Enerjinin kalbi Turkuvaz Medya'da attı! Bakan Dönmez Karadeniz'de ilk kaynak için tarih verdi

Turkuvaz Medya Grubu'nun haftalık ekonomi dergisi Para tarafından düzenlenen 5. Türkiye Enerji ve Doğal Kaynaklar Zirvesi, Dönüşüm 2.0, Turkuvaz Medya Center'da gerçekleşti. Zirve'de ulusal ve uluslararası önemli konuşmacılar yer aldı. Zirvede konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Karadeniz gazını karaya taşıyacak hat için gerekli tüm boruların gelecek ay Filyos'a inmiş olacağını belirterek, "Gerekli kontrolleri yaptıktan sonra temmuzda boruların deniz altına döşenmesi için ilk kaynağı vurmuş olacağız. Borular 2 bin 200 metre su derinliğinden geçecek ve toplamda da 170 kilometre uzunluğunda olacak." dedi.

Giriş Tarihi 27 Mayıs 2022, 06:58 Güncelleme 28 Mayıs 2022, 09:11
Enerjinin kalbi Turkuvaz Medya’da attı! Bakan Dönmez Karadeniz’de ilk kaynak için tarih verdi

İÇİNDEKİLER

Turkuvaz Medya Grubu ve Para Dergisi tarafından T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı himayesinde düzenlenen 5. Türkiye Enerji ve Doğal Kaynaklar Zirvesi dün Turkuvaz Medya Merkezi'mizde gerçekleşti. T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez'in ve Bakan Yardımcıları Dr. Alparslan Bayraktar, Abdullah Tancan ve Prof. Dr. Şeref Kalaycı'nın özel bir oturumlar ile katılım gösterdiği ve 'Dönüşüm 2.0' temasıyla gerçekleşen zirve, pek çok bürokrat ve ulusal/uluslararası önemli konuşmacıları ağırladı.




KARADENİZ GAZINI KARAYA TAŞIYACAK BORU HATTI İÇİN İLK KAYNAK TEMMUZDA
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Karadeniz gazını karaya taşıyacak hat için gerekli tüm boruların gelecek ay Filyos'a inmiş olacağını belirterek, "Gerekli kontrolleri yaptıktan sonra temmuzda boruların deniz altına döşenmesi için ilk kaynağı vurmuş olacağız. Borular 2 bin 200 metre su derinliğinden geçecek ve toplamda da 170 kilometre uzunluğunda olacak." dedi.

Dönmez, 5. Türkiye Enerji ve Doğal Kaynaklar Zirvesi'nde, son dönemde enerji piyasalarında yaşanan çalkantıların temelinde arz-talep kaynaklı dengesizlikler ve fiyatlardaki aşırı oynaklığın olduğunu söyledi.

Enerji arz güvenliği ve iklim değişikliği arasındaki ilişkide ibrenin arz güvenliğine döndüğünü ifade eden Dönmez, "Adeta iklim değişikliğinin havariliğini yapan ülkelerde son dönemde fosil kaynakların kullanımının arttığını görüyoruz. Bu da bize enerji dönüşümünün sözlerle, vaatlerle ya da havuç-sopa ikilemiyle değil, uzun dönemli planlamalar ve öngörülerle olacağını gösteriyor." diye konuştu.

Dönmez, Türkiye'nin bu anlamda erken yol alan ülkelerden biri olduğunu dile getirerek şöyle devam etti:

"Biz enerji dönüşümünü kaynaktan teknoloji üretimine kadar bütüncül bir perspektifte kendi iç dinamikleriyle harekete geçiren nadir ülkelerden biriyiz. Son dönemde enerji ve emtia fiyatlarında yaşanan hızlı artış bir kez daha gösterdi ki yerli kaynaklara dayanmayan bir sistemde enerji bağımsızlığından söz edemeyiz. Bugün enerji kurulu gücümüzün yüzde 65'i yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayanıyor. Yenilenebilir enerjide ise adeta bir Türkiye baharı yaşanıyor. Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) ile başladığımız ve mini YEKA'larla sürdürdüğümüz süreç, yenilenebilir enerjinin dinamosu olmuş durumda. Bugüne kadar YEKA'larla 4 bin 250 megavatlık yarışmalarımızı tamamladık. Önümüzdeki dönem 2 bin 750 megavatlık yeni yarışmalarla inşallah 7 bin megavata ulaşacağız. YEKA RES-3'ün başvurularını 31 Mayıs'ta, YEKA GES-4'ün başvurularını 21 Haziran'da almaya başlayacağız. "

BORULAR 2 BİN 200 METRE DERİNLİKTEN GEÇECEK
Dönmez, Karadeniz'de keşfedilen 540 milyar metreküplük gazın 2023'te milletle buluşması için masa başında ve sahada hummalı bir çalışma yürütüldüğünü belirtti.

