Gram altınla yarışıyor! Otomobil fiyatına satılıyor! Meraklısı çok var! Bu işi yapanlar paraya para deniyor!

Bu işi yapanlar paraya para deniyor! Gram altınla yarışıyor! Otomobil fiyatına satılıyor! Şanlıurfa'da bir araya gelen tespih koleksiyoncuları en nadide tespihlerini görücüye çıkardı. Gramı altınla yarışan tespihler binlerce liraya alıcı bulurken, Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaptırılan bir tespih, 108 bin liraya satıldı. Renkli görüntülerin yaşandığı pazarda, damla taş kehribarın gramı 400 liradan alıcı buldu. İmamesiyle birlikte 20 gram ağırlığında olan damla taşı kehribar tespihin fiyatı ise 8 bin liraya ulaşıyor.

Giriş Tarihi 26 Kasım 2020, 08:55 Güncelleme 26 Kasım 2020, 08:55
Gram altınla yarışıyor! Otomobil fiyatına satılıyor! Meraklısı çok var! Bu işi yapanlar paraya para deniyor!

İÇİNDEKİLER

Bu işi yapanlar paraya para deniyor! Tesbih kültürümüzde erkeklerin vazgeçilmez aksesuarlarındandır. Gerek elde çekim için gerekse koleksiyon anlamında tesbih kullanımı zaman içerisinde gelişmiş ve tesbih yapımı sanat haline gelmiştir. Günümüzde el emeğiyle özel tesbih üreten birçok ustamız mevcuttur. Türkiye'nin değişik illerinden Şanlıurfa'ya gelen koleksiyoncular, en pahalı tespihlerini görücüye çıkardı. Şanlıurfa'nın yanı sıra İstanbul, Adana, Diyarbakır, Gaziantep, Adıyaman ve Mardin gibi kentlerden gelerek Balıklıgöl bölgesindeki Buz Hanı içerisinde sergilenen binlerce farklı tespih meraklılarıyla buluşturuldu.

OTOMOBİL FİYATINA TESPİH SATILDI

Türkiye'nin değişik illerinden gelen koleksiyoncuları ağırlamanın memnuniyetini yaşadığını ifade eden koleksiyonerlerden Mehmet Tatlı, "Tespih meraklıları için tarihi ve güzel bir mekan oluşturduk. Tespih tutkunları burada bir araya gelerek çok güzel alış-verişte bulundular. Esnaf gelip burada ürünlerini sergiliyorlar.

Tespihlerin gramı 400 liraya geliyor. Ortalama bir tespih 20 gram olsa 8 bin lira değer tutar. Burada satılan Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaptırılan ve günümüzde de canlılığını koruyan, sabrı geliştirdiğine inanılan bir tespih 108 bin liraya meraklısına satıldı. Araba ve ev fiyatına Osmanlı dönemine ait tespihler bulunuyor" dedi.

İstanbul'dan Şanlıurfa'ya geldiğini ifade eden tespih koleksiyoncusu Mehmet Yeşilmen ise, "İstanbul'dan geliyorum. Tespihe merakım vardı. Bu işe koleksiyon yaparak başladım. Kendi aldığım tespihleri biriktirdim. Tespihi seviyorum. Meraklısı olduğum için de alıp satmaya başladım. Kendime ait koleksiyonum var. Doğal olan ürünleri seviyorum" diye konuştu.

TESBİH NEDİR?

Boncuk, kemik, taş gibi küçük parçaların bir ipe dizilmesi insanlık tarihi kadar eskidir.

İlk insanlar avladıkları avın parçalarını ip benzeri şeylere dizer, bir sonraki avda başarı getirmesi için üzerlerine takarlardı. Daha sonraları bu tip takılar kötülüklerden ve düşmanlardan koruması için savaşlarda da takılmaya başlandı. Bugün bile bazı taşların özel uğurlar getirdiklerine inananlar vardır.

Boncukların dini amaçla ve duaları saymada kullanılmasına ilk olarak Hindistan'da, Hindu inanışında rastlanıyor. Tesbihin ataları Hindistan'dan doğuya, sonra Ortadoğu'ya, en sonunda da Avrupa'ya yayılıyor. Tesbihin kullanış amacı Müslümanlık, Hıristiyanlık (Katolik), Hinduizm ve Budizm'de aynı olup hepsinde de duaları ve dualar arası bölümleri saymada kullanılır.

Tesbihin İslam dünyasında ne zamandan beri kullanıldığı kesin olarak belli değildir. Hz. Muhammed'in tesbih taşıdığına dair bir kayıt yoktur. Hatta belki Osman Gazi, belki de Fatih Sultan Mehmet'de tesbih kullanmadılar. Arşivlerde tesbih ile ilgili bilgilere ancak 16. yüzyılın sonlarına doğru rastlanmaktadır.

Ne var ki, Hz. Muhammed zamanında namaz ve dua sırasında hurma çekirdeği veya çakıl taşı kullanıldığı bazı hadislerden anlaşılmaktadır. İslam'da Peygamber'in namaz kılarken sünneti olan 'Sübhanallah, Elhamdülillah ve Allahüekber' kelimelerini 33'er defa tekrarlamanın hangi tarihte başlayıp, yayıldığı da bilinmiyor.

Yüce Yaratıcı'ya 99 ayrı isim veren İslami anlayış, onu anarken, her isim için bir işaret olmak üzere ipe dizdiği bu 99 taneli şeye de 'tesbih' adını vermiştir. Çeşitli malzemelerden yapılan tesbihteki tane sayısı 33, 99, 500 veya 1000 olabilir.

500 ve 1000'lik tesbihler daha ziyade tekkeler ve dergahlarda zikr için kullanılırlardı. Tekke şeyhleri, hastaları veya bir muradı olanları, iyileşmeleri veya muratlarının olması için bu tespihlerin içinden geçirirlerdi.

Tesbih çekmek, tesbih tanelerini birer birer işaret parmağı ile baş parmak arasından geçirmektir. Ancak günümüzde tesbihi bir oyuncak veya el alışkanlığı olarak kullananlara, sallayarak veya çeşitli figürler meydana getirerek dolaşanlara, hatta tuttukları futbol takımının renklerine göre yapılmış tesbihleri çekenlere sıkça rastlanmaktadır.

Aslında tesbih çekmek din adamlarına özgü bir davranışmış gibi algılanır ama halk arasında da neredeyse bir alışkanlık haline gelmiştir. Tesbih çekmenin daha çok kırsal kesimlerde yaygın olmasının nedeninin tesbihin boş elleri meşgul edebilme özelliği olduğu ileri sürülüyor. Sıcak ayları tarımsal çalışma ile geçiren, sürekli ellerini kullanmaya alışmış kişilerin kış aylarında bu boşluğu tesbihle doldurduklarına inanılıyor.

Günümüz biliminin tesbih çekme alışkanlığına bakış açısı biraz değişik. Bilim insanları, beynimizin, çalışma yaşamının güçlükleriyle, sorunlar, endişeler ve korkularla sürekli baskı altında tutulduğunu, bunun sonucunda sinir hücrelerinin aşırı yorulup yıprandığını ve beynimizi rahatlatmak, onu özgür bırakmak, dikkatimizi başka tarafa yöneltmek için tesbih çekmenin çok etkili ve faydalı olduğunu söylüyorlar.