Tarihi 26 Şubat 2018

Böyle Saadet Olmaz

Toplumda sahici bir karşılığı olmayan, sadece karşıtlık üzerine kurulu siyasi oluşumlar eninde sonunda komik duruma düşüyorlar. Son örneğini Saadet Partisi'nde görüyoruz. Genel Başkan Temel Karamollaoğlu bir açıklama yapmış. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Afrin operasyonunu başarı ile tamamlayıp, şehri terörist unsurlardan temizledikten sonra kısa sürede geri çekilmesini beklediklerini söylemiş.
Afrin operasyonuna AK Parti'ye yarar düşüncesi ile karşı çıkıp, seçmen tepkisinden çekindiği için bunu söyleyemeyip lafı dolandırmanın başka bir örneği. Malum ilk örnek Kılıçdaroğlu'ndan gelmişti.
Kılıçdaroğlu önce ÖSO'yu diline doladı.
Türkiye'nin desteği ile kendi vatanını PKK-PYD teröristlerinden temizlemeye çalışan ÖSO unsurlarına terörist dedi.
Bununla kalsa iyi... Türkiye'yi de terörist unsurlarla beraber hareket eden bir devlet gibi göstermeye çalıştı. Kılıçdaroğlu'nun ÖSO'dan sonraki söylemi 'Afrin kent merkezine girmeyelim' oldu. Tam da ABD'nin harekatın kapsamını ve süresini sınırlayın talepleri ile aynı zamanda.
Şimdi Karamollaoğlu konuşuyor. İşi bitirip bir an önce geri çekilelim Afrin'den diyor. Peki Afrin'den geri çekilince bölgeyi kime bırakacağız? Esed rejimine mi?
Yoksa PKK'nın farklı bir isimle kurduğu terör örgütüne mi? ÖSO'ya mı? Ağır silahları, hava desteği olmadan ÖSO Afrin'i tek başına kontrol edebilir mi? O kadar şehidi ivedilikle geri çekilip Afrin'i tekrar terör unsurlarının kontrolüne terk etmek için mi verdik?
Temel bey bu soruları kendi kendine sormuştur muhakkak. Cevaplarını da biliyordur. Ama hala böyle bir açıklama yapabiliyor. Çünkü tüm derdi muhalefet etmiş olmak. Erdoğan ve AK Parti'ye karşıt bir şey söylemiş olayım da gerisi pek mühim değil diye düşünüyor belli ki.
Açıklamalarının ve siyasetinin odağında Erdoğan ve AK Parti karşıtlığı var. Ve netice bu...

​YUTAN ELEMAN
Çarpma işleminde sıfır yutan elemandır.
Hangi sayıyı sıfırla çarparsanız sonuç değişmez, sıfır olur. Siyasette ise yutan eleman HDP. Kim HDP'nin yanında görüntü verirse, HDP'lileşir ve seçmen desteğini yitirir. Bakın CHP'ye, HDP'nin değirmenine su taşımasına rağmen yan yana gelmemek için çalışıyor. İttifak olur mu diye sorulduğunda 'demokrasi cephesi' gibi yuvarlak laflar ediyorlar. 'Peki bu demokrasi cephesinde HDP var mı?' diye üstelenince yine kaçamak cevaplar.
Şimdi eğer Merak Akşener'in İP'sinin denildiği gibi sahil ülkücülerden bir tabanı varsa, bu üç parti nasıl bir araya gelecek?
Haydi diyelim CHP kendi tabanındaki Atatürkçülere bir şekilde HDP ile örtük ittifakı anlattı. Laiklik dedi, irtica dedi, İmam hatip dedi, sizi zorla çarşafa sokacaklar dedi... Korku tüccarlığı yaparak Atatürkçülerin oyunu bir şekilde garantiledi.
Meral Akşener İP'nin ülkücü tabanına bu durumu nasıl açıklayacak? AK Parti ve MHP ittifakına karşı CHP-HDP-İP örtük ittifakına destek olmalarını nasıl isteyecek? Evet, resmi bir ittifak kurmayacaklar.
2019 senaryoları cumhurbaşkanlığı seçimini ikinci tura bırakmak üzere olacak. İkinci turda CHP, İP ve HDP seçmeninin Erdoğan karşısında yer alan adayda birleşmesini hesap ediyorlar.
Varsayalım Kılıçdaroğlu aday oldu ve cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldı.
HDP'liler 'Erdoğan'a karşı demokrasi bloğunda yer alıyoruz ve Kılıçdaroğlu'nu destekliyoruz' dedi. Meral Akşener de aynısını söyleyecek. HDP'nin ağzını adına almasa da, seçmenin gözünün içine baka baka aynı blokta yer almalarını mı isteyecek?
İstemesine ister de, 'sahil ülkücüsü' diye tanımlanan o seçmen bunu kabul eder mi? Sandığa gidip oy verir mi? Bu senaryoların hiçbirisi akla yatkın gelmiyor.
Bakalım şapkadan nasıl bir tavşan çıkacak.

CEVABI BELLİ SORU
Operasyon bölgesine giden askerler dualarla, hatimlerle uğurlanıyor. Sahi hani bu ülkede sözde irtica tehlikesi vardı. Ne oldu ona? CHP dini kışlaya sokmayın diye itiraz etmeyecek mi?