Nihat Hatipoğlu

NİHAT HATİPOĞLU

Tarihi 5 Ocak 2018

Keşke Peygamber’le yol tutsaydım

Furkan suresinin art arda gelen üç ayeti çağımızda inanç-akaid alanında yaşadığımız eksen kaymasına işaret ediyor. Ve hiçbir dönemde yaşanmayan bir cehalete dikkatimizi çekiyor.
Bir iki yıldır anlam itibariyle öze inmeyen hadis, rivayet kavramından uzak ve ilgisiz insanların önlerine konulup akıllarının çelindiği birkaç hadis (rivayet) etrafında öyle bir algı oluşturuluyor ki, Hz. Peygamber'e (s.a.v.) karşı bir nefret rüzgârı estiriliyor.
Uydurma rivayetlerle veya mecaz anlamlı veya yorumlanması gereken sahih hadisler alaycı ve aşağılayıcı bir üslupla ve öyle bir takdimle sunuluyor ki, dini ilimlerden uzak, saf ve temiz niyetli insanlarda peygambere karşı bir mesafe başlıyor. İman kodları yerinden oynamış; amentunun ikinci şıkkında şüphesi olan bir akımın 'Allah'ın varlığını' yakın gelecekte reddedeceğini bilmek müneccimlik değil.
Kurancılık hareketi olarak başlayan ve temelde Hz. Peygamber'i (s.a.v.) ve hayatını, hadislerini, 23 yıllık tecrübesini, Kur'an'ı tefsirini yok sayan bu zihniyetin yaptığı tahribatın farkında olmaması mümkün değildir. O zaman bunun bir proje olduğu inkâr edilemez.
Bu taife Kur'an-ı Kerim'in ayetlerini izah ederken ya kendince yeni bir ıstılah ediniyorlar veya hadislerden yararlanmakla beraber hadis ilminin adını kullanmadan ayetleri anladıklarını iddia ediyorlar.

İSTİSMARA AÇIK ALAN
Kur'an tarihi ve ayetlerinin tefsiri ile ilgili hadislerin hayati önemine basit bir örnek vermek istiyorum.
Şimdi şöyle düşünelim: İçki Mekke'de haram değildi. Medine'de yasaklandı. Kur'an-ı Kerim'in bazı ayetleri Mekke'de. Bazı ayetleri Medine'de indi. Kur'an'ın şu andaki sure sırası;
23 yıllık inişindeki sıralama değil, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) işareti ile olan tasniftir.
Peygamberimiz (s.a.v.) Medine'ye geldiğinde içki içiliyor, kumar oynanıyordu.
Sahabe bu konuda bir açıklama istedi.
Hz. Ömer de; 'Ya Rabb! Bu hususta bize kesin bir açıklama lütfet.' Bunun üzerine 'Sana içki ve kumarı soruyorlar. De ki; Onlarda büyük günah ve hem insanlar için bazı faydalar vardır. Günahları, faydalarından daha büyüktür (Bakara, 219)' indi.
Sonra Hz. Ömer 'Allah'ım! Beyanda bulun' diye yakardı. Akabinde 'Sarhoş olduğunuzda namaza yaklaşmayın' (Nisa, 43) ayeti indi.
Sonra da Maide'de son ayet indi.
Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir.
Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.

