New York Eyalet Meclisi üyesi, George Floyd protestolarında şiddetin kaçınılmaz olduğunu söyledi

ABD’de polis müdahalesinde boğularak can veren siyahi vatandaş George Floyd için dünyanın dört bir yanında tepkiler sürüyor. New York Eyalet Meclisi Üyesi Charles Barron, Minneapolis'te polis şiddeti sonucu hayatını kaybeden siyahi George Floyd üzerine başlayan protestolarda barışçıl değişim yöntemlerinin gözardı edilmesi halinde şiddetin kaçınılmaz olduğunu söyledi.

Giriş Tarihi 06 Haziran 2020, 12:46 Güncelleme 06 Haziran 2020, 12:47
New York Eyalet Meclisi üyesi, George Floyd protestolarında şiddetin kaçınılmaz olduğunu söyledi

İÇİNDEKİLER

Kendini "seçilmiş siyahi aktivist ve devrimci" olarak tanımlayan Barron, Floyd'un öldürülmesinden sonra ülke geneline yayılan ve 10 günden fazladır devam eden ırkçılık karşıtı protestolar hakkında AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

18 yaşında Siyah Panter Parti'ye (Black Panther Party) katıldığını ve 50 yıldan fazladır polis şiddeti üzerine siyahi aktivist olarak mücadele ettiğini belirten Barron, "Uzun yıllardır uyarıyorum, değişim için barışçıl yöntemler dikkate alınmaz veya reddedilirse şiddet kaçınılmaz olur." dedi.

Barron, ABD'de yıllardır bu olayların tekrar ettiğini belirterek, "Aynı olaylar farklı sonuçlar doğurmaz. Polis bizi her öldürdüğünde, acımasız davrandığında, anayasaya aykırı olarak durdurup sorguladığında insan haklarımızı ihlal ediyor, kanuna göre cezalandırılmaları gerekir." diye konuştu.

2005'te New York Belediye Başkanlığını, 2006 Temsilciler Meclisi adaylığını kıl payı kaçıran 69 yaşındaki siyahi aktivist, şunları söyledi:

"Amerika şedit bir ülke. Yurt dışındaki emperyalist savaşlarıyla şedit, yurt içinde polis teşkilatı ve Martin Luther King gibi barışçıl veya Malcolm X gibi kendini savunmacı hareketleri yok etmek için oluşturduğu karşıt programlar ile şedit. Barışçıl ve haklı olman önemli değil, sonunda suikaste uğruyorsun. Barışçıl bir şekilde gösteri yapsan da bir şeyleri yakıp yıksan da sonunda dövülüyorsun. Sonuç hep aynı."

KAPİTALİZM DARBE ALMAZSA PROTESTOLARIN SESİ DUYULMAZ

Barron, "Ne yazık ki bu ülkede protestolar, kapitalizmin zarar göreceği bir düzeye yükselmezse sesini duyuramaz." yorumunda bulunarak, şöyle devam etti:

"Floyd'un ölümü ve ardından protestoların tüm bu ilgiyi çekmesinin nedeni o 4 polisin çalıştığı binanın yakılmış olmasıdır. Macy yağmalandı, Gucci yağmalandı, borsa zarar gördü. Kapitalizmin yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) başı dertteydi, şimdi gösterilerle dertte. Tabii ki mahallemizdeki küçük işletmelere yönelik hiçbir yağmayı desteklemiyorum ancak büyük şirketlere yapılanları da kınamıyorum. Çünkü göstericilerin sesinin duyulduğu tek yol bu. Martin Luther King gibi ben de ilk önce isyanı oluşturan koşulları kınamadan isyancıları kınamayacağım."

Barron, "Eğer George Floyd için yakıp yıkmalar olmasaydı, olaya karışan polisler hala gözaltına alınmayacaktı, Floyd'un ensesine dizini basan polis Derek Chauvin hakkındaki suçlama 3. derece cinayetten 2. dereceye çıkılmayacaktı." ifadelerini kullandı.

"GEÇİCİ BAZI ÇÖZÜMLERE BAŞVURACAKLAR, SONRA HERKES İŞİNE DÖNECEK"

Şu an devam eden protestoların hedefine ulaşıp ulaşmayacağı sorusuna Barron, yoksulluk, işsizlik, polis şiddetinin önüne geçme gibi konularda milyonlarca kişi sokağa inmedikçe sistemde köklü bir değişiklik beklemediğini kaydetti.

Barron, "Geçici olarak bazı çözümlere başvuracaklar ve sonra insanlar her zaman olduğu gibi işlerine dönecek." dedi.

"SEÇİLMİŞ SİVİLLERDEN OLUŞAN ŞİKAYET İNCELEME KURULU OLUŞTURMAYA ÇALIŞIYORUZ"

Uzun vadede sorunlara çözüm için ülkedeki sistemde radikal değişiklikler gerektiğini vurgulayan Barron, "Irkçı, parazit, ve yırtıcı kapitalist sistem ile onun ırkçı ideolojisinin sökülmesi lazım. Zenginliği eşit olarak dağıtan ve yoksulluğu ortadan kaldıran daha adil bir sisteme ihtiyacımız var." diye konuştu.

Barron, mevcut durumda polis şiddetine yönelik kısa vadeli çözüm olarak da başsavcılıklarda acilen bağımsız soruşturma ofisine ihtiyaç bulunduğunu ekleyerek, şu ifadeleri kullandı:

"Polis ihlallerinde cezalandırmanın belirlenmesi amirinin takdirinden geçiyor. Şu an, bir sivil toplum örgütü ile toplum tarafından seçilmiş sivillerden oluşan şikayet inceleme kurulu oluşturmaya çalışıyoruz. Başsavcılıktan bağımsız seçilmiş bu kurul, polis ihlallerini soruşturma, mahkeme celbi çıkarma gibi yetkilere sahip olacak. Eğer polis cezalandırılacağını görmeye başlarsa, yaptıklarının sonuçlarından sorumlu tutulacağını anlar."

"TRUMP İLE BİDEN ARASINDA FARK YOK"

Protestoların kasımda yapılacak Başkanlık seçimlerine etkisi ve siyasi partilerin ırkçılık sorununa çözüm ihtimali konusunda da Barron, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Şu anki Başkan Donald Trump ile Demokrat aday Joe Biden arasında pek fark yok. Bizim, Adalet Bakanı (Eric Holder) siyahi olan, ülkenin en tepesine seçilmiş Demokrat Partiden siyahi bir başkanımız (Barack Obama) oldu. Ama aynı dönemde Orlando'da Trayvon Martin, Ferguson'da Michael Brown gibi siyahi gençler ırkçılığa maruz kalarak öldürüldü, o davalardan hiçbir sonuç çıkmadı. Eğer polisi ve onun ırkçı kapitalist sistemini korumaya devam edecekse, Demokrat veya Cumhuriyetçi, siyah veya beyaz başkanın olması hiç farketmiyor."

Barron, "Trump yüzünden o kadar travma geçirdik ki, onu durdurmak için şimdi Biden'a oy vereceğiz. Ben, buna hayır diyorum. Evet, Trump hasta, ırkçı, ego manyak, yabancı düşmanı, aptal, dünyamızın görebileceği en kötü başkan ama Joe Biden da bir saçmalık." dedi.

Biden'ın siyahi haklara yönelik geçmişindeki sicilinin de çok temiz olmadığını savunan Barron, ülkede seçilmiş kim olursa olsun halka hesap verilebilirliği olması gerektiğini sözlerine ekledi.