Teşekkürler Mari'anne'

Marianne Gabler, Almanya'da bir kontes torunu olarak dünyaya geldi! Ama Türkiye'yi görünce bir daha geri dönmedi! Önce vatandaşlığa geçti, sonra vasiyetini belirledi, 'Servetim Mehmetçik Vakfı'nındır' dedi. Antika eşyaları, mücevherleri ve paraları, şehit ailelerine destek verdi

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 02 Kasım 2011 Güncelleme 02 Kasım 2011, 01:03
Teşekkürler Mari’anne’

İÇİNDEKİLER

Vatan aşkı insanın kan bağına bakmıyor, Türkiye sevgisi ise bazen sınırları zorluyor! İşte, bir kontes torunu olan Marianne Gabler'in hikayesi de bunu kanıtlıyor. Almanya'da, 1931 yılında dünyaya gelen Marianne, Berlin Üniversitesi'nde Türkoloji ve İranoloji eğitimi aldı. Ardından Goethe Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yaptı. Bir gün tez çalışması sırasında geldiği Türkiye'ye aşık oldu. Bir diğer aşkı Prof.
Dr. Nejat Sabuncu ile hayatını birleştirdi ve ondan sonra Türkiye'den ayrılmadı. Adını "Soheyla Marianne Emmi Margarate Yeğin" olarak değiştirdi. Gerçek bir Atatürk hayranıydı. 1979'te bir gazeteye verdiği ropörtajında şunları anlatmıştı: "Atatürk'ün sayılamayacak kadar çok güzel hizmetleri var. Örneğin Türk kadınına verdiği haklar, bugün dünyanın birçok ülkesindeki kadınlarda hâlâ yok."

ÖZEL TEMİZLİK
Ailesi çok zengin olan Marianne, bir süre sonra kendisine miras kalan değerli antika eşyaları Almanya'dan Türkiye'ye getirtti. Evini, adeta bir müzeye çevirdi. Tüm eşyalarına gözü gibi baktı, iki günde bir özel malzeme ile temizledi. O günlerde bu antikaları müzeye bağışlamayı düşünüyordu. Fakat aradan geçen her yıl, Marianne'yi Türkiye'ye biraz daha fazla bağladı. O da bir gün vasiyetini yazdı ve tüm malvarlığını Mehmetçik Vakfı'na bağışlama kararı aldı.

ŞİFRELİ VASİYET
Gönülden Türk kadını olan Marianne'nin, 1998'de yazdığı vasiyetinde, şu sözler yer aldı: "Ben vefat ettiğimde bankalarda bulunan paralarım, vatandaşı olmaktan büyük onur duyduğum Türkiye'nin ordu mensuplarının, geride kalan yetim ve dullarına yardım edilmesi amacıyla Mehmetçik Vakfı'na bırakıyorum. Tek bir şartım var. Evime sadece Mehmetçik Vakfı yetkilileri girsin." Hiç çocuğu olmayan Marianne Soheyla Yeğin, bu vasiyeti yazdıktan bir yıl sonra hayata gözlerini yumdu.
Yeğin'in evine giden Mehmetçik Vakfı yetkilileri ise gözlerine inanamadı. Evdeki her eşya, antika değeri taşıyordu! Kitapların arasına saklanmış paralar, mobilyaların gizli yerlerinde mücevherler vardı! Marianne, bunları sadece yetkililerin bulmasını istemişti. İşte bu müthiş öykü, Mehmetçik Vakfı dergisinin son sayısında yer aldı. Marianne Soheyla Yeğin'in hikayesini duyanlar da, gönülden bir teşekkür yolladı.

GİZLİ SERVET
1999 yılının 19 Şubatı'nda hayata gözlerini yuman Marianne Soheyla Yeğin'in vasiyeti gereği, bankalardaki 194 milyar lirası, Mehmetçik Vakfı'na teslim edildi. Yine aynı kararla Yeğin'e ait eşyalar da vakfa verildi. Sonrası ise Mehmetçik Vakfı Dergisi'nde şöyle yer aldı: Eşyaları tasnifle görevlendirilen Vakıf personeli Metin Karaman, Murat Ercan ve Mustafa Şahin'in anlatımları:

ANTİKALARI TEK TEK SATILDI
"Raftan çekilen bir kitabın içinden para düştü. O dönem, Alman Markı olan banknotların özenli bir şekilde kitabın arasına yerleştirildiğini gördük. Toplam 10 bin 370 Markı bu şekilde bulduk. Bunun üzerine diğer kitapları da kontrol ettik. Bazı kitapların ortası oyulmuş ve içerisine mücevherler, altınlar konulmuştu. Daha sonra eve ilk bakışta kesinlikle anlaşılmayacak yerlerde çeşitli kolyeler, takılar, mücevherler bulduk. Örneğin bir sehpanın altına yerleştirilmiş ziynet eşyaları vardı. Sonradan anladık ki merhume, tüm bunları Mehmetçik Vakfı'nın bulmasını istemişti..." Yeğin'in evinde 22 bin 500 lira değerinde mücevher bulunurken, antika eşyaları da 2002 yılında yapılan bir müzayedeyle satıldı. Satıştan 65 bin 143 lira değerinde gelir elde edildi.