Deutsche Bank Osmanlı'ya karşı

Osmanlı'nın petrolden gelecek gelirlerine engel olmak isteyen Almanlar, Deutsche Bank'ı devreye soktu. Banka, Musul, Kerkük ve Bakü'deki petrol arama ve çıkarma haklarını tek başına sahip oldu

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 17 Ağustos 2010 Güncelleme 17 Ağustos 2010, 00:00
Deutsche Bank Osmanlı’ya karşı

İÇİNDEKİLER

Almanya bu arada ciddi bir petrol arama girişimindeydi. Deutsche Bank bölgede petrol arama ve çıkarma imtiyazını elde etti. Musul ve Kerkük'ün Bakü'den on kat fazla petrol elde edilebilecek bir bölge olduğu o zaman da tahmin ediliyordu. Ayrıca Mezopotamya pamuk tarımı ve taşkömürü yatakları yönünden zengin bir bölgeydi. Almanlar petrol bölgesinde diplomatik temsilciliklerini kurmakta gecikmediler. Almanya ile hiçbir ticareti olmayan ve hiçbir Alman vatandaşı yaşamayan Musul'da 1904 yılında konsolosluk açıp, bir Osmanlı vatandaşını konsolos olarak tayin etmek istediler.

1871'de, milli birliğini tamamladıktan sonra, takip ettiği siyasi ve iktisadi politikalar sayesinde Avrupa'nın en güçlü devletlerinden biri olmayı başaran Almanya, devreye girmeye başlamıştır. 1878'de İngiltere'nin, Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğünü koruma politikasını sona erdirmesi İngiliz Donanması'nı Basra Körfezi'nde kontrol altında tutmak isteyen Almanya'nın, Osmanlı Devleti'ne yakınlaşmasına neden olmuştur. Almanya Osmanlılar'la, bu yeni ilişkiler sayesinde, Berlin-İstanbul-Bağdat demiryolu projesinin yapılmasına başlamıştı. Fakat bu proje İngilizleri oldukça rahatsız etmişti. Çünkü, Almanya; hem Türk toprakları üzerinden Kızıldeniz ve Hint Okyanusuna kadar olan toprakları, İngiliz İmparatorluğu'nun sömürge yollarını kontrol etme imkanını elde ediyor, hem de Osmanlı Devleti'nden ekonomik ve siyasi çıkarlar sağlıyordu.

BAĞDAT'TAN BASRA'YA
19'uncu yüzyıl sonunda bir dizi dev Alman şirketi ve bankaları, Osmanlı ülkelerinin zenginliklerinden yararlanmak için faaliyete geçmişti. Anadolu'nun ve özellikle Mezopotamya'nın zenginlikleri Alman yatırımcıların ilgisini bir hayli çekmekteydi. Ancak buralara kadar uzanabilmek için temel bir yatırımın yapılması gerekiyordu ve Bağdat-Basra'ya kadar uzanacak demiryolu projesi böylece tarih sahnesine çıktı.

Bağdat-Basra demiryolu doğuda Alman-İngiliz rekabeti'nin çok erkenden kızıştığı bir konudur. İngiltere, böyle bir girişimi Hint yolunun güvenliği ve Basra körfezinde kurmak istediği egemenlik için engellemek istiyordu. II. Abdülhamit, hem İngiltere'nin hem de Fransa'nın Ortadoğu emelleri ve faaliyetinden dolayı gelişmelere kuşkuyla bakıyordu. Bu nedenle Mezopotamya'ya kadar uzanacak demiryolu imtiyazını Almanlar'a vermeye dünden razıydı. Kaldı ki Almanya bu hattı bütün Anadolu'dan geçirmek zorundaydı.
Almanlar'a imtiyaz vermek, II.Abdülhamid'e saydığımız nedenlerden ötürü daha makul gelmekteydi. Ancak Almanlar hattın civarını kendi nüfus fazlaları ile kolonize etmeyi düşlerken Padişah buraları Rumeli muhacirleri için uygun yerler olarak düşünmekteydi.

40 YIL BOYUNCA BEKLEDİM
Sultan Abdülhamid hatıralarında, Bağdat Demiryolu'nu Almanlar'a neden verdiğini şöyle açıklıyor: "Kırk yıl büyük devletlerin birbiriyle kapışmasını beklemiştim. Bütün ümidim oydu ve Osmanlı'nın bahtını buna bağlıyordum. O beklediğim gün nihayet geldi. Heyhat ki ben tahttan, idareciler de akıl ve basiretten uzaklaşmışlardı. Büyük devletler arasındaki rekabetin eninde sonunda onları çatışmaya götüreceği gözler önündeydi. Öyleyse Osmanlı Devleti böyle bir çatışmaya kadar parçalanmadan uzak yaşamalı ve çatışma günü ağırlığını koyabilmeliydi.

Almanlar'a yanaşıyordum, böylelikle İngilizler bana daha dostâne yaklaşıyorlardı. Niyetim Almanlar'la birlik olmak değil, birlik gibi görünerek ittifakımı, dünya denizlerine hâkim devlete (İngiltere'ye) pahalı satmaktı. İngilizler'i ittifaka zorlamak için Bağdat demiryolu inşaatını Almanlara verdim."

HEP O BANKANIN ADI...
1882'de maliyenin iflâsı üzerine Duyunu Umumiye İdaresi'nin kurulmasıyla Avrupa sermaye çevreleri istedikleri güvenceyle Yakın-Doğu'da kârlı iş alanlarına yöneldiler. Artık, uzak Arabistan vilayetlerine uzatılacak demiryolu projeleri, peşisıra ortaya çıkan sermaye sahipleri tarafından teklif edilmeye başladı. 24 Eylül 1888'de çıkan bir Sultan iradesi ile Anadolu demiryollarının inşa ve işletme imtiyazı Alman Alfred Kaulla'ya verildi. Hâttâ daha çok önceden hizmete girmiş olan Haydarpaşa-İzmit demiryolunun işletme hakkı da Deutsche Bank'ın önderliğindeki bir konsorsiyuma verildi.

Anadolu'nun bağrına uzatılacak demiryollarını yönetecek şirket, istanbul'da 4 Mart 1889'da "Societe du Chemin de Fer Ottoman d' Anatolie-Osmanlı Anadolu Demiryolu Şirketi" adıyla kuruldu. Ardından Bağdat Demiryolu Kumpanyası kuruldu. Bağdat demiryolu Konya'dan başlayacak, Karaman-
Ereğli'den geçip Toros'larda açılacak tünellerle Adana'ya inecekti. Adana'dan sonraki büyük uğrak yeri Haleb'ti. Haleb-Hama-Humus-Trablusşam-Beyrut-Yafa ve Kudüs ile bağlantılar kurulacaktı ve Bağdat demiryolu Hicaz demiryoluna bağlanabilecekti.

Berlin-Bağdat demiryolu yapımını üstlenen Alman ağırlıklı "Anadolu Demiryolu Şirketi", 1888'de hattın geçtiği arazide bulunabilecek hammaddeleri çıkartma ve işletme yetkisini Osmanlı Devleti'nden almıştır.

SİYASİ OYUNLAR BAŞLADI
Ayrıca demiryolunun geçeceği, devlete ait olan toprakların mülkiyeti imtiyaz sahiplerine bedelsiz devredilecek, bina yapılacak, topraklara kira ödenmeyecek, kum, çakıl ve taş ocakları bedelsiz kullanılacak, demiryolu yapımı için gerekli keresteler devlet ormanlarından kesilecekti.
Demiryolunun her bir yanındaki yirmi kilometre genişliği olan şeritlerdeki madenler işletilebilecek, arkeolojik eserleri aramak, kazılar yapmak serbest olacaktı. Osmanlı Devleti tarafından Almanlar'a, Osmanlı Asyası'nda demiryolu yapımında yeni ayrıcalık hakkı (imtiyaz) verilen ve doksan dokuz yıl süreli olan bu kesin anlaşmaya göre: "Bağdat, Basra ve Basra Körfezi'nde limanlar yapabilecek ve işletebileceklerdi.

Yine bu şirket, Dicle ve Fırat nehirleri ile Şattülarap'ta demiryolu yapımı ve işletmesi için gerekli malzemeyi taşımak, gemi işletmek hakkına da sahip olacaktı''... İngilizler siyasi oyunlara başladılar.
Almanlarla sıkıntı yaşamaya başlayan Yahudileri devreye sokmayı planladılar. Yahudilerin Osmanlı devletini sıkıştırmasını sağlayacak planlarını uygulamaya soktular. 1897'de toplanan ilk Siyonist örgütünün, Osmanlı toprakları içinde Filistin'e yönelmesi, onlara bu imkânı verdi.

İNGİLİZLER NEDEN KORKTU?
İngiltere ve Fransa, Anadolu demiryolları projesi, Mezopotamya'ya uzandığı için, konuyu siyasal alanda ele almaya karar verdiler. Fransızlar, bir noktadan sonra Almanlar'la uyuşmalarına rağmen İngiltere bu konuda sonuna kadar muhalefete devam etti. Hem de birçok kez tavrını sertleştirerek. Almanlar'ın yaptığı bir demiryolu, İngiltere'nin Mısır ve Hindistan'daki siyasal ve iktisadi egemenliği için en büyük tehlike olarak görülüyordu. Kaldı ki bu demiryolu sayesinde Avrupa, Yakındoğu ve Hindistan'la Britanya ticaret filosundan daha kısa zamanda ve etkin bir biçimde bağlantı kurabilecekti. O dönem yapılan incelemeler bunu doğruluyordu.

Cebelitarık ve Süveyş'e sahip olan Britanya, Atlas ve Hint Okyanusu ulaşımındaki tekelini kimseye kaptırmamak konusunda son derece arzuluydu. İngilizler'in özenle hazırladığı tarihi oyunlar, peş peşe devreye girmeye başladı. İngilizler, Sultan Abdülhamid'in Yahudiler'e Filistin'de toprak satmamasını, siyasi olarak kullanmak üzere, "Yahudi planını'',Osmanlı'yı zayıf duruma düşürmek için ülkeyi içten yıkmak üzere "Ermeni planını" dikkatle ve sinsice işleme soktular. Bu plan zamanla daha da güçlenmiş ve etkilerini hissettirmeye başlamıştı.

GELECEK BÖLÜMLERDE NELER OKUYACAKSINIZ
İngilizler, Osmanlı Devleti'ne karşı yeni kozlarını hazırlıyor. En önemlisi olan Yahudi kartını sürüyor. Sabetay Sevi kimdir? İzmir'de neler yaptı?
Polonyalı Yahudi Newlinski, Abdülhamid'le ne görüştü? Bu görüşmelerin geleceği Osmanlı üstünde ne gibi izler bıraktı?

Sultan Abdülhamid'in önemli konuşması neydi? Konuşmadan sonra neler değişti?
Sultan Abdülhamid, Filistin'i Yahudiler'e vermedi. Bunun olmaması için ne gibi tedbirler aldı? Kimleri karşısında buldu?
İttihat ve Terakki, Yahudiler'e kapıları nasıl açtı? Bu durum, neleri beraberinde getirdi?
31 Mart olayının perde arkası...
Abdülhamid, İsrail adı altında bir devletin kurulacağını 1911 yılında nasıl anladı? Bunun önüne geçmek için ne gibi çalışmalar yaptı? Hangi güçler bu gayesini engellemeye çalıştı?
Kızl Sultan'ı kim uydurdu? İlk Ermeni terörü Doğu'da start aldı, ardından da İstanbul'da nasıl başladı? Bu senaryoyu hazırlayanlar kimdi ve amaçları kimi zor durumda bırakmaktı?
Doların üzerinde fotoğrafı olan ve Yahudiler'i yaptıklarıyla sert bir şekilde eleştiren ABD Başkanı kim?
İsrail devleti nasıl kuruldu?
Bunun hazırlık sürecinde neler yaşandı? Kimler bu konuda ülkelerini arkadan vurdu?
İsrail'in kurtarılmış topraklar planı Türkiye'ye kadar nasıl ulaştı?
Fırat-Dicle ve GAP...
Ortak atan kalp. Türkiye ve Filistin.