Türkiye, 2011'de ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi'nden çıktı. Resmi Gazete'de yayınlanan ve kesinleşen bu kararın altında yatan temel nedenler ise; İstanbul Sözleşmesi'nin LGBT ideolojisi savunuculuğuna indirgenmesinin; LGBT'nin bazı kesimler tarafından meşru evrensel hukuk normu şeklinde dayatılmasının önüne geçmek. Kadın hakları meselesini LGBT odaklı tartışmaların tahakkümünden kurtarmak. Tuğçe Kazaz, İstanbul Sözleşmesi'nin feshinin yerinde bir karar olduğunu savundu, linç tayfası harekete geçti.
Türkiye, 2011 yılında ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi'nden ayrıldı. Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasını taşıyan ve Resmi Gazete'de yayınlanan kararda şu ifadeler yer aldı "Türkiye Cumhuriyeti adına 11/5/2011 tarihinde imzalanan ve 10/2/2012 tarihli ve 2012/2816 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesine, 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3'üncü maddesi gereğince karar verilmiştir."
Yaptığı açıklamalarla gündeme gelen eski manken Tuğçe Kazaz, sosyal medya hesabından İstanbul Sözleşmesi ile ilgili düşüncelerini açıklayan bir gönderi paylaştı. Kararı yerinde bulan Kazaz, feshinden memnun olduğunu söyledi.
"KADINLARI İTHAL EDİLEN SÖZLEŞMELER DEĞİL YETİŞTİRDİKLERİ NESİLLER KURTARACAK"
Kazaz, 'Kadınları ithal edilen sözleşmeler değil yetiştirdikleri nesiller kurtaracak. İthal edilen kanunlar bu milletin bünyesini bozuyor. Biz şapka devrimine kurban vermiş bir milletiz. O nedenle her şeyimizi yok eden İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılması yerinde olmuş.' dedi.