Tarihi 4 Temmuz 2018

CHP bu yüzden kaybediyor

SEÇİMLER geride kaldı.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden temel beklentimiz gerçekleşti. Partilerin oy oranları ve mecliste sandalye dağılımı nasıl olursa olsun Türkiye hükümetsiz kalmayacak. Tabii ki siyasette durmak olmaz. Gündem her zaman yoğundur. Koalisyon tartışmamız yok ama bu sefer de yeni sistemde yönetimin nasıl olacağını merak ediyoruz ve konuşuyoruz. Cumhurbaşkanı seçimden önce seçmenin merakını giderecek açıklamalarda bulundu.
Bakanlık sayısının 16'ya düşeceğini, cumhurbaşkanlığına bağlı kurullar ve ofisler olacağını, yürütmenin bu yapı eliyle daha dinamik bir şekilde işleyeceğini söyledi. Ancak daha yapılması gereken düzenlemeler var.
Kanunlardaki başbakanlık ifadelerinin cumhurbaşkanlığı ile değiştirilmesi gerekiyor. Bu türden teknik düzenlemeler hükümetin meclisten aldığı yetki kararnamesi ile yapılacak.
Ve tabii kimlerin bakan olacağı merak ediliyor. Acaba AK Parti milletvekillerinden bazıları vekillikten istifa edip bakanlık görevi alacaklar mı? Bakanlar tamamen yeni isimlerden oluşacaksa nasıl bir profil tercih edilecek? Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hızlı, dinamik ve çözüm odaklı bir kabine oluşturacağı beklentisi var. Nihayetinde bunların hepsi aslını kabine açıklanınca öğreneceğimiz yorumlar.
Tüm bunlar olurken CHP'nin gündeminde ne var ve ne yok?
CHP'nin yeni sistemle alakalı bir gündemi yok. Ekonomi yönetimi öyle değil de böyle olsun önerisi yok. Bakanlıklar, kurullar ve ofislerden oluşan yürütme yapısının doğru veya yanlış olduğuyla ilgili bir fikri de yok, tavsiyesi de. Hangi kurumların doğrudan cumhurbaşkanına bağlanması, hangilerinin bir bakanlığın altında yer alması gerektiğini de düşündüklerini, bu konuda öneri geliştirdiklerini de duymadık. Geçiş döneminin muhtemel risklerini de hesaplamamışlardır. Haliyle bu risklere karşı alınması gereken önlemler akıllarının ucundan bile geçmemiştir.
24 Haziran seçimlerini neden kaybettiklerini de düşünmüyorlar gördüğümüz kadarıyla. Önceden sahillere sıkışmış bir CHP tablosu vardı karşımızda. 24 Haziran'dan sonra oluşan haritanın renklerine baktığımızda sahillerde de AK Parti'ye karşı mevzi kaybediyorlar.
Daha önce CHP'nin birinci çıktığı sahil şehirlerinde birer ikişer AK Parti öne geçmeye başladı. Bu sonucun üzerine de düşünmezler. Çünkü düşünmek için önce kabul etmek gerekir. Yani başarısızlığı kabul etmek ama CHP'nin başarısızlığı kabul ettiğine henüz rastlamadık.
Gelelim CHP'nin gündemine...
CHP parti içi mücadeleyi konuşuyor. Kılıçdaroğlu başarılı olduğunu düşünüyor ve koltuğu bırakmaya razı gelmiyor. İnce ise aldığı oya bakarak genel başkanlığı hak ettiğini düşünüyor. Zaman zaman su yüzüne çıkan ama genelde üstü örtük bir mücadele yürütüyorlar.
Kılıçdaroğlu "koltuk sevdası olanların partide yeri yok" diyerek İnce'ye aba altından sopa gösteriyor. İnce "kurultay talep etmeyeceğim ama teşkilat önümüze düş derse görevden kaçmam" diye Kılıçdaroğlu'na mukabele ediyor. Son olarak İnce durumunu güncelledi ve "Genel başkana kendi isteği ile bırakma çağrısı yaptım. Kendisi bırakmazsa ben kurultay istemem ama teşkilat kurultay isteyecektir" diyerek en somut çıkışını yapmış oldu.
Gelelim meselenin can alıcı noktasına; Türkiye'nin gündemi ile CHP'nin gündemi bu kadar farklı olduğu müddetçe CHP kazanamaz.
Bu millet böyle bir partiye iktidar vermez!