Tarihi değiştiren Çanakkale zaferi

Prof. Dr. İlber Ortaylı, “Çanakkale Savaşı, Birinci Dünya Savaşı içinde ayrı bir özelliği olan, tarihin kaderini değiştiren, yaşama hakkına şerefi ile ulaşan bir milletin kahramanlık destanıdır. Bu destan çok iyi bilinmeli ve önemsetilmelidir. Çanakkale’ye gelen düşman donanmaları, güçlü bir direnişle karşılaşacaklarını düşünmedi. Türk orduları, Çanakkale’de canlarını feda ederek düşmana geçişine izin vermedi” dedi.

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 30 Nisan 2018 Güncelleme 30 Nisan 2018, 01:22
Tarihi değiştiren Çanakkale zaferi

İÇİNDEKİLER

Prof. Dr. İlber Ortaylı, Çanakkale zaferinin çok ama çok özel olduğunu söyledi. İşte Ortaylı'nın açıklamaları: Birinci Dünya Savaşı'na yeryüzünün büyük bir kısmı katılmıştır. Ülkeler genellikle temmuz sonu ve ağustos başında Avusturya-Macaristan, Almanya, Rusya, nihayet Fransa ve Britanya İmparatorluğu olmak üzere karşılıklı savaş ilan ettiler. Türk imparatorluğu Çanakkale ağzına sığınan ve Enver Paşa ile Büyükelçi Wangenheim görüşmesi üzerine sözde satın aldığı ama Alman mürettebatını tahliye etmediği, isim değiştiren Goben ve Breslau (Yavuz ve Midilli) zırhlıları ve refakat muhribiyle Sivastopol, Yalta limanlarını bombaladıktan sonra 31 Ekim 1914 tarihinde savaşa resmen girmiş oluyordu. 2 Kasım'da da Rusya, Osmanlı'ya savaş ilan etti ve ardından savaş ilan eden İngiliz ve Fransız harp gemileri Çanakkale Boğazı'ndaki Seddülbahir'i, Kumkapı ve Orhaniye tabyalarını bombaladılar. Eylül başından beri Boğaz'da tahkimat yapma emrini Enver Paşa vermişti. Bununla birlikte birleşik donanma karşısındaki savunma büyük kayıpla sonuçlandı. Beş subay ve 80 asker şehit oldu. Boğaz hareketinin başlamasından bir müddet sonra Rusya Dışişleri Bakanı Sazonov, Britanya'yı protesto etmekle kalmadı, tehdit etti. Rusya savaştan çekilecekti. Zira kendisine vaat edilen İstanbul ve Boğazlar İngiltere'nin bu manevrasıyla Rusya'nın elinden alınıyordu. En büyük kara ordusuna sahip Rusya bu savaşta niçin İtilaf Devletleri safında olduğunu sorguluyordu, Churchill ise İstanbul ve Boğazlar'ı Rusya'ya vermeyi taahhüt eden bir anlaşmaya gitti.



CHURCHİL ŞOK YAŞADI
1912'den beri fiilen savaş içinde olan Osmanlı İmparatorluğu aslında I. Cihan Savaşı'na zorunlu olarak giriyor, Avrupa devletleri ve Rusya'daki gibi çılgın zafer çığlıkları atılmıyordu. Türkiye durumun vahametini ve harbin uzun süreceğini anlayan tek genelkurmaya sahipti. Ekim sonunda dahi Genelkurmay ikinci başkanı İsmet Bey (Paşa), birinci başkan Alman Bronsart von Schellendorf idi. Almanya ile ittifakın Almanların Rusya'ya karşı Tannenberg'de kazandıkları zafer dolayısıyla fazla abartılmamasını, bu ordunun kuvvetinin Marne cephesinde Mareşal Geoffrey başkanlığındaki Fransızlar karşısında duraklamasından sonra sorgulanması gerektiğini ve ittifaktan kaçınmak gerektiğini ileri sürdü. Ne var ki Çanakkale'deki Churchill ve Sazonov inadı ve saldırganlığı aksini düşünmeye pek imkan bırakmıyordu. Türkiye Esad Paşa, Fevzi Paşa, Yarbay Mustafa Kemal Bey ve Kazım Karabekir gibi değerli kurmaylarının görüşüne rağmen Alman safında bu harbe sürüklendi.

TARİHTE BENZERİ YOK
Çanakkale'ye gelen düşman donanmaları, güçlü bir direnişle karşılaşacaklarını düşünmedi. Düşman orduları, o dönemin en modern savaş gemileri ve zırhlılarıyla tabyalardaki Türk ordusunu top atışlarıyla bertaraf ederek, iki gün içinde İstanbul'a ulaşacaklarını planlıyordu. Ancak öyle olmadı. Nusret mayın gemisinin denize döşediği Rus mayınları sayesinde Çanakkale'de kritik bir süreç başarıyla sonuçlandı. Nusret mayın gemisini diğer orduların gemilerinden üstün yapan, yapılan işin teknik ve askeri disiplin ile fedakarlık anlayışıyla yapılmasıdır. Nusret mayın gemisiyle yapılan iş tamamıyla cesaret ve çılgınlıktır. Boğazın mayınlarla döşenmesi düşman gemilerinin geçişini engelledi. Düşman kuvvetlerinin denizden geçemeyeceklerini anlamaları üzerine de kara savaşları başladı. Türk orduları, Çanakkale'de canlarını feda ederek düşman ordularının geçişine izin vermedi. Savaşta çiftçiler, marangozlar, öğrenciler ve eğitimli insanlar şehit oldu. Türk milletini millet yapanın bu zaferlerdir. Çanakkale, direnişin sembolü olmuştur. Hiçbir ülkenin askerlik tarihinde neferinden albayına kadar şehit olan bir alay yoktur. Çanakkale Savaşı sırasında 57. Alay'da sancağı taşıyacak bir askerimiz bile kalmamıştır.



NUSRET DÜŞMAN PLANLARINI BOZDU
Bu savaşta Türk ordusunun genç ama tecrübeli ve bilgili kurmay grubunun bir cephede toplandığı görülür. Asıl savunmanın başlayacağı 18 Mart'tan bir ay evvel Boğaz'daki mayınlı alanları Müttefikler temizlemesine rağmen saldırı başlayacakken yeniden gizlice mayın döşendi. Bu Nusret mayın gemisinin askerlerinin tarihe geçen bir başarısıdır. Bir gün sonra hücuma geçen İtilaf Devletleri donanmasının bu yüzden ağır tahribat geçireceği, savunma alanlarından gelen tepkiyle de geri çekileceği açıktır. O anda dünyanın en mükemmel zırhlı gemisi yüzen kale Queen Elizabeth yara almış çekilmişti, Ocean ve Bouvet battı, Agamemnon sahayı terk etti. Bu bir hezimet sayılıyordu. Boğaz'ı gemilerle geçmekten vazgeçildi. Bununla birlikte "Çanakkale'nin geçilmezliği" 18 Mart Deniz Zaferi'yle değil, daha çok sonraki kara savaşlarıyla tescil edilmiştir. Nisan ortalarında Çanakkale Kara Savaşları anılacak.




ATATÜRK 'ÜN ÇANAKKALE ZAFERİ İLE İLGİLİ SÖZLERİ
"Onlar mukaddes vatan toprakları için canlarını seve seve vermişler, Çanakkale Savaşları'nın kaderini değiştirmişlerdir. Burada geçen her saniye, kullanılan her an, ölen her nefer, Türk vatan ve milletinin mukadderatını çizmiştir. Kara savaşlarına katılan ilk birlik olan 57. Alay, vatan sevgisinin ne olduğunu insanlığa göstermiştir. Bu kahraman Alayı hayranlık, minnet ve rahmetle anıyorum."

ATATÜRK 'ÜN 57. ALAY İLE İLGİLİ SÖYLEDİKLERİ 
"Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur."
"Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler gelir, başka komutanlar hâkim olabilir" 25 Nisan 1915 Conkbayırı.
"Benimle beraber burada muharebe eden askerler kesin olarak bilmelidir ki, bize verilen namus görevini eksiksiz yapmak için bir adım geri gitmek yoktur. Uyku, dinlenme aramanın, bu dinlenmeden yalnız bizim değil, bütün milletimizin sonsuza kadar mahrum kalmasına sebep olacağını hepinize hatırlatırım."

3 MAYIS 1915 ARIBURNU DESTANI
"Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sessizlik içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Göz yaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız, bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır." Çanakkale'de ölen düşman askerlerinin ailelerine hitaben, Atatürk'ün söyledikleri.