Gaz çıkarma projesini sahadaki ekiple birlikte takip ettiğini söyleyen Dönmez, şunları kaydetti:

"Yarın Cumhurbaşkanı Yardımcımız Fuat Oktay Bey ile Filyos'ta olacağız. Sahadaki son gelişmeleri birlikte yerinde inceleyeceğiz. Şu ana kadar her şey belirlediğimiz takvim çerçevesinde ilerliyor. İnşallah önümüzdeki yıl vatandaşlarımız Karadeniz gazıyla buluşacak. Karadeniz gazını mutfağında kullanacak. Geçtiğimiz aylarda tedarikine başladığımız su altı borularının temininde son aşamadayız. Gelecek ay, en geç bütün borular Filyos'a inmiş olacak. Gerekli kontrolleri yaptıktan sonra temmuzda boruların deniz altına döşenmesi için ilk kaynağı vurmuş olacağız. Borular 2 bin 200 metre su derinliğinden geçecek ve toplamda da 170 kilometre uzunluğunda olacak."

Dönmez, Karadeniz'deki Türkali-1 ve Türkali-2 kuyularındaki akış testlerinin de tamamlandığını belirterek, Türkali-1'de günlük 1,7 milyon metreküp, Türkali-2'de günlük 2,6 milyon metreküplük gaz akışının yakalandığını dile getirdi.

Testler sonucu üretim seviyesinin kuyu başına günlük ortalama 3 milyon metreküpe çıkılabileceğini ifade eden Dönmez, "Bütün planlamalarımızı yerli gazımızı 2023'ün ilk çeyreğine yetiştirecek şekilde yaptık. Filyos'ta yerli gazın milletimizle buluşması için büyük bir gayret gösteren, sahada ve gemilerde arı gibi çalışan bir ekip var. 3 gemimizle sürdürdüğümüz sondaj çalışmalarımıza geçtiğimiz hafta yeni bir gemi daha eklendi. Dördüncü sondaj gemimiz şu an Mersin Taşucu'na demirlemiş durumda. Burada 2 aylık bir bakım süreci olacak ve ardından ilk sondaj için demir alacak." dedi.

Dönmez, son dönemde enerji ve emtia fiyatlarındaki sert yükselişlerin küresel ekonomiler üzerinde büyük baskı oluşturduğuna işaret ederek, "Enerji maliyetleri küresel enflasyonun yönünü belirler duruma geldi. Bizler de bu durumdan ne yazık ki olumsuz etkilenen ülkeler arasındayız. Petrol ve doğal gazda artan talep ve de yükselen fiyatlar, maliyetler üzerinde yukarı yönlü bir baskı oluşturuyor. Salgın sonrası yaşanan hızlı toparlanmaya ilaveten küresel çapta yaşanan kuraklık ve Rusya-Ukrayna Savaşı da doğal gaza olan talebin sıçramasına neden oldu." değerlendirmesinde bulundu.

ISPARTA'DAKİ ELEKTRİK KESİNTİLERİ SONRASI ŞİRKETE CEZA
Dönmez, enerjide üretim ve altyapı çalışmaları kadar önem verdikleri bir diğer konunun da vatandaş memnuniyeti olduğunu belirtti.

Dağıtım şirketleriyle konuştukları başlıklardan birinin de altyapı yatırımları ve kesinti süreleri olduğunu söyleyen Dönmez, şunları kaydetti:

"Gereken yatırımların aksatılmaması konusunda şirketlerimizi sürekli uyarıyoruz. Bu kış Isparta'da yoğun kar yağışından dolayı elektrik sıkıntısı yaşandı. Bizler de olayın akabinde Isparta'ya intikal ettik ve bütün çalışmaları yerinde koordine ettik. Yapılan tetkikler sonucu bölgenin dağıtım şirketi Akdeniz Elektrik Dağıtım AŞ'nin gerekli iyileştirme, yenileme ve kapasite artırımı yatırımlarını zamanında yapmadığını tespit ettik. Şirkete toplamda 3 milyon 236 bin 666 liralık idari para cezası kesildi. Ayrıca her bir aboneye 109 lira, diğer abone gruplarına göre ise bağlantı gücüne göre 1307 liraya kadar ödeme yapılacak. Vatandaşlarımız ilgili dağıtım şirketine başvurarak söz konusu bedeli şirketten alabilecek. Burada şirket toplam 15 milyon 583 bin 459 lira tutarında tazminat ödeyecek. Uzun süreli kesintiler ve olaydan hemen sonra vatandaşlarımızın kullandıkları elektrikli araçların zarar görmesinden dolayı gereken bütün tazminatların şirket tarafından ödenmesine karar verildi. Vatandaşımızın hiçbir zaman mağdur edilmesine müsaade etmedik, etmeyeceğiz."

