış olmasıdır.

Angela Merkel'in ziyaretten sonraki günlerde; "Bizi birleştiren çok konular var. NATO'daki ortaklığımız, göç konusundaki tutumumuz, terörle mücadeledeki müşterek çalışmalarımız, ekonomik ilişkilerimiz. Türkiye, 3 milyonun üzerinde mülteciyi ülkesinde barındırarak olağanüstü bir fedakarlık örneği veriyor."

ALMANYA'NIN PARTNERİ JAPONYA DEĞİL TÜRKİYE
Almanya ve Türkiye yakınlaşmasının önemi nedir?
Almanya'nın dünyanın 3'üncü büyük ekonomisine sahip Japonya'ya ihracatı 2017 yılında 19,5 milyar Euro iken Türkiye'ye ihracatı 21,5 milyar tutmaktaydı. Yani Almanya'nın ihracatında Türkiye, Japonya'nın önünde!

Almanya'nın 2017 de Kore'ye ihracatı17 milyar, koskoca Hindistan'a 10,6 milyar, Brezilya'ya 8,4 milyar, AB ülkesi Yunanistan'a 5,2 milyar, en büyük Arap ülkesi Mısır'a 4,4 milyar. Bu rakamlara göre Türkiye Almanya'nın ihracatında 16. sırada yer alıyor. Almanya'nın ithalatında da Türkiye 16,2 milyarla 16'ncı sırada.

Diğer taraftan Almanya Türkiye'nin ihracatının yüzde 10'unu alarak Türkiye'nin 1 numaralı ihracat ülkesi durumunda.

AVRUPA ÇİFTE STANDART İÇİNDE
Gümrük Birliği'nin güncellenmesi neden gerçekleşmiyor?

Türkiye'nin Gümrük Birliği'ni güncelleme talebi haklıdır ve meşrudur. Politik ve ideolojik bakışlarla ekonomiyi etkilemek çok yanlış bir tutumdur. Sayın Merkel'in Türkiye'de bazı uygulamaları saygıyla karşılanıp tartışılabilir. Fakat Sayın Merkel'in bu politik ve sosyal nedenleri ileri sürerek Gümrük Birliği'ni güncelleme konusundaki karşı tutumunu ben doğru bulmuyorum. Neticede burada Türk toplumu cezalandırılıyor. Ekonomik açıdan Türk ekonomisinin zayıflamasının Almanya'ya büyük zararı olacağı, Alman politik ve ekonomik çevrelerince defalarca vurgulanıyor.

Burada ciddi bir çifte standart yok mu?
Türkiye'ye insan hakları ihlali, demokrasi eksikliği, hukuk devleti açıkları argümanlarıyla iki ülke arasında ekonomik ve ticari gelişmeler negatif etkileniyorsa o zaman demokrasinin sıfır olduğu Suudi Arabistan gibi ülkelere Leopard tankları ve ağır silah satılmasına, Çin gibi insan haklarının yerde süründüğü ülkelere Almanya'dan yatırım yapılmasına engel olmak gerekirdi. Ben burada bir çifte standart görüyorum.

Gümrük Birliği'nin güncellenmesi Türkiye için neden önemli?
Alman Ekonomik Araştırma Enstitüsü'nün (IFO) raporlarına göre Türkiye ve AB arasındaki Gümrük Birliği'nin zirai mamuller ve servis sektöründe geçerli olmaması ve güncelleştirilmemesi Türkiye'nin Gayri Safi Milli Hasılası'nda (GSMH) her sene 20 milyar US Dolar eksik olmasına sebep olmaktadır.

Sayın Merkel'in reddettiği ama AB Komisyonun önceden tasarlamış olduğu şekle göre; Gümrük Birliği'nin zirai mamulleri ve servis sektörünün serbestçe dolaşımın sağlayacak şekilde oluşması halinde Türkiye'nin GSMH'sı her sene 17 milyar dolar ve ekonomik performansı yüzde 2 artabilecekti.

TÜRKİYE'NİN İHRACATI YÜZDE 70 ARTAR
Türkiye'nin ihracatını nasıl etkiler?
Yine Almanya'nın tanınmış Bertelsmann Vakfı'nın bildirisine göre; Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği diğer AB üyesi ülkeler arasında uygulandığı gibi çalışsa Türkiye'nin AB'ye ihracatı yüzde 70, ithalatı yüzde 40 artar…

Şu andaki yürürlükteki prosedüre göre Türkiye'ye büyük haksızlık yapılıyor.Üçüncü ülkelerle olan ticarette Türkiye karar masasında yok, ama alınan kararlara uyma mecburiyetinde! Haksız yere transport kotaları uygulanıyor.

AB üyeliğine namzet olarak "AB yakınlaşma süreci "gereğinde Türkiye'ye verilmesi öngörülen 4,5 milyarlık yardım paketinin çok küçük bir miktarı gelebildi. Her türlü nazlanma ile ödemeler geciktiriliyor.

Vize Serbestisi sorunu giderilebilir mi?
Almanların hassas olduğu insan hakları, demokrasi, fikir özgürlüğü, bağımsız yargı hukuk devleti konusunda kurulacak diyalog ve atılacak bütün müspet adımlar sonuçta vize serbestliğini, gümrük birliğinin güncelleşmesini ve tam kapsamlı çalışmasını getirir ve ben inanıyorum günün birinde tam üyeliğe götürür. Bulgaristan'ın, Romanya'nın başardığını biz niye başaramayalım?

2030 yılında Türkiye'yi nerede görüyorsunuz?
Türkiye, AB'nin ısrarla üzerinde durduğu demokrasi, yargı bağımsızlığı ve özgürlükler konusunda diyaloğa açık olmalı, gerekli reformları yapmalı ve ön yargısız, komplo teorileri oluşturmadan Batı ile İlişkilerini akılcı, rasyonel ve realist bir raya oturtmalıdır. Bunun arkasından ekonomik destekler ve dış sermaye gelmeye başlar. Alt yapı ve betona yatırımı geçici bir dönem azaltarak Türkiye, kaynaklarını üretimi desteklemeye yönlendirmelidir. Konya vilayeti büyüklüğündeki Hollanda'nın çoğu denizden kazanılmış dapdaracık soğuk topraklarından 80 milyar dolarlık tarım ürünleri ihracatı yaparken dünyanın en mümbit arazilerine sahip Türkiye'nin niye bunun 10'da birine bile ulaşamadığı incelenmeli, araştırılmalı ve yeni bir ekonomik konsept oluşturulmalıdır. Urfa/ Atatürk Barajı'nı tamamlamış olsaydık bugün Doğu'da Belçika büyüklüğünde bir bölgeyi barajlar tarafından sulayarak senede 4 defa ürün verebilecek ve yalnız Türkiye'yi değil, bütün Avrupa'yı besleyecek duruma getirilebilirdik.

GAP'TAN HER YIL 100 MİLYAR DOLAR
Güneydoğu Anadolu Bölgemizin tarım üretim potansiyeli 100 milyar doların üzerinde olduğu Alman ekonomi enstitüleri nezdinde hesaplanmıştır. Yine örneğin Kars bölgesi hayvancılık açısından büyük bir potansiyele sahiptir. Kısaca bu ekonomik sorunlar önce politik, sosyal ve hukuki zemini hazırlayarak, sonra yaratılan politik istikrar üzerine dış yatırımları cazip bir duruma getirerek ve yaratılacak büyük bir üretim seferberliğiyle çözülebilir. Artık beton ile büyüme faslı bitmiştir. Bundan böyle Türkiye üretime yönelik yeni politikalar ve tarıma ve hayvancılığa verilecek destek ve teşviklerle yeniden ayağa kalkar.

ABD, EMPERYALİST BATI
Dünyada güç dengeleri nasıl oluşacak?
Artık klasik manada tek bir 'Batı' yok. Batı'da Amerika, o büyük askeri gücüyle dünya jandarmalığı rolüyle emperyalist Batı'yı temsil edecek. Avrupa Birleşik Devletleri ise kültürel değerleri, demokrasiyi, insan haklarını, basın özgürlüğünü ve hukuk devletini ön planda tutan pasifist eğilimli bir Batı devleti olacak. Her iki devlet de birbiriyle ekonomik rekabet içinde olacaklar. Avrupa Devleti Afrika ve Asya ülkeleriyle yakın ilişkilere girecek ve bölgelerde paktlar oluşturacaklar. ABD Kuzey ve Güney Amerika'yıkendi kontrolü altınca tutacak. Belki günün birinde Çin ile kapışacak. O zaman Avrupa Devlet'i aracı olacak,Çin'le ilişkilerini dostane bir zemin içinde ekonomilerini ve ticaretini geliştirerek götürecek. Arap Dünyası petrolleri bitince birbirini yiyecekler.

Türkiye nerede olur?
Türkiye tarihi, kültürel ve ekonomik açıdan ne ABD ye ne de Çin'e uyar. İleride Avrupa bloku içinde medeni ve müreffeh bir toplum olacağından eminim. Aynı zamanda Türkiye'nin, Avrupa bloku içinde olması Avrupa Devleti'nin bir süper güç olmasına büyük bir katkısı olacaktır.

AVRUPA BİRLEŞİK DEVLETLERİ
AB'nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Bence AB yakın bir gelecekte Avrupa Birleşik Devletleri seklinde yeni bir oluşuma girecektir. Avrupa şu anda ekonomik bir dev ama politik ve askeri alanda bir cücedir. Trump'ın davranışları ve politikaları Avrupa'da bir alarm etkisi yaratmıştır.Önümüzdeki 10 sene içinde bir Avrupa ordusu yaratılacağını, Brüksel'in güçlü bir politik merkez olacağını ve bu 10 sene sonunda Avrupa Birleşik Devletleri kurulacağını göreceğiz. Bir dev Amerika'nın, bir dev Çin'in yanında ancak 500 milyon nüfuslu bir 'Avrupa Devleti' dünya aktörü olabilir.

ABD ile AB arasındaki gerilim kopmaya neden olur mu?
Trump, "America first" sloganıyla Amerikan muhafazakarlarını ve Evanjelistleri arkasına alarak Amerikan toplumunu tehlikeli bir yere getirdi. Batı'daki müttefiklerini şaşırtıyor ve hayal kırıklığına uğratıyor. Onlarca yıl Amerika'nın koruyucu şemsiyesi altında ekonomilerini geliştiren ve zenginleşen Almanya ve Batı Avrupa ülkeleri kendilerini yeniden şekillendirme zorunda buluyorlar. Almanya ve AB ülkeleri, dış politikada artık ABD'den bağımsız, kendi ayakları üzerinde duracakları bir döneme giriyorlar.

TÜRKİYESİZ AB OLAMAZ
AB bunu Türkiyesiz yapabilir mi?

Yeni bir jeo-stratejik bakışta AB Türkiyesiz ve Türkiye'de AB olmadan bu sorunları çözemezler. Yeni bir mülteci akımının korkusu içinde Almanya idlib'de Türkiye'nin pozisyonunu destekliyor. AB, ABD yaptırımlarına karşı Türkiye'nin arkasında duruyor. Mülteciler sorunu, Avrupa'da artan ırkçılık, aşırı sağ partilerin çoğalması, küreselleşmenin yarattığı sorunlar ve artan terörizm bu ülkeleri ve yönetenlerini bir paradigma değişikliğini zorluyor. AB'nin ve Türkiye'nin ekonomik iş birliği sorunların çözülmesinde birbirlerine ihtiyacı var. Ortadoğu'daki oluşan anarşik durum, mülteci sorunu, enerji ihtiyacı, güvenlik ve terörizm meseleleri Türkiye'yi Avrupa için olmazsa olmaz bir partner durumuna getiriyor. Avrupa'nın tüm ekonomik çevreleri Türkiye'nin AB üyeliğini desteklerler. Almanya ile Türkiye arasında yaşanan krizin en kritik günlerinde bile Türkiye'de faaliyette bulunan Alman şirketleri Alman hükümetinin çağrılarına rağmen Türk hükümetine karşı bir müşterek manifesto yayınlamayı reddettiler.

TRUMP ALMANYA İLE TÜRKİYE'Yİ YAKLAŞTIRDI
Trump, AB ile Türkiye'yi yakınlaştırdı mı yani?

Kanımca Trump'ın yeni Amerika'sının ortaya çıkması Türkiye ile Almanya ve AB arasındaki ilişkileri daha rasyonel hale sokacak, ilişkileri karşılıklı çıkarlar açısından geliştirecek ve aynı göz hizasında müşterek dış politikalar ürettirecektir. Ortak çıkarlar ve menfaatler ön planda olacak, win-win bazında ilişkiler yeniden tanzim edilecektir. Almanya öğretmen, Türkiye öğrenci devri artık bitmiştir.

Türkiye'de de artık dış siyaseti iç siyaset amaçlı yapma döneminin bitmesi gerekir. Uluslararası ilişkilerde hislerden uzak, soğukkanlı, rasyonel, stratejik politikalar üretilmeli, diplomatik lisanla sorunları çözmenin daha yararlı olacağı benimsenmelidir.
2004'lerin reform Türkiye'si gibi bugün de, AB'nin ihtiyacı olduğu, ABD ye karşı iş birliğine ve ortaklığına seve seve gireceği bir ülkedir. Hükümetin ilk döneminde uyguladığı politikaların yeniden canlanması Türkiye- AB diyaloğunu yeniden sağlam temellere oturtur. AB ve Türkiye arasında Temmuz 2005'te yapılan Ankara Protokolü'nün uygulanması da kısa zamanda Türkiye'nin AB üyeliğinin yolunu açar

BİR ALMAN YEMEĞİ; ÇİN'DE DÖNER BÜFE
Almanya'daki Türkler ne kadar içselleştirildi?
Almanya'da 3,5 milyon Türk, asıllı insanımız yaşıyor. Toplumla iç içe geçmiş durumdalar. Bazı aşırı sağcıların lafına bakılmasın. Türkler çoğunlukla artık Alman toplumuna kendi kültürlerini koruyarak ama Alman anayasal değerlerini kabul etmiş ve içermiş olarak entegre olmuş durumdalar. Almanlar da Türk varlığını benimsemiş durumdalar. Ben şahsen Çin'de döner büfesi açan ve bunu bir Alman yemeği olarak sunan Alman iş adamlarını gördüm. Karşılıklı bir kültür alışverişi oluşuyor. İstisnaları sanki gerçek gibi sunan bazı sağcı medyalardaki haberleri dikkatle okumak ama kritik bir gözle bakmak lazım.

Alman yatırımcılar ne düşünüyor?
Bugün Almanya'da Türk kökenli firma sayısı 120 bini geçiyor. Bunlar 500 bin kişilik istihdam yaratıyorlar. Ciroları 60 milyar Avroya ulaşıyor.

Alman firmalarının bugüne kadar Türkiye'deki yatırımları 20 milyar dolar civarında. Türkiye'de yaşanacak bir ekonomik kriz Almanya'ya çok pahalıya patlayabilir. Alman iş adamları ve yatırımcıları son gelişmelerden oldukça tedirgin. Dolayısıyla Sayın Erdoğan'ın son Almanya gezisi neticesinde havadaki yumuşama Alman ekonomik çevrelerini oldukça sakinleştirmiş durumda. Türkiye'de bir kriz olasılığında mülteciler ve bunların Avrupa'ya akın etmesi konusu Alman hükümeti ve kamuoyunda büyük kaygı yaratıyor.

NASIL OLUYOR? ALİ DEĞERMENCİ