10 KİŞİ ODAMA GİRDİ: Kapı çalındı. Birden bir patırtı ile yere yat yere yat sesleri yükseldi. Odamı basan 10 kişiden bir tanesini tutarak diğer tarafa fırlattım ve yere düştü. Bunun üzerine daha büyük bir öfkeyle üzerime çullandılar ve yüzükoyun yere yatırdılar. Bir tanesi kafama ayağıyla bastırdı. Derhal ellerimi arkadan bağladılar. İlk başta ağzımı bantladılar.
BU TATBİKAT: Sivil giyimli biri sırıtarak omzuma vurdu. "Komutanım merak etmeyin bu bir tatbikat" şeklinde alaycı ifadelerle konuşunca baktım benim emir subayım Mehmet Akkurt olduğunu gördüm.
ÇATIŞMA ÇIKTI: Nizamiye çıkışında askerler kapıyı açmayınca Mehmet Akkurt araçtan indi. Ateş açtı, karşılık verildi. Bulunduğum araca mermiler isabet ediyordu. Beni araçtan çıkarıp dizlerimin üzerinde sürükleyerek başka bir araca götürdüler.
YAV YAŞAR NE ARIYORSUN: Bir süre sonra helikopterle Akıncı Üssü'ne getirildim. El ve ayaklarım plastik kelepçe ile gözlerim de sıkıca kumaş parçaları ile bağlanmıştı. Birden kapı açıldığını duydum ve Orgeneral Akın Öztürk'ün sesini duydum, 'Yav Yaşar sen burada ne geziyorsun, senin burada olduğundan hiç haberim yok' dedi. Kapıdaki askerleri azarladı. Elimi, ayağımı çözdü, gözümü açtı. Kendi astsubayı olduğunu söylediği bir astsubaya çay, su ve bir tabak çerez getirtti. Ayrıca o şahsa evimi aratıp eşimi iyi olduğum haberini verdirdi.
BU ADAMLAR MANYAK: Akın Öztürk çıkarken bana "Bu herifler manyak. Devlete karşı nasıl böyle bir şey yapabilirsin" dedi. Bu hareketi bırakmaları için bir kısmını ikna ettiğini söyledi. Sonra kapıda silahlı nöbetçi olduğunu söyleyerek çıkıp gitti.
ABİDİN PAŞA'YI KURTARDIK: Ertesi gün saat 18.30 sıralarında Korgeneral Yıldırım Güvenç ile Özel Kuvvetlerden ekip yanıma geldiler. Akın Öztürk o esnada geldi, 'Siz giderken sizinle Ankara'ya geleyim' dedi. 141. Filo'ya gidip esir durumdaki Abidin Ünal ile iki havacı generali aldık. Sonra bilmediğim 7-8 kişiyi daha kurtardık. Hava Kuvvetleri Komutanlığına gelerek Akın Öztürk ve diğerlerini bıraktım ve araçla evime gittim. Saat 19.15 idi