"ENERJİ SEKTÖRÜNDE OYUNUN KURALLARI YENİDEN YAZILIYOR"
Turkuvaz Medya Grubu ve Para Dergisi tarafından T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı himayesinde düzenlenen 5. Türkiye Enerji ve Doğal Kaynaklar Zirvesi'nde konuşan, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız, enerjide oyunun kurallarının yeniden yazıldığı bir dönemin yaşandığını söyledi. Ünlü fizikçi Albert Einstein'in, "Önce oyunun kurallarını çok iyi öğrenmelisin, sonra da çok iyi oynamalısın" dediğine işaret eden Altunyaldız, "O zaman önce oyunun kurallarını çok iyi öğreneceğiz ve bu oyunun yazanı olacağız" diye konuştu.

Altunyaldız sözlerini şöyle sürdürdü: "Gerçekten paradoksal bir değişiklikle karşı karşıyayız. Enerji, büyüme ve kalkınma birbiriyle çok ilintili. Enerji talebi artışı büyümede yüzde 0,6 etki yaratıyor, diğer taraftan emisyon hacminin yüzde 70'i bu sektörden geliyor. Dünya 1,5 derece artışa kendini kilitlemiş ancak, küresel gelirin yüzde 90'ını gerçekleştiren devletlerin daha geçen yıl emisyon hacmini sıfırlayacağız demelerine rağmen emisyon hacmi rekor kırmış. Avrupa, kömürden enerjiyi terk edeceğiz demiş, hemen yanı başımızda Rusya-Ukrayna savaşı çıkarken, 'yeniden kömüre dönelim mi acaba' konusu gündeme gelmiş. Oyunun kurallarının yeniden yazıldığı bir dönem yaşıyoruz. Biz de tüm sektörlerle birlikte iyi öğrenen olmak istiyoruz. Değişim ve dönüşümü çalışmalarımızın ana parametresi yapıyoruz. Madem yeşil dönüşüm var yenilenebilir enerjide daha çok ilerlemeye çalışıyoruz. Son dönemde önemli çalışmalar yaptık. Kamu yol açar, destek verir ama gerçekleştirecekler sizlersiniz. Dönüşümü doğru yönetmemiz gerekiyor."

Yeşil mutabakata göre karbon vergisinin 2026 yılında alınmaya başlayacağını hatırlatan Ziya Altunyaldız, "Yapılan hesaplamalara göre, bizim AB ile ticaretimizde yaklaşık 8-10 milyar dolarlık sınırda karbon vergisiyle muhatap olmamız söz konusu olabilir. Biz buna maruz kalmak istemiyoruz çünkü biz bu dönüşümü en önde gerçekleştiren ülkelerden biri olmak istiyoruz. Son üç yılda devreye alınan kurulu gücümüzün önemli bir kısmı yenilenebilir kaynaklardan geliyor. Nükleerde aşama kaydetmeye çalışıyoruz. Her haneyi elektrik santrali haline getirmeye çalışıyoruz. Geleceğin enerjide ana oyuncularından biri olarak, enerjide üretim-dağıtımla birlikte bir hub olma yolunda çalışıyoruz. Türkiye'nin olmadığı bir oyunda oyunun oynanamayacağının fark edildiğini görüyoruz" dedi.

Altunyaldız, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu'nun düzenlediği raporda iki hususu öne çıkardı ve ülkelere tavsiye kararına gittiğini belirterek, raporda "çevreyi kirletenler öder" kuralının getirilmesini tavsiye ettiklerini altını çizdi ve bunun nedenini şöyle açıkladı: "Gelişmiş ülkeler bugüne kadar doğal kaynakları fütursuzca kullanarak, kaynakların tükenmeye başladığı dönemde 'hadi hep birlikte bu işi düzeltelim ısıyı 1,5 derecede tutalım' demelerini doğru bulmuyoruz. 2050 yılında 23 trilyon dolar bir maliyet çıkacak. Bunun gelişmekte olan ülkelerin sırtına yıkılmaması gerekiyor. Dolayısıyla geçmişte ve bundan sonra kirletenin ödemesi gerekiyor. Komisyonun sunduğu diğer konu da her ülkenin bir çevre suçu kriterleri oluşturması gerektiği."

