Bozkurt işaretinin doğru halini tarif ettiği kısımlar çokça konuşuldu.
Dikkatler haliyle Bahçeli'nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkartmayıp Erdoğan'ı destekleyeceklerini açıklamasına yoğunlaştı. Ancak milletvekili seçimlerine dönük ittifak açıklamaları da bir o kadar önemli ve dikkat çekici.
Bahçeli 2019 seçimlerine dönük ittifak modeli önerisini tekrarlarken, yine kendi tarzını konuşturdu. A ve B partisi, C ittifakı, C ittifakının altında yer alan D ve E partileri... Karmaşık gibi görünen bu tabloyu şöyle tefsir edebiliriz. Bahçeli yerli ve milli siyasi partiler olarak AK Parti ve MHP'nin pekâlâ kurumsal bir seçim ittifakı yapabileceğini söylüyor.
Bu ittifakın da yasal bir altyapısı olması gerektiğini savunuyor. Bahçeli'nin kafasındaki modele göre seçim sonucunda hem AK Parti-MHP ittifakının aldığı oy oranı belli olacak hem de ittifakı oluşturan iki partinin münferit oy oranları. Böylece parti kimlikleri kaybolmayacak ve ittifakının kime ne kazandırıp ne kaybettirdiği de anlaşılacak.
Bahçeli'nin ittifak önerisinin teknik olarak ne kadar mümkün olduğu kocaman bir soru işareti. Teknik olarak bu modeli uygulamak mümkün olsa da siyasi sonuçları açısından da durum değerlendirilmeli. Yerli ve milli bloğun iki partisi olan AK Parti ve MHP mevcut durumdan memnun.
Her iki partinin en yetkili ağızları, defalarca bunu dile getirdi. Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de Bahçeli iki parti arasındaki işbirliğinin kıymetli olduğunu ve devam etmesi gerektiğini hiçbir soru işaretine yer kalmayacak açıklıkta teyit ettiler. Ama seçim ittifakı kurmak, farklı siyasi sonuçları olabilecek büyük bir adım. Şüphesiz seçim tarihi yaklaştıkça iki parti bunu enine boyuna değerlendirecek ve kararlarını verecekler.
CHP VE HDP'Yİ MEYDANA ALALIM
Tüm bunların yanında Bahçeli'nin ittifak önerisinin en kıymetli yönü, içerisinde barındırdığı meydan okuma.
Bahçeli'nin tüm açıklamalarını alt alta koyduğumuzda aslında CHP-HDP ittifakına bir meydan okumaya karşılık geliyor. Bir tarafta CHP ve HDP'nin Erdoğan karşıtlığı üzerinden kurduğu negatif ve üstü kapalı ittifak var. CHP ve HDP ittifaklarını "demokrasi ittifakı" gibi afili kavramlarla perdelemeye çalışıyorlar. CHP, HDP ile ittifak yapmanın maliyetini göğüslemek istemiyor.
Ancak oradan gelecek oyları ve muhalefet imkanını da yitirmemeye gayret gösteriyor. Ayrıca iki partinin ittifakının ortaya koyduğu yapıcı bir Türkiye vizyonu yok. Tek ortak noktaları Erdoğan karşıtlığı. AK Parti ve MHP işbirliği ise bunun karşısına yerli ve milli blok olarak açık, şeffaf ve pozitif bir işbirliği koyuyor. AK Parti ve MHP işbirliklerini gizlemiyorlar. Hangi nedenlerle ve hangi alanlarda yan yana geldiklerini kamuoyuna net olarak açıklıyorlar. Hatta Bahçeli siyasi olarak sınırları belli olan ittifakın kurumsal boyutunun da tartışılması gerektiğini düşünüyor. Bu nedenle modeller öneriyor. İki partinin ittifakı, CHP ve HDP'ninkinin aksine pozitif. Yerli ve milli siyaset olarak çerçevelenen alanlarda ortak bir vizyon ortaya koyuyorlar. Bu durum başlı başına bir meydan okuma. Eğer CHP ve HDP adına "demokrasi cephesi" dedikleri şeyi gerçekten önemsiyorlarsa, onlar da ilişkilerini şeffaflaştırsınlar ve kamuoyunun önüne çıksınlar.
CEVABI BELLİ SORU
Şeffaflık olmadan "demokrasi cephesi" olur mu?