Yüzyıllık strateji

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 13 Temmuz 2014 Güncelleme 13 Temmuz 2014, 01:15
Yüzyıllık strateji

İÇİNDEKİLER

Birinci Dünya Savaşı, 28 Temmuz 1914'de başlayan ve 11 Kasım 1918'de sona eren küresel savaştı. İki hafta sonra Birinci Dünya Savaşı'nın 100. yılını idrak edeceğiz. Birinci Dünya Savaşı'ndan insanlığın hâlâ dersler alması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu savaşın haritaları, sıkıntıları, kan ve gözyaşları halen sürüyor.
Bu savaşta, bir imparatorluk kaybeden aziz insanların torunlarıyız.
Osmanlı'nın 3 milyon kilometrekarelik topraklarla girdiği savaştan ancak 784 bin kilometrekare gibi daralan bir vatan toprağıyla çıktık.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde İSTİKLAL SAVAŞI'NI kazandık. 1950'de Cumhuriyet'i demokrasi ile buluşturmayı başardık. 2002'de Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmaya yeni anlam ve derinlik kazandırdık.
Şimdi 2014'ten başlayarak yeni bir yüzyılın, İSTİKBAL SAVAŞI'NA giriyoruz.

Haliç ve Çırağan mesajları

Başbakan Erdoğan, Hazreti Peygamberi evinde misafir eden Eyüp Sultan Hazretleri'nin huzurundan Haliç'ten Çankaya yürüyüşüne başladı.
Ekmeleddin İhsanoğlu ise zenginliğin simgesi olan Çırağan Sarayı'ndan yola çıktı.
Vizyon belgelerine bakıyorum...
Erdoğan, DEĞİŞİMİ; İhsanoğlu STATÜKOYU temsil ediyor.
1924 Anayasası'na göre, egemenlik millet tarafından yegâne temsilcisi olan TBMM tarafından kullanılıyordu. Ne yazık ki milleti devre dışı bırakmak için 27 Mayıs İhtilali yapıldı. Millet egemenliğini "anayasal kurumlar aracılığı ile kullanır" bir duruma sokuldu.
61 Anayasası'yla kurulan ve 82 Anayasası ile tahkim edilen vesayet sisteminde, seçilmiş hükümet ülkeyi yönetiyor ama Derin Devlet tarafından denetleniyordu.
İhsanoğlu 'Eski Türkiye, bu düzen sürsün' diyor. Erdoğan 'Yeni Türkiye, bu düzen değişecek' mesajı veriyor.

Yüzyıllık paradigmalar

Yeni bir yüzyılın ilk 13 yılı geçti. 21.
Yüzyıl'ın başlarındayız. Yüzyıl neler hazırlıyor?
Türkiye'yi nasıl bir gelecek bekliyor?
İhsanoğlu, geçmiş yüzyılın revize edilmesini; Erdoğan ise içinde bulunduğumuz 21. Yüzyıl'ın parametrelerine bağlı bir stratejiyi anlatıyor.
Haliç Kongre Salonu'na bakıyorum. 'Büyük Türkiyeciler' orada. Çırağan Sarayı'na bakıyorum: 'Küçük Türkiye koalisyonu' toplanmış.
Aziz milletimiz böyle bir tablo karşısında kime karar verecek?
Küçük olmaya, küçük kalmaya mı?
Büyük olmaya, 100 yıl önce hapsedildiği sınırları aşmaya mı?
Elbette, BÜYÜK OLMAYA...
Türk milleti, büyük olmaktan korkmaz. Bugün 77 milyon, yarınlarda 100 milyonlar, Türkiye İmparatorluğu'nun nasıl kurulabileceğini düşünüyor. Akıllı adımlar atacak ve 21'inci Yüzyıl'a şekil veren bir ülkenin çocukları olmanın heyecanını yaşıyor.
Bu hepimizin geleceğidir.
Tayyip Erdoğan'ın stratejik hedeflerine dikkatle bakalım: ''Türkiye 21'inci Yüzyıl'ın süper güçlerinden biri olacak. 2023'te Türkiye ilk 10 ekonomi arasına girecek. 2040'ların ortalarında Türkiye önce Arap ülkelerinde, ardından Asya, Afrika, Balkanlar ve Kafkaslar'da etkili olan en büyük bölgesel güç haline gelecek.
2053'te, Türkiye küresel bir güç haline gelecek. Türkiye'nin etkisini hissettirdiği coğrafya neredeyse Osmanlı İmparatorluğu'nun topraklarına erişir hale ulaşacak."
SONUÇ: Tarih yazmayı bilen, 16 devlet kurarak dünya egemenliğinde söz sahibi olmayı başarmış aziz milletimiz 10 Ağustos'tan itibaren yeni bir yüzyılın Türkiye İmparatorluğu'na yürümek istiyor.
Son kararını verdi, gelecek 100 yıllık ufuk çizgisinin sembol ismi olmaya aday Tayyip Erdoğan'ı, Cumhur/Başkanı olarak Çankaya'ya çıkarmaya hazırlanıyor.
ZAFER İNANANLARINDIR.