Başkan Erdoğan ile görüşen Katar Emiri'nin Türkiye'deki 15 milyar dolar tutarındaki mevduat ve yatırım projelerini duyurması kadar; sosyal medya üzerinden yaptığı "Türkiye, üretken, güçlü ve sağlam ekonomiye sahip bir ülkedir.
Ümmetin sorunları ve Katar'ın yanında duran Türkiye'nin ve oradaki kardeşlerimizin yanındayız." açıklaması da çok değerli. Keza Rusya'nın aldığı Türk işadamı ve resmi pasaportluya, tır ve kamyon şoförlerine vizeyi kaldırma kararı; bugün, dünden çok daha kıymetli. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Amerikan ekonomik saldırısının başladığı ilk andan itibaren yerli ve yabancı yatırımcının korkacağı bir durumun olmadığı ile ilgili bir kuyumcu titizliğinde çalışıyor ve dünkü telekonferans yoluyla yaptığı temas, tedirginlik gösteren yatırımcının her tür sorusuna cevap veren ve tedirginliğini gideren adımlar oldu. 15 Temmuz ile Tayyip Erdoğan üzerinden ülkenin birliği, bütünlüğüne yönelik tehlikeyi görerek Cumhur İttifakının temellerini atan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Çarşamba günkü basın toplantısında yaptığı açıklamalar ve hiç tededdütsüz hükümetin yanında olduklarını en üst perdeden deklare etmesinin de karşılığı çok kuvvetli bir güven içeriyor.
Tüm bunların yanında; Türk milletinin her zamanki milli bilinç ile Türk Lirası üzerinden yürüttüğü kampanya ve buna ilave Başkan Erdoğan'a sahip çıkması başta ABD olmak üzere, Türkiye üzerinde şımarıkça ve düşmanlıkla oyun oynamak isteyen herkese en büyük tokat oldu. Ne demiştik:
Onlar kaybetti...
Biz kazandık...
Amerikalılar da anladı artık!
Tarihten ders almak
GAZETECI-YAZAR Banu Avar, sosyal medyasında tarihten öyle bir örnek vermiş ki; bugün Türkiye'ye neden diz çöktürülmek istendiğini ve bizim neden direndiğimizi hala anlamayanlara tarihten verilecek en güzel örnek olmuş:"Yıl 1977 sonbaharı. Türkiye darboğazda, dolar almış başını gidiyor, iflaslar, intiharlar tavan yapmış. Dünya Bankası (DB) Demirel'i sıkıştırıyor. 22 Eylül'deki Milliyet'te şu haber var: 'Bir DB yetkilisi, Türk hükümetinin IMF'den kredi almak için gerekli koşulları sağladığını bildirmiştir. Koşullara uyulduğu takdirde DB kredi verecektir!' Yani, Türk hükümeti şantaja boyun eğmiştir. Attila İlhan, Batı'nın Deli Gömleği'nde 1977'de şöyle yazıyor: "Şantaj bu kadarla mı kalacak sanıyorsunuz. 1970'de aynı DB ve IMF, aynı Demirel'i, aynı gerekçelerle yüzde 60 devalüasyona mecbur etmemiş miydi?' Ardından IMF tedbirleri geldi. Emirler yapıldı ama ekonomi düze çıkmadığı gibi üstüne 12 Mart müdahalesi ile Demirel düşürüldü! Son sözü yine Attila İlhan'a bırakalım: "İktidarlar, sistem içinde kalıp IMF kilidini açalım, gerisi kolay diye düşünmeyi püf noktası sandılar. Oysa sistemden çıkmayı göze almadan kurtuluş yoktur!" Şimdi anladınız mı Recep Tayyip Erdoğan'ın neden sistem dışına çıkmakta bu kadar ısrar ettiğini..
Dönüşüm kongresi
YARIN Ankara Arena Spor Salonu'nda büyük bir şölen var. Salı günü 17. yaşını kutlayan AK Parti'nin kongresinde bir anlamda Türkiye'nin dönüşümü de anlatılacak. 14 Ağustos 2001 günü Ankara'da bir otelde kuruluşunun temelleri atılırken Genel Başkan Erdoğan şöyle demişti: "Artık Türkiye'de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!" Gerçekten de o tarihten itibaren hiçbirşey eskisi gibi olmadı. Vesayetler altında zorlanan siyaseti demokratik bir çizgiye çeken, milletin dediğinin olduğu ve 16 yılda 3 buçuk kat refaha erdiği bir seviyeye getiren AK Parti, her daim kendisini de yenilemeyi ve dönüşmeyi başardı. Halkın seçtiği ilk Cumhurbaşkanı, sonra da Cumhurbaşkanlığı sisteminin seçilmiş ilk Başkanı olarak Recep Tayyip Erdoğan, sadece kendi ülkesinin değil, öncelikle bölgesinin ve dünyanın yükselen yıldızı oldu.
Hiçbirşeyin 17 yıl önceki gibi olmadığı Türkiye, hiçbirşeyin eskisi gibi olmayacağı dünya düzenine ayak uydurmakta zorlanmayan, değişimi ve dönüşümü günün ve dünyanın şartlarına uyduran AK Parti, yarın da Ankara'dan dönüşümün en güçlü mesajlarını verecek.
DERİN SÖZ
Zafer, iradedir... NAPOLEON BONAPARTE
