"JİTEM beni de öldürecekti"

Kayseri eski İl Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz, korucu ve itirafçıların 20 faili meçhul cinayetten yargılandığı davada hakim karşısına çıktı.

Giriş Tarihi 09 Temmuz 2010, 00:00 Güncelleme 09 Temmuz 2010, 15:32
JİTEM beni de öldürecekti

İÇİNDEKİLER

Kafasına ateş edilerek öldürülen Ramazan Elçi'nin kardeşi mahkemede itirafçı Hıdır Altuğ'u işaret ederek, "Ağabeyimi götüren yanılmıyorsam buydu. Ağabeyimi Toros'a bindirip götürenler arasında bu da vardı." dedi.

Güneydoğu'da karanlık dönem olarak adlandırılan 1990-1998 yılları arasında işlenen cinayetlerin hesabının ilk kez sorulduğu faili meçhul cinayetler davası Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor. Bugündü duruşmaya tutuklu olarak yargılanan Albay Cemal Temizöz, koruculardan Kamil Atağ, Tamer Atağ, Kukel Atağ, itirafçı Fırat Altın (Abdulhakim Güven), Hıdır Altuğ ve Adem Yakın katıldı. Duruşmada tanıkların dinlemesi devam edildi. Önceki duruşmada tanıklardan Mehmet Nuri Binzet dinlenmişti. Bugün ise faili meçhul cinayete kurban giden Ramazan Elçi olayı ile ilgili tanıklar ifade verdi. Tanıklardan Mehmet Geçit, Cizre Belediyesi'nde zabıta olarak çalışırken Ramazan Elçi'nin cenazesini morgdan aldıklarını kimsesizler mezarlığına defnettiklerini söyledi. Geçit, "Definden hemen önce Nurettin adında biri geldi. Tabutu açtı, bu benim kardeşim deyip ağladı. Sonra mezardan ayrıldı." diye konuştu.

Tanıklardan Hamit Onat ise 1994 yılında Cizre'de iş yerinin olduğunu, Ramazan Elçi'nin bir binek Toros'a bindirilip götürüldüğünü gördüğünü söyledi. Onat, "Toros bakkalın önünde durdu. İki kişi indi. Ramazan Elçi'yi alıp götürdüler. Gelen kişiler silahlıydı." dedi.

Cizre'de Ramazan, Abdülhakim Güven ve Cabbar isimlerini duyduklarını, ancak tanımadığını belirten Onat, "Bu Toros JİTEM'e aitti. Herkes biliyordu. Araçtan inenler daha önce müşteri gibi dükkana gelip gittiler." şeklinde konuştu.

BİR TENEKE YAĞ ALIP MÜŞTERİ GİBİ JİTEM'DEN KAÇTIM

Faili meçhul cinayetlerin kurbanlarındın Ramazan Elçi'nin kardeşi Nurettin Elçi de ağabeyinin öldürülmeye götürüldüğü anı anlattı. Cizre'de ağabeyi Ramazan ile birlikte esnaflık yaptıklarını anlatan Elçi, 1994 yılında Toros marka bir arabanın iş yerlerinin önünde durduğunu ve iki kişinin inerek içeri girdiğini söyledi. Elçi, "Ben dükkanın arka kısmında istif yapıyordum. Oradan ön taraf görünüyordu. Elleri kameşnikoflu, belinde tabanca olan iki kişi 'Burası Ramazan ve Nurettin'nin işyeri mi?' diye sordu. Ağabeyim de evet dedi. Bu sırada dükkanda 10'a yakın müşteri vardı. Biri bağırdı herkes eşyasını alsın çıksın kapatıyoruz. Müşteriler eşyalarını alıp çıktı, ben JİTEM'ci olduklarını anladığım için bir teneke yağ alıp çıktım?" diye konuştu.

KAFASINDA KURŞUN İZİ VARDI, KALP KRİZİ DİYE RAPOR ETMİŞLER

İş yerinden çıktıktan sonra karşıda ağabeyinin götürülüşünü izlediğini belirten Elçi şunları anlattı: "Araba gri ya da beyazdı. Emniyet yönüne doğru götürdüler. Ben eve gittim, annemi savcılığa gönderdim. Savcı sormuş emniyet ve askeriyede böyle bir kişinin olmadığını söylemişler. Ben dışarı çıkmadım beni de götüreceklerini biliyordum. Üç gün sonra bir arkadaşımız hastanede bir ceset olduğunu söyledi. Gittiğimde mezarlığa götürmüşlerdi. Mezarlığa koştum, baktım ölen kişi ağabeyimdi. Şakağında bir kuruşun izi vardı. Üç gün yas tuttuktan sonra İstanbul'a kaçtım. Orada 7 yıl kaldıktan sonra Cizre'ye döndüm."

Annesinin yeşil kart başvurusu için gittiğinde resmi kurumda kendisine bir belge imzalatıldığını anlatan Elçi, "Belge ağabeyimin ölüm raporuymuş. Ananemin okuma yazması yok. Oğlunun kalp krizinden öldüğünü rapor edip, ona imzalatmışlar." dedi.

KİMLİK SORMAYA KİM CESARET EDEBİLİRDİ?

Mahkeme başkanının "Ağabeyinin götürüldüğü sırada neden kimlik sormadınız, kimler olduğunu öğrenmediniz." sorusu üzerine Nurettin Elçi, "Cizre'de Toros arabayı gören kendini saklardı. Torosla götürülenlerden dörte biri geri gelmezdi. O arabayı gören kaçıyordu. Kimlik sorma gibi bir hakkımız yoktu." diyerek o dönemdeki korku terörüne dikkat çekti. Mahkeme Başkanı'nın sorması üzerine Elçi sanıkları göstererek, "Temizöz'ü burada tanıdım. Kamil Atak ve diğerlerini tanıyorum. O dönemde kardeşimi götürüp öldüren yanılmıyorsam HıdırAltuğ'du. Bu kişi gelenler arasında vardı." açıklamasında bulundu.

Temizöz ise söz hakkı isteyerek bazı kişilerin PKK'nın halk mahkemelerinde yargılandığını ve öldürüldüğünü söyledi. Temizöz'ün konuyu değiştirme çabalarına rağmen mahkeme heyeti olayla ilgili sorular sorulmasını istedi.

ASKERLER TEMİZÖZ'ÜN AVUKATLARIYLA YAN YANA


Davanın bugünkü duruşmasında ilginç anlar da yaşandı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un açıklamalarından sonra sanık Temizöz ve beraberindekilerin neşeli olduğu gözlendi. Temizöz'e bugün üç avukat eşlik etti. Daha önce ise duruşmalara 6 avukat katılıyordu. Bu yüzden avukatlardan boşa kalan sandalyelere jandarmada görevli bir binbaşı ve bir yüzbaşı oturdu. Askerlerin avukatların yanında oturması ve savunma makamı gibi görüntü vermesi dikkat çekti.