Tarihi 11 Nisan 2018

O konulara girmeyelim

Bazen hepimizin aklına takılır. Gündemdeki bir olayla ilgili "öyle değil de böyle olsaydı ne tür sonuçlar doğururdu, neler değişirdi" diye düşünürüz. Benim de aklıma geçtiğimiz günlerde bir tankerin çarparak harabeye getirdiği boğazdaki Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı'yla ilgili böyle sorular geldi.
Yalının sahiplerine geçmiş olsun. Hem büyük bir travma yaşadılar, hem de ata yadigarı mülkleri kullanılamaz hale geldi. Yalı özel mülk olmasının yanında ülkemizin bir kültür mirası aynı zamanda. Bu açıdan hem tüm İstanbullulara hem de tüm vatandaşlarımıza da geçmiş olsun demek gerekiyor.
Gelelim aklıma takılan soruya; yalı özel mülk değil de kamuya ait olsaydı ve bir tanker çarpması değil de başka bir kaza nedeniyle harap olsaydı kamuoyu ne tepki verirdi?

ÇEVRE DUYARLILIĞINIZ DA SAHTE
Kültürel mirasımızın kaybolduğundan konuya girilir, AK Parti'nin şehircilik politikalarından çıkılırdı. Yalının arazisine alışveriş merkezi yapılacağından, bölgenin AK Parti'ye yakın bir iş adamına söz verildiğine kadar türlü türlü komplo teorisi alır başını giderdi. Ve tabii metrekareye düşen doğaya, çevreye, kültürel mirasa, boğaz kültürüne duyarlı muhalif sayısında müthiş bir artış gözlenirdi.
Bunların hepsi olur da romantikler eksik kalır mı?
Kalmaz, tabii ki...
Motorla boğaz gezisi yaparken, tam yalının önünden geçerken yapılan evlilik teklifinden tutun, yalının sahibi olan hekimbaşından etkilenerek tıp okumaya kadar çeşit çeşit romantik hikaye dinlerdik.
Ama şimdi bunların hiçbirisi yok.
Neden acaba?
Sebep çok açık; çünkü tarihi bir yalının tahrip olmasının siyasi bir değeri yok. Yalının bir tankerin çarpması sonrası yıkılması ve özel mülkiyet olması meseleyi bir şekilde Erdoğan'a ve AK Parti'ye bağlamayı neredeyse imkansız hale getiriyor.
Hatta dahası var; "Boğaz'daki tanker trafiğine bir el atmak lazım, bu işin ülkeye maliyeti günden güne artıyor" derseniz geleceğiniz nokta Kanalistanbul projesi. Maazallah konu döner dolaşır da Kanalistanbul'un ne kadar faydalı ve gerekli bir proje olduğuna gelirse... Ya zımnen de olsa bir Erdoğan projesini destekler konumda kalınırsa? İyisi mi o konulara girmeyelim!
Demokratlığınız, dürüstlüğünüz, adilliğiniz gibi çevre duyarlılığınız da sahte!

ALLAH ISLAH ETSİN
Sahte duyarlılar bir de tüm bunların üzerine ülkedeki kutuplaşmadan şikayet ediyorlar. Dünyaya ve hayata kutuplaşma çerçevesinden bakıyorlar.
Boğazdaki kaza örneğinde olduğu gibi sözüm ona en önem verdikleri konudan bile siyasi bir çıkar elde edemeyeceklerse görmezden geliyorlar.
Keza memlekete faydalı olacak işlere AK Parti'ye yarar diye taş koymaktan geri kalmıyorlar.
Neredeyse tek ilkeleri ve tek öncelikleri kutuplaşma olmuş durumda. Her meseleden nemalanmaya, akla hayale gelmeyecek siyasi sonuçlar çıkarmaya çalışıyorlar.
Ve günün sonunda kutuplaşmadan şikayet edenler de kendileri...
Ne diyelim Allah ıslah etsin!

​CEVABI BELLİ SORU
Boğaziçindeki çirkin yapıların, sonradan yapılmış apartmanların sakinleri kimler?
Mahalle mahalle bu bölgelerden daha çok hangi partiye oy çıkıyor?