MELEKLERİN İNSANLARLA YAKINLAŞMASI
Melek kavramı İslam'da özel bir yer tutar. Melek inancı, vicdanın ve sorumluluk duygusunun her an ve her yerde uyanık kalmasını ve otokontrolü kaybetmemesini sağlar. Yüce Allah'ın görevlendirdiği özel görevliler her an sizin yanınızda hem yardım ediyor ve hem de denetliyor inancı son derece önemlidir.
Melekler hayatımızın her anında yanımızdalar.
Kendimizi yalnız hissetmemek için onların bizlere hayırlı ve güzel şeyleri fısıldadıklarını düşünmeliyiz. Yazıcı melekler insanlarla hep beraberdirler.
O, kullarının üstünde mutlak hâkimiyet sahibidir. Üzerinize de koruyucu melekler gönderir. Nihayet birinize ölüm geldiği vakit (görevli) elçilerimiz onun canını alır ve onlar görevlerinde asla kusur etmezler" (Enam, 61). Onlar her anı her saniyeyi ve her ameli yazmaktalar.
Kur'an-ı Kerim bize melekleri özlü olarak tanıtır:
Meleklerin ikişer, üçer, dörder kanatlı olduklarını Kur'an haber verir.
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a mahsustur. O yaratmada dilediğini artırır. Şüphesiz Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter (Fatır, 1).
Bu nedenle melekleri inkâr eden dinden çıkar.
Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse derin bir sapıklığa düşmüş olur (Nisa, 136).
Onlar Allah'a secde eder ve ibadette daimidirler.
Şüphesiz Rabbin katındakiler (melekler) O'na ibadet etmekten büyüklenmezler.
O'nu tespih ederler ve yalnız O'na secde ederler (Araf, 206).
Bazen görünmüşlerdir. Hz. Lut'a, Hz.
İbrahim'e, Hz. Meryem'e insan şeklinde göründükleri gibi.
Andolsun, elçilerimiz (melekler), İbrahim'e müjde getirip "Selâm sana!" dediler. O, "Size de selâm" dedi ve kızartılmış bir buzağı getirmekte gecikmedi (Hud, 69).
Ellerini yemeğe uzatmadıklarını görünce, onları yadırgadı ve onlardan dolayı içinde bir korku duydu. Dediler ki:
"Korkma, çünkü biz Lût kavmine gönderildik" (Hud, 70).
(Ey Muhammed!) Kitapta (Kur'an'da) Meryem'i de an. Hani ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmiş ve (kendini onlardan uzak tutmak için) onlarla arasında bir perde germişti (Meryem, 16).
Dört büyük melek; Cebrail, Mikail, İsrafil ve Azrail'dir. Bunun dışında;
Münker-Nekir (Kabirde sorgulayan melekler) arşı taşıyan melekler, katip melekler, cehennem baş meleği (Malik), cennetin baş meleği (Rıdvan) illiyun (üst derecedeki) melekleri de sayılabilir.
Cebrail ve Mikail'in adı Kur'an'da geçer.
Her kim Allah'a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail'e ve Mîkâil'e düşman olursa bilsin ki, Allah da inkâr edenlerin düşmanıdır. (Bakara, 98) İsrafil ise yapacağı iş ile anılır.
Sûr'a üfürüleceği ve Allah'ın dilediği kimselerden başka göklerdeki herkesin, yerdeki herkesin korkuya kapılacağı günü hatırla. Hepsi de boyunlarını bükerek O'na gelirler. (Neml, 87) Azrail ise Kur'an'da ölüm meleği olarak geçer.
De ki: "Sizin için görevlendirilen ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz." (Secde, 11) İnsanlara yakın melekler Bazı melekler ise bizlere hayırlı işlerimize şahitlik etmek ve şerri defetmek için yakın dururlar. Onları da şöyle sıralayabiliriz;
1- İnsanlara kötülük eden ve çirkin söz söyleyenlere karşı mazlum Müslüman'ı destekleyen melekler.
Efendimiz yanında Hz. Ebu Bekir'e hakaret eden birine cevap veren Hz. Ebu Bekir'e sitem etmiş ve senin yerine melek cevap veriyordu, şeklinde uyarıda bulunmuştu.
2- Bir Müslüman'a gıyabında dua edene amin diyen melekler.
3- Kalbe güzel şeyler ilham eden melekler.
4- Yüce Allah dilediğinde zalimleri helak edebilecek melekler.
5- Sıkıntıdaki mümine dua eden melekler. (Hz. Yunus'un duasına amin diyen melek gibi) 6- İman edenlere günahlarından dolayı dua eden melekler.
Arşı yüklenen ve çevresinde bulunanlar, Rablerini överek tesbih ederler; O'na inanırlar. Müminler için: "Rabbimiz! İlmin ve rahmetin her şeyi içine almıştır. Tevbe edip Senin yoluna uyanları bağışla; onları cehennemin azabından koru" diye bağışlanma dilerler. (Gafır, 7) 7- Allah'ı zikredenleri, müminleri ziyaret eden melekler.
8- Abdestli gezen veya uyuyan müminleri yalnız bırakmayan melekler.
9- İlim ve zikir meclislerini ziyaret eden melekler.
10- Fatiha'dan sonra amin diyen müminle beraber amin diyen melekler.
11- Günün her saatinde müminlerin dualarına amin diyen melekler.
12- Günaha meyl ettiğimizde kalbimize pişmanlık duygusunu atan melekler.
13- Darda kalan bir Müslüman'a ulaşan melekler.
Bu saydıklarımızın çoğu ya Kur'an-ı Kerim veya Efendimizin sünnetinde geçen hususlardır. Kendini meleklerle çevrelenmiş hisseden bir mümin büyük bir manevi güce sırtını dayamış olur.
Meleklerin görevleri yanında Müslüