Tarihi 12 Kasım 2018

Bay Kemal’in Aşırı Rahat Halleri

KILIÇDAROĞLU'NA bazen çok özendiğimi itiraf etmem gerekiyor.
Sayısız seçim kaybeden, gafları ile anılan, muhaliflerini saf dışı bırakırken gösterdiği başarıyı başka hiçbir alanda gösteremeyen, tutarsızlık abidesi bir siyasetçinin neyine özeniyorsun, diye sormayın.
Ben Kılıçdaroğlu'nun siyasi kariyerine özenmiyorum; hiçbir şeyden mesul tutulmamasına, yaptığı onca garip işe rağmen hesap vermemesine ve adeta siyaseten cezai ehliyeti yokmuş gibi davranmasına özeniyorum. Bu rahatlık ve konfor gerçekten özenilmeyecek gibi değil. Düşünsenize, herkesin ağzının içine bakacağı, iktidardan sonra en büyük partinin liderisiniz. Yerinde söylenmiş bir sözle ülkenin gündemini belirleyebilirsiniz.
En ufak eyleminizin çok büyük sonuçları olabilir. Gazeteler, televizyonlar, siyasetçiler, akademisyenler... hiçbirisi sizin açıklamanıza bigane kalamaz.
Söylediğinizin önünü arkasını, sağını solunu, alt ve üst anlamlarını didik didik eder.
Ama...
Söz konusu Kılıçdaroğlu olunca öyle olmuyor işte!
Konuşuyor, konuşuyor, konuşuyor...
Her söylediği sözle büyük bir çam deviriyor aslında. Başka bir siyasetçi olsa koltuğundan olacağı sözlerin 15-20 tanesini katıldığı bir canlı yayında veya ayaküstü selamlaştığı bir gazeteciye bir çırpıda söyleyiveriyor.
Malum CHP'li Öztürk Yılmaz katıldığı bir televizyon programında ezanın yasaklanması çağrısında bulundu. Gerçi kendisi 'Ezan Türkçe okunsun' dedi ama Arapça, Türkçe, Fince, Çince ezan olmayacağı için Türkçe ezan okuyalım demek, aslında ezanı yasaklayalım demektir. Yılmaz'ın bu çağrısı toplumdan büyük bir tepki gördü. Aradan yıllar geçmesine rağmen CHP'nin hala tek parti dönemi kafasını yaşaması gerçekten de tepki gösterilmeyecek gibi değil. Malum, önümüz seçim.
Bu türden açıklamaların CHP'ye oy kaybettirdiği de ortada. Gerçi CHP'ye ne oy kazandırıyor diye sorarsanız orası da muamma ama ezanı yasaklamak talebiyle seçmenden oy alamayacakları kesin. Bunu çok iyi bilen Kılıçdaroğlu Öztürk Yılmaz'ı parti disiplin kuruluna sevk etti ve bir açıklama yaptı.
Ama ne açıklama... 1990'larda olsa bu açıklama nedeniyle irticacı diye DGM'de yargılanırdı Kılıçdaroğlu.
Dünyanın her yerinde ezanın aynı şekilde okunduğunu, İslam dininin evrensel bir çağrısı olduğunu, Türkçe ezan tartışmalarının yersiz olduğunu ve ezana gösterilmesi gereken saygıyla bağdaşmadığını söyledi. Hızını alamadı 1950 tarihli ezanın Arapça okunabilmesini mümkün kılan yani aslına döndürülmesini sağlayan yasaya CHP'nin de destek verdiğini söyledi, ki doğrudur!
İşte Kılıçdaroğlu'na özenmem burada başlıyor. Sözlerinin nereye gittiğini bilmeden, aklının ucundan bile geçirmeden, rahatça, umursamadan, hesap sorulmayacağını bilmenin rahatlığıyla, kafası rahat, sorumsuzca konuşabilmesine çok özeniyorum.
O kadar rahat ki aklının ucuna bile gelmiyor. Bir Allah'ın kulu da çıkıp bana 'Madem ezan Arapça olmalı, madem CHP'de bunu destekledi, peki ezanı kim yasakladı?' diye sorarsa ne cevap veririm diye düşünmüyor. Veya bir başkası da 'ezanın yasaklanması gibi diğer tek parti ve tabii ki Mustafa Kemal icraatlarını da yanlış buluyor musunuz' diye sorarsa halim nice olur diye uykuları kaçmıyor.
CHP seçmeni bile umudunu kesti Kılıçdaroğlu'ndan onlar bile sormuyor.
Hani bir çocuk bir zarar eder, bir yeri kırar döker ama zarar ne kadar büyük olsa da çocuğa kızmazsınız çünkü çocuktur... Kılıçdaroğlu'na da kimse onun için kızmıyor galiba.
Sonuçta çok büyük rahatlık, ben de istiyorum...