TÜRKİYE YENİ ENERJİ HARİTASINDA ÖNEMLİ ROL OYNAYACAK
Özel oturumların bir diğerinde konuşan Bulgaristan eski Çevre Bakanı, Avrupa İklim Vakfı Asil Üyesi, Avrupa Bina Performans Enstitüsü Başkanı Julian Popov, pandemi sonrasında enerji sıkıntılarının oluştuğunu ve enerji fiyatlardaki artışların ekonomik ve sosyal krizleri tetiklediğine dikkat çekti. Julian Popov, bu krizlerden kurtulmaya çalışırken Rusya-Ukrayna savaşının başladığını söyledi. Savaş sonrası enerji fiyatları ile güvenliğinin yeniden gündeme geldiğini aktaran Popov, "İyi ki Türkiye ve AB bu konuda böyle bir krize oldukça hazırlıklıydı. Kimse böyle bir işgal beklemezdi ama en önemlisi bu iklim hedefleri ve bu durumlar yüzünden daha çok enerji planlamamızı değiştirmeye başladık" dedi.

Türkiye ve AB'nin birbirine ihtiyacı olduğuna dikkat çeken Popov, iki taraf arasında birkaç tane çözülmesi gereken pratik sorunun olduğunu anlattı. "Enerji krizi ile Ukrayna'ya yapılan işgal ile başlayan süreçte Avrupa'ya yardım konusunda Türkiye harika bir rol oynayabilir. Son 10 yılda Türkiye aslında kendi gaz sertifikalarını geliştirmekte akıllılık yaptı. AB'ye gaz yollama konusunda bu durumun oldukça stratejik bir pozisyon olduğunu söyleyebiliriz. AB tam olarak şundan emin, Rusya gazını kullanmak istemiyorlar" açıklamasını yapan Popov, bu durumun tamamıyla yeni bir altyapı ve pazar oluşturduğunu kaydetti.

"Bu değişen kapasitesi ve altyapı güvencesi ile Türkiye burada çok önemli bir rol oynayabilir" ifadelerini kullanan Popov, Türkiye'nin çok büyük yenilenebilir enerji potansiyeli bulunduğuna ve bunu hızlı bir şekilde geliştirildiğine de dikkat çekti.

İŞ BİRLİĞİNE İHTİYAÇ VAR
Enerji konusunda AB ile Türkiye arasında her alanda iş birliğine gidilebileceğine dikkat çeken Popov şöyle devam etti: "Çok fazla iş birliğine ve planlamaya ihtiyacımız var. Burada altyapının güçlendirilmesi ve düzenlenmesinden söz ediyoruz. Sadece rüzgar ya da güneş paneline sahip olmak yetmez. Altyapıyı planlamak ve geliştirmek çok önemli. Yenilenebilir enerjinin büyümesi için birkaç şeye ihtiyaç var. Daha istekli olmalıyız, daha agresif politikalara ihtiyacımız var. AB pazarı ve Türkiye pazarının güçlendirilmesi ve birlikte büyük bir pazara dönüşmesi gerekiyor."

OSB DIŞINDA YATIRIMLARIN ÖNÜ AÇILIYOR
Öğleden önce düzenlenen "Türkiye'nin Enerji Dönüşüm Stratejisi" başlıklı özel oturumun moderatörlüğünü ise Sabah Ankara Temsilcisi ve Köşe Yazarı Okan Müderrisoğlu ve Sabah Gazetesi Ekonomi Müdürü ve Köşe Yazarı Dilek Güngör tarafından gerçekleştirildi. Oturumda, T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Alparslan Bayraktar, T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Şeref Kalaycı, T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, enerji dönüşüm stratejileri ile ilgili soruları cevapladı.

AKKUYU'DA İLK ÜNİTE ÖNÜMÜZDEKİ YIL DEVREDE
Zirve'nin ana teması olan Dönüşüm 2.0 kavramının da fikir sahibi olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Alparslan Bayraktar, Avrupa Birliği'nin Yeşil Mutabakat ve Paris İklim Anlaşması'nın önemine işaret etti. Türkiye'nin hedeflere nasıl yürüyeceğinin önemli olduğunun altını çizen Bayraktar, hedeflere ulaşmada yenilenebilir enerji, enerji verimliliğinin önemli olduğunu söyledi. 2023'de sera gazı emisyonlarını 66 milyon ton azaltma hedefi bulunduğuna işaret eden Bayraktar, "Birçok sektörü kapsayan iddialı hedefle çalışmamız sürüyor" dedi.

Nükleer enerjinin de önemli olduğunun altını çizen Bayraktar, "Eğer dünya iklim değişikliğiyle mücadelede ciddiyse, nükleer enerjide mutlaka daha fazla yer almak zorunda. Bizim Akkuyu'da nükleer enerji santrali inşaatımız sürüyor. İlk üniteyi önümüzdeki yıl devreye alacağız. Sahada 20 bin çalışan var" dedi.

Bir diğer alanın da doğalgaz olduğuna söyleyen Bayraktar, "Hidrokarbonda deniz aramalarına yöneldik. Doğalgaz hem sanayimiz, hem meskenlerde kullanım için çok önemli. Türkiye, 60 milyar metreküplük gaz tüketimiyle Avrupa'da dördüncü konumda" dedi. Bayraktar, cari açık konusunun çözümü için de Türkiye'nin nükleerden kendi enerjisini üretmenin önemli olduğunu söyledi.

DAR GELİRLİ VATANDAŞLARA DESTEK
T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, dar gelirli vatandaşlara çeşitli destekler verdiklerini, vermeye devam edeceklerini ancak sanayicilerin maliyetlerle çok daha fazla yüz yüze geldiğini belirtti. Tancan, sanayicinin bu yüksek maliyetten kurtulabilmesinin en büyük yolunun kendi tükettiği enerjiyi yenilenebilir kaynaktan özellikle de güneşten karşılayabilmeleri olduğunun altını çizdi. Yeni yasal mevzuat ile sanayi şirketlerinin sözleşme güçlerinin iki katına kadar kurulum yapabileceklerini söyleyen Tancan, EPDK tarafından devam eden yeni düzenleme çalışması ile sadece Organize Sanayi Bölgeleri'nde santral kurabilen sanayicilerin OSB dışında da üretim yapabilmesinin önünün açılacağını dile getirdi. 15-20 gün içinde yeni düzenlemelerin hayata geçeceğini anlatan Tancan, "Yakın sürede artık bu konuda bir sınırlama olmayacak OSB'deki sanayicilerimiz sadece OSB'de değil, OSB dışına da çıkabilecek. Hatta bölge sınırlamalarını da kaldırdık. İstanbul'daki bir sanayici başka bir yerde güneş santrali kurarak kendi fabrikasının tüketimini karşılayabilecek. Sanayicilerimizin bu anlamda kendilerini hazırlamalarını faydalı görüyorum" diye konuştu.

COVİD 19'LA TALEP PATLADI
Elektrik fiyatlarındaki artışa ilişkin yaptığı değerlendirmede tüm dünyanın bu sorunla karşı karşıya kaldığına dikkat çeken Tancan, şöyle devam etti: "Biz önceden beri hep bakanlık olarak söylüyoruz. Kaynak çeşitliliğimiz ne kadar bol olursa arz güvenliği açısından da riskimiz o kadar az olur. Kuraklık olduğunda, yağış olmadığında her taraf hidroelektrik santralı olsa da elektrik üretiminde sıkıntı yaşayabiliyorsunuz. Onun için mümkün mertebe kaynakları çeşitlendirmekte fayda var. Özellikle kömür ve doğalgaz fiyatlarında dünyada hiç kimsenin bugüne kadar tahmin edemeyeceği oranlarda büyük artışlar meydana geldi. Covid 19 salgınının sona ermesinden sonraki ötelenmiş talebin patlaması, talep artışı oldu. Hem talep artıyor hem de yeteri kadar üretim söz konusu olmuyor."

2023'TE ELEKTİRKLİ ARAÇ PİYASADA OLACAK
Gündemdeki elektrikli araçlar ve artan tüketimle birlikte gündemdeki yatırımları da değerlendiren Tancan, elektrikli araçların sayısının artacağını ve 2023'te yerli aracın piyasaya çıkacağını dile getirdi. Bu noktada şarj altyapısının doğru oluşturulması gerektiğini söyleyen Tancan, "Birçok kuruluş birçok bakanlık, birçok sivil örgüt geniş bir çalışma altyapısı dönemi geçirdi. Buradaki amaç önümüzdeki yıllarda ne kadar elektrikli araç söz konusu olacak sayı nereye ulaşacak, bunun için hangi noktalarda en az ne kadar şarj istasyonu olması gerekiyor. Bu şarj istasyonları nasıl yapılmalı. Bunlar uzun süre tartışıldı, dünyada tüm uygulamalar incelendi. Netice itibarı ile bu konuda düzenlemelerin EPDK tarafından yapılmasına karar verildi. Bildiğim kadarıyla dün de şarj işletmecisi olarak başvuran 5 şirkete lisanlar verildi. Şu ana kadar 4000'e yakın kurulmuş şarj ağı noktası var. Bunlar hızla artırılacak" bilgisini verdi. 2022 Nisan ayı itibarı ile elektrik dağıtım şirketlerinin 124 milyar TL'lik yatırım yaptığını ve yıllık 4 milyar TL'lik bir bakım yatırımının da belirlendiğini söyleyen Tancan, finansman erişimine sıkıntıların aşılacağını ve bu yatırımların gerçekleştirileceğini dile getirdi.

GERÇEĞİ YANSITMIYOR
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Şeref Kalaycı da, dünyada emtia fiyatlarıyla birlikte maden fiyatlarının da arttığına işaret etti. Maden arama ruhsatlarına yönelik bilgi kirliliğinin görüldüğünü ifade eden Kalaycı, ormanlık, tarım alanlarında yüzde 63, hatta Kaz Dağları'nda yüzde 80 olarak iddia edilen rakamların gerçeği yansıtmadığının altını çizdi. Kalaycı, en yükseğinin yüzde 20'yi geçmediğini belirtti. İnsanoğlunun ulaştığı çağdaş yaşam seviyesinde ürettiğimiz birçok şeyi madenden yapıldığını vurgulayan Kalaycı, özellikle sanayi ürünleri ve cari açığın kapatılması noktasında maden cevherinin işlenmesinin önemine vurgu yaptı. Ormanların ise sadece binde 3'üne arama ruhsatı verildiğini söyleyen Kalaycı, "Çanakkale Boğazı, Asos, Ayvalık gibi yerlerde ruhsat verme işini sonlandırdık. Buralardan ruhsat alamazsınız. Türkiye'de bu konular maalesef çok spekülasyona açık. Ancak bizim madenlere, sanayimiz için enerjiye ihtiyacımız var. Onlar bizim hazinelerimiz" ifadelerini kullandı.

BALIKESİR'DE BOR FABRİKASI YIL SONU ÜRETİMDE
Bor madenleri konusuna da değinen Kalaycı, dünya bor rezervinin yüzde 73'ünün Türkiye'de olduğunu söyledi. ETİ Maden'in bordan nitrür karbonat ürettiğini söyleyen Kalaycı, borda çok önemli gelişmeler olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Boru nihai ürüne dönüştürme yoluculuğunda bu yılın sonunda bor cevheri, bor karbüre dönüşmüş olacak. Eti Maden'in Balıkesir Bandırma'da bor karbür fabrikası yıllık bin ton kapasiteli olarak üretime alınacak. İlk defa boru, cevherden nihai ürüne taşımış oluyoruz. Bor karbürü zırh malzemelerde, aşınmaz makine parçalarının üretiminde, nükleer uygulamalarda kullanabiliyoruz. 300-400 dolarlık bir cevheri alıyorsunuz, 40-50 bin hatta 100 bin dolarlık katma değerli ürüne ulaştırmış oluyorsunuz. Ferro bor üretilmesi için de Eti Maden sözleşmesini yaptı ve bu konuda da hızlı adımlar atılıyor. Ferro bor çeliğin sağlamlaştırılmasında, çok önemli stratejik bir takım ürünlerde kullanılıyor. Eti Maden bordan nitrür karbonat da üretti. Elimizde çok miktarda bor atıkları da var ve bu atıkların değerlendirilmesiyle de Avrupa ülkeleri ilgileniyor."

ÜÇ BÖLGEDE 70 MİLYON TON REZERV VAR
Zeytinlikler ve termik santraller konusuna da değinen Kalaycı, şöyle devam etti: "Bizim Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy'de de termik santrallerimiz var. Üç santralin 70 milyon ton kömür rezervi bulunuyor. Bir yönetmelik değişikliğine gitmek istedik ve Tarım ve Orman Bakanlığı iznini alarak taşınmasını istedik. Bu yönetmeliği bölge idare mahkemesi iptal etti. Orada kömür rezervi duruyor. Biz bir yol bulmalı ve o rezervi de bu santrallerin kullanmasını sağlamalıyız. Kanada'da milli parkta altın madeni var. Ormanlık alana ancak öyle bir şey yapmışlar ki o dokuyu bozmadan çıkarıyorlar. Zeytinlerimizi korurken doğal kaynaklarımızı da kullanalım."

GÜNEŞ PANELİNE HÜCUM VAR
"Enerji Endüstrisi Yeşil Dönüşümünü Nasıl Gerçekleştirebilir"
başlıklı panelde konuşan Kalyon Enerji İcra Kurulu Üyesi Murtaza Ata, son 3 yıldır yaşanan kırılgan dönemin yeşil dönüşümü mevcut parametrelerin ötesine geçirdiğine dikkat çekti. Enerji arz güvenliğinde yeşil enerjinin opsiyon olarak önemli bir seçenek olduğunu kaydeden Ata, fosil yakıtlarda Türkiye'nin yurtdışına bağımlı olduğunu belirtti. Burada güneş enerjisinin en büyük şans olduğunu ve maliyet açısından da en avantajlı alan olduğunu kaydeden Ata, "Burada ikilem var. Sanayiciler ve hane halkları kendi enerjisini üretmek için çok önemi bir iştaha sahip. Türkiye'de bugün 8000 megavatta güneş paneli üretme kapasitesi var. Ama piyasada panel sıkıntısı var. Elektrik fiyatlarının artması sonucunda gerçekten güneş paneline bir hücum var. 8000 megavat panel fabrikası var, 4000 megavat talep var, ama panel yok. Çin'den güneş hücresi gelmiyor. Çin yenilenebilir enerji hedeflerini o kadar büyüttü ki güneş hücresi bulunamıyor" dedi.

KAMU POLİTİKALARI İTİCİ GÜÇ OLDU
Türkiye'nin bu noktada bu bağımlılıktan kurtulacak bir sanayi modeline geçebileceğini dile getiren Ata, hücrede ithalatın Çin sanayisine çalışması anlamına geldiğini belirtti. Bu noktada sektörün kapsamlı bir şekilde gelişmesinin de önüne geçildiğini söyleyen Ata, kamu politikalarının yenilenebilir enerjinin itici gücü olduğunu ve yenilenebilir enerji yatırımlarının devreye girmemesi halinde cari açıkta başka bir balona doğru gidileceğini söyledi. Ayrıca, 2030 yılına kadar 140 milyar dolarlık yatırım yapılması gerektiğini ve bunun tamamının Türkiye piyasalarından bulunmasının zor olduğunu kaydetti.

YENİLENEBİLİR ENERJİ HIZ KAZANDI
Panelin bir diğer katılımcısı olan bp Türkiye Ülke Başkanı Tümkan Işıltan, pandemi sonrasında jeopolitik gelişmelerin arz güvenliğini hatırlatarak, enerji üçgenine bakıldığında enerji temini, fiyatlar ve sürdürülebilirliğin öne çıktığını belirtti. Bu yeni konjonktürün yenilenebilir enerjiye ulaşımı hızlandırabileceğine dikkat çeken Işıltan, şöyle devam etti: "Ülkemizde boru hatlarının önemi bir kez daha öne çıktı. Bakü Tiflis boru hattı ile Azerbaycan gazını tüm dünyaya taşımakta. TANAP da çok önemli bir yer teşkil etmekte. Biz bp olarak da Türkiye'nin arz güvenliğini sağlamak için çalıştık çalışmaya devam ediyoruz. 2020 yılında bp olarak yeni bir strateji hazırladık. Enerji çözümleri üreten entegre bir şirket olma yolunda gidiyoruz. Hedefimiz en verimli ve en son teknolojiyi kullanan bir portföye sahip olmak. Hidrojen ve biyo yakıtlara yatırımları hızlandırıyoruz. Dünyada 11 projeyi devreye soktuk."

Zorlu Enerji CEO'su İbrahim Sinan Ak, Zirve'nin "Enerji Endüstrisi Yeşil Dönüşümünü Nasıl Gerçekleştirebilir?" başlıklı oturumunda yaptığı konuşmada ise, elektrikli araç pazarının hızla geliştiğine işaret etti. Beş yıldır bu işin içinde olduklarını ve Türkiye'de pazarın gelişmesini öngördüklerini söyleyen Ak, regülasyonlar ve şarj istasyonlarına yönelik yatırımların teşvik edilmesinin de önemine vurgu yaptı. Milli ve yerli otomobil TOGG'un piyasaya çıkmasıyla elektrikli araç pazarının daha da gelişeceğine işaret eden Ak, "Şarj hizmetinin yayılması için de teşvikler sağlanmalı. Teşvik mekanizmasıyla maliyetlerin aşağı düşürülmesi sağlanırsa, pazarın büyümesi katkı sağlar. Bu yönde yapılacak her türlü yatırım bu pazarın hızlanmasını sağlar" diye konuştu.

100 BİN TON HAVACILIK YAKITINA İHTİYACIMIZ VAR
Biyodizel Sanayi Derneği Başkanı Selçuk Borovalı ise biyoetanol ve biyodizelde başarılı bir sürecin devam ettiğini, her iki ürünün 250 bin ton civarında bir payının bulunduğunu söyledi. Sürdürülebilirlik açısından biyo yakıtlarda yakalanan başarının havacılık yakıtlarında da gösterilmesi gerektiğinin altını çizen Borovalı, "Türkiye'de birçok kurum havacılık yakıtıyla ilgili düzenlemeler yapıyor. Havacılık yakıtının kullanımıyla maliyetin azaltılmasına yönelik de bir düzenlemeye ihtiyaç var. Türkiye'de 100 bin ton havacılık yakıtına ihtiyacımız var. Ülke menfaatimizi ön plana çıkartarak, hammadde olarak kullanılmasının yanı sıra, karbon tasarrufunun nasıl sağlanacağına yönelik de çalışmalar yapılıyor" diye konuştu.

REFAH VE KALKINMANIN ANAHTARI ENERJİDE
Zirvenin açılış konuşmasını yapan Turkuvaz Medya İcra Kurulu Üyesi Yasemin Gebeş, Türkiye'nin gelecek enerjisine ışık tutan Para Dergisi ve Turkuvaz Medya Grubu olarak enerji sektörünü önemsediklerini ve gelişimine katkıda bulunma misyonlarını sürdürdüklerini belirtti. Turkuvaz Medya Grubu olarak, ilerlemesi ve dünya üzerinde en üst basamaklara tırmanması kaçınılmaz olan bu sektörü beşinci defa bir araya getirdiklerine dikkat çeken Gebeş, "Sanayileşmenin en önemli bileşenlerinden bir tanesi olan enerji konusunu en detaylı ve gündem dinamiklerine göre işlemeye özen gösterdiğimiz Zirve'miz, medya grubumuzun sürekliliğine en çok önem verdiği buluşmalarından bir tanesi haline geldi" dedi. Enerji politikaları kısa vadede enerji kaynaklarının uluslararası pazarlara güvenli biçimde ulaşmasını, arz ve fiyatlama gibi konuları ele aldığına dikkat çeken Gebeş, uzun vadede ise kalkınma planlamalarını ve politikalarını içerdiğini söyledi. Ülkelerin kalkınma ve refah gelişmelerini sağlamada enerji sektörünün en stratejik alanlarından biri haline geldiğini aktaran Gebeş, "Artık enerji sektöründeki sürdürülebilirlik, verimlilik gibi kavramlar tüm dünya ülkeleri için çok önemli hale geldi. Ülkemizin 2023 Kalkınma Planı dahilinde enerji sektörünün gelişimine yönelik yapılmış bu çalışmalara bakacak olursak, hepimiz çok yol aldığımızı görürüz. Özellikle 2016 yılından bu yana başlatılan Milli Enerji ve Maden Politikası çerçevesinde yenilenebilir enerji kaynakları, enerji verimliliği ve depolama teknolojilerini odağa alan yeni dönemde rekabeti, sosyal etkiyi, istihdamı, sanayiyi ve Ar-Ge içeren makro ekonomik bir politik vizyon oluşturduğunu hepimiz görüyoruz" diye konuştu.

ENERJİ PİYASASI ÖNEMLİ BİR GÖSTERGE
Sürdürülebilir, verimli ve rekabetçi bir enerji piyasasına sahip olmanın, ülkeler için sadece sanayileşmenin alt yapısını oluşturmakla kalmadığını belirten Gebeş, aynı zamanda ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin karşılaştırılmasında, kişi başına düşen milli gelir, demir ve çelik üretimi, kentleşme düzeyi gibi göstergelerin yanında en üst sıralarda yer aldığını aktardı. Gebeş, "Dönüşüm 2.0 adı verilen bu dönemi ve geleceği tartışacağımız bu zirvede, devletimizin çeşitli kademelerinden ve özel sektörümüzün önde gelen temsilcilerinden oluşan konuşmacılarımız, sizlerle enerji piyasalarının tüm boyutlarını, dünyadaki enerji trendlerini, ülkemizin bunlar arasındaki konumunu, enerjide verimlilik ve dijitalleşmeyi, özel sektör stratejilerini aktaracaklar."

GÜÇLÜ SPONSOR DESTEĞİ
'5. Türkiye Enerji ve Doğal Kaynaklar Zirvesi'nin ana sponsorluğunu Koza Altın İşletmeleri, Türk Hava Yolları ve Türk Telekom üstlenirken, Akfen Yenilenebilir Enerji, EnerjiSA, EnerjiSA Üretim, Kalyon Enerji, Zorlu Enerji, Aydem Enerji, ve Vakıf Leasing co-sponsorlar arasında yer aldı. Enerji Zirvesi'nin destek sponsorları ise Akenerji, AKSA, Biyodizel Sanayi Derneği, BP, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, EPİAŞ, Eren Enerji, Kargom Sende, Naturelgaz, Shell, Vakıf Katılım, TEDAŞ, TEİAŞ, EÜAŞ, Türkiye Enerji Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu (TENMAK), Türkiye Petrolleri (TP), BOTAŞ, BOTAŞ International, Eti Maden, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu, Türkiye Taş Kömürü Kurumu, Maden Tetkik ve Arama ve MAPEG oldu.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN