Tarihi 27 Nisan 2018

Taşeron aday desteği tabana çarptı

Siyaset mühendisliğine soyunanlar her seferinde milletten döndü. 22 Nisan itibarıyla siyaset mühendisliği yapmaya kalkan CHP, iş millete kalmadan kendi tabanındaki isyanla paramparça halde. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine göre; eğer bir partinin genel başkanı Cumhurbaşkanlığına adaylığını koymuyor ise; ülkeyi yönetme iddiasında olmadığını da ilan etmiş oluyor. Nitekim; kendisi dışındaki bütün adaylara yeşil ışık yakan Kemal Kılıçdaroğlu da; ülkeyi yönetmekle ilgili hiçbir iddiası olmadığını ısrarla ve tekrarla ilan etti zaten. Her şey 15 CHP milletvekilinin bir gece içinde kurulan oyun ile paket halinde İyi Parti'ye kiralanmasıyla başladı. Parti içindeki isyan büyüdü ve CHP seçmeni de gerek sosyal medyadaki paylaşımlarıyla gerekse parti Genel Merkezi'ne açtığı telefon ve mesajlarla hülle politikasını kınadı, tepkisini gösterdi. Son olarak tıpkı Ekmeleddin İhsanoğlu vakasında olduğu gibi sağ tandanslı adayların Cumhurbaşkanlığının desteklenmesi yönündeki baskı, bumerang gibi kendilerine döndü ve devre mülk vekilliği de taşeron aday desteği politikası da Kılıçdaroğlu'nun elinde patladı. Bu süreçte; tek bir kişiye yönelik düşmanlık üzerine (Cumhurbaşkanı Erdoğan) kurulan politikanın da iflas ettiği görüldü. Bunu biz söylemiyoruz; Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda en başından bu yana ısrarlı ve iddialı olan CHP milletvekili Muharrem İnce söylüyor. Son kurultayda Genel Başkanlık adaylığı sırasında yaptığı konuşmada bakın neler demiş:

​8 KERE DENEDİN OLMUYOR, OLMAYACAK...
"Muharrem İnce, sen Genel Başkan oldun, aday olacak mısın? CHP'nin Genel Başkanı doğal Cumhurbaşkanı adayıdır, kaçamaz, yok böyle bir şansı.
Size önerim şudur; Tüzük maddesi haline getirelim ki; seçimde partiyi 1. parti yapamayan Genel Başkan istifa etsin. Genel Başkanın nasıl geleceği belli ama nasıl gideceği belli değil. İş oraya geldi mi herkes gitmemek üzere kurguluyor kendini ve partiyi. Emin olun, seçileyim yarın aynısını ben de yaparım. Güvenmeyin, önünü kapayın. Tüzüğe yazın, korkmayın. Dünya siyaset tarihine bakın, Türk siyaset tarihinin son 60-70 yılına bakmadan bugünkü kurultayı değerlendiremeyiz. Yıl 1950 Adnan Menderes ilk seçimine girer, ilk seçimde başbakan olur. Yıl 1965 Demirel ilk seçimine girer, başbakan olur. Yıl 1973 Ecevit ilk seçimine girer ve başbakan olur. Yıl 1983 Özal ilk seçimine girer ve başbakan olur. Yıl 2002 Erdoğan ilk seçimine girer ve başbakan olur. Yunanistan'da Çipras, Fransa'da Macron ilk seçimlerinde başbakan oldu. Yani dünyada ve Türkiye'de bir Genel Başkan ilk seçiminde yaptı yaptı. Yapamadı bir daha olmuyor, olmuyor. Olmuyor, olmayacak.. Anı şeyleri yapıp, farklı bir sonuç bekleme.. 8 kere denedin olmadı işte, olmuyor, olmayacak.

DEVLET BEY DER Kİ...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, çok fazla konuşmayı seven bir lider değil. Ama konuştuğu zaman da hem söylediği her söz doğru adrese gider hem de gölgelenmek istenenleri açar. 9 Nisan tarihinde partisinin milletvekilleriyle yemekte buluşan Bahçeli, burada aynen şöyle demişti:
"CHP'den İP'ye geçebilecek milletvekilleri var. İP'nin tazyikiyle CHP'den gidenler, grup kurdurabilir. Bizim içimizden de 4-5 milletvekilinin de buraya gitmesi söz konusu"
Son bölüm hariç, Devlet beyin bu söyledikleri 13 gün sonra bir bir gerçekleşti. Yerli ve milli duruşuyla Cumhur İttifakının önünü açan Devlet Bey, Salı akşamı Twitter hesabından yaptığı paylaşımlarda, herkesin düşüncelerine tercüman da oldu aslında. Birbiri ardına yaptığı paylaşımlar arasında benim en dikkat çekmek istediğim mesajı şöyle idi:
"Demokrasiden umudunu kesen, millet iradesine sırtını dönen, Türkiye'nin milli ve beka davasına husumet duyan ne kadar aktör, zümre, kesim, mihrak, fail ve figüran varsa kıpır kıpırdır. Bunlar freni patlamış yük kamyonu gibi yokuş aşağı gitmektedir. Ne diyordu Yusuf Has Hacib:
'Aymaz olma ey hakan, uyuma, uyan. Kendin gittikten sonra iyi adını bırak.' CHP, 22 Nisan vakasıyla İP'e kendini astı. Ne yazık ki FETÖ siyasi mevzi kazandı.
15'ler olayı siyasi tarihe kara bir leke gibi kazındı. Sayın Gül buna hangi ahlakla göz yummuştur?"

DERİN SÖZ
Bir liderin büyüklüğü; inançlarının derinliği, heveslerinin yüksekliği, görüşlerinin genişliği ve sevgisinin menzili ile ölçülür.
D. N. JACKSON

FOTOĞRAF ALTI