Oyunu bozun!

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 08 Ağustos 2014 Güncelleme 08 Ağustos 2014, 01:20
Oyunu bozun!

İÇİNDEKİLER

Türkiye çok önemli yıllarını etkileyecek bir seçime giderken içeride birileri hala tabloyu görmemek için direniyor! "Müslümanlar aptaldır!", "Ne de olsa varoş bunlar!", "Bu insanlardan ne beklenir ki!", "Şimdi benim oyumla bunlarınki bir mi!" gibi aptallıkların içinde debelenip batıyorlar!
İşte bizim içinden çıkamadığımız fotoğraf bu!
Bu ülkenin çocukları kendi milletinden, kendi geçmişinden kendi kökünden kopuk!
Bunu da ellerine geçirdikleri ilk fırsatta hiç çekinmeden dile getiriyorlardı! Bu saldırı çoğu zaman MEDYA MENSUBU şemsiyesi altında yapılıyordu!
Bizim tarihimiz, BATI'ya gidip aklını ve kalbini oralarda bırakanlarla doluydu!
Hafta sonları Kilise'ye ya da Havra'ya gidenleri örnek almak, onlar gibi yaşamak, onlara benzemeyi GELİŞMİŞ ZEVK olarak görmek bir ayrıcalıktı! Bu kulüp mantığı içinde kendini üstün görmekti! Böyle alışmışlardı sonuçta!
İşte bizim okullarımızdan çıkan çocukların önemli bir bölümü İngiliz, Fransız, Alman, İtalyan gibi düşündü ve yaşadı! Camiden çıkana tepeden bakıp, okullarına gelen KARDİNALİ ayakta alkışladı! Tabii ki hepsi değil!
Ama sistem buydu! Çocukların bir suçu yoktu! Ana babalar ellerinden tutup PAPAZ okullarına yavruları götürüyordu! Oradan gelmeyince de HAYATTA BAŞARI şansı düşüyordu! Medya, iş dünyası ve siyaset bunlara özenle yer açıyordu!
Kafalar işgal edildiği için de ülkenin kontrolü kusursuz bir operasyonla sağlanıyordu! İsmi, cismi Türk olanlarla dışarıya bağlanıyorduk!
Ortada John, Hans, Tom, Moşe yoktu ama dışarıdan KOMUT ALMA hali devam ediyordu!
Osmanlı gerilemeyi durduramayınca YENİLİK olarak BATI sistemine başvurdu! Aynı sistem bir süre sonra DEVLETİ ortadan kaldırdı! Cumhuriyet'i getirdi!
Cumhuriyet harikaydı ama sonuçta arkasında İNGİLİZ parmağı vardı!
Türk işi yapamadık! Tıpkı bizim SOL gibi! Zorunluluktu bu! Kim olsa aynı şartlarda yaşamaya mecbur olacaktı!
Egemen güç İngiltere'ydi ve istediği oluyordu! Planı yapan, bize küçük, iddiasız, içeride kavga eden, parasız, yoksul ve çok parçalı bir YAPI bıraktı!
Bu, BÜYÜMEMEK için atılan çok akıllıca bir FORMATTI!
Cama yapışan sinek gibiydik!
Kurtulmaya çalıştıkça camda köşeden köşeye sürükleniyorduk! Bir süre sonra hayatı camın yüzeyi sandık! Gerçek değildi bu ama göremiyorduk! Oysa geldiğimiz ve geride bıraktığımız tarih dibimizdeydi! Aklımızı kullanmak yetecekti! Düne kadar yapamadık!
Yaptırmadılar!
1948'de İsrail'i Ortadoğu'nun tam ortasına yerleştirenler kendi kadrolarıyla Türk Devleti'ni de ele geçirdi! Öyle bir plan vardı ki ne içeride İsrail'i ne de dışarıda İngiliz'i görebiliyorduk! İsrail'i var eden akıl, seçtiği ailelerle İstanbul ile Ankara'yı Tel Aviv'e bağladı! Bütün kurumlarımız böyleydi! Zaten bunu sorgulayacak bir AKLIMIZ ve MEDYA DÜZENİ yoktu!
Magazinden başımızı kaldıramıyorduk!
Kurtulanlar ise FUTBOLLA esir alınıyordu!
Kraliçe'nin dünyada uyguladığı sistem en iyi şekilde Türkiye'de işliyordu! Müstemlekeydik, haberimiz yoktu! Para onlarındı! İhtiyacınız olduğunda koşup gelenler de onların adamıydı! Dün İngiltere'de yaşayan Yahudi bankerler, bugün de onların kurduğu ama isimlerinin yazmadığı IMF gibi kuruluşlar geliyordu!
PARA sopaydı! Bizi onunla terbiye ediyorlardı! Dayağı yedikçe içimize kapanıyor, birbirimizin boğazına yapışıyorduk!
Parayla gelenler kendilerine bağlı inanılmaz bir sınıf yaratmıştı!
SOLda, SAĞda, MUHAFAZAKAR kesimde, her yerde en etkili kişiler bunlara sadıktı!
Ülkede kimin önü açılacaksa bunlar karar veriyordu! Eğer SOL yürüyecekse gelen SOL bunlarındı!
İsim vermiyorum ama SAĞ için de çok kullanışlı adamları vardı! Bütün bu aktörler Türkiye'nin ENERJİ meselesini "halletmemek" için hazırda bekletiliyordu! Enerji ile buluşmak için İngilizler'in kurduğu sistemin değişmesi ve TÜRK MODELİNİN gelmesi gerekiyordu! Ama peşinden koştuğumuz kafatası milliyetçiliği ile karşılığı olmayan LAİKLİK buna izin vermiyordu! Durum böyle olunca ne İsrail'i, ne arkasındaki BARONLARI ve ne de tepedeki İngilizler'i görebiliyorduk! Kontrolün bizde olduğunu sanarak yaşıyor ve her türlü operasyona kolayca boyun eğiyorduk!
Şimdi işler değişti!
10 Ağustos'tan sonra daha da değişecek...
Ama boş durmuyorlar!
Türkiye enerji sorunun çözmek ve bölgeye inmek için harekete geçtiğinde bir anda IŞİD ortaya çıktı! ASALA yerini nasıl bir günde PKK'ya bıraktıysa, "PAT!" diye nur topu gibi bir IŞİD'imiz oldu!
IŞİD artık tabelasında birden fazla ismin yazdığı bir örgüttü! Bölgede ayrımcılığa karşı SÜNNİ bir başkaldırı olsa da özellikle İRAN, IRAK, İSRAİL, SUUDİ ARABİSTAN ve SURİYE tarafından kullanılan bir örgüt haline dönüştü!
Maliki'yi bırakıp KÜRTLER'e yönelmesi SÜNNİ kartını tanımadığının açık göstergesiydi!
Casus oyunlarının açık alanıydı!
Afganistan'daki EL-KAİDE liderlerini koruyup operasyonun içine salan İran'dı! Ebu Garip ve Sednaya cezaevlerini açıp militanları örgüte kazandıran ise Irak ve Suriye idi!
Örgütün ŞİİLER'e geçtiğini gören SUUD ve İSRAİL de hemen devreye girip her türlü girişimi yaptı!
Şimdi artık onların da etkili bir kanadı vardı örgütte!
Ve bu örgüt MALİKİ'yle olan hesaplaşmasını bırakıp Türkiye'ye yanaşan Kürtler'i hedefe koydu! Binbir problem iç içeydi artık! Türkiye'nin ENERJİ kartını elinden almak için İsrail de, İran da, Irak da, Suriye de, Suudi Arabistan da karşısındaydı!
Şiiler "Sünni'ler gelmesin" diye, Sünniler ise "En büyük oyuncu Ankara olmasın" diye karşıydı!
İttifak böylesine iç içeydi! 49 rehinemiz de İSRAİL-SUUD işbirliği tarafından yönetilen kanadın elindeydi!
Türkiye'nin önünü kesmek için açık denizlerde yol alan KÜRT PETROLÜ bir türlü alıcı bulamıyordu! Türkiye'nin oyun kurucu olması hemen hemen herkesi rahatsız ediyordu! Paralel de, üçgen de, kare de rahatsızdı!
Kimseden yardım alacak durumda değildik! Bölgedeki tarihimize ve kardeşliklerimize sahip çıkarak bu engeli aşacaktık! Ülkeyi böyle büyütecektik!
Her ne kadar içimizdeki bir AZINLIK böyle düşünmese de başka çıkışımız yoktu!
70 milyar doları petrol ve gaza vererek gidemezdik! Kürtler de satamadıkları petrolle bir adım ileri yol alamazdı! Türk-Kürt kardeşliği vurulmak isteniyordu! Bu yüzden bu örgüt sınıra dayandı! Amaç Erbil-
Musul-Ceyhan arasındaki hattı koparmaktı!
İçerideki operasyon başarısız olunca dışarıdan gelmeyi deniyorlar!
Bunlara en güzel cevap SANDIKTAN verilecek!
Pazar günü ülke olarak ya "BİZ GELİYORUZ!" ya da "Gelin siz istediğiniz yapın!" diyeceğiz!
Yine karşımızdaki Yahudiler ve İngilizler görünmüyor!
Hep böyleydi zaten!
Ama onların önümüze getirdikleri ile mücadele ediyoruz!
Yakında Türk-Kürt sarılması daha da kuvvetli olacak!
Eğer Kürtler'e baskı artarsa Ankara kardeşlerini korumak için hiç düşünmeyecek!
Bizi birbirimize düşüremeyince laboratuarda ürettikleri aktörlerle geliyorlar!
Gelecekler de!
İçeride de hazırlıkları var! Sadece Erdoğan'ın karşısına dikilemiyorlar!
Şimdilik!
Kimseye ihtiyacımız yok!
Kardeşliğimize güvenelim yeter!
Bunu da PAZAR günü gösterdik mi tamamdır!
Yeter ki bu ülkenin çocukları gibi düşünüp davranalım!
Sonra mı?
Bu da onların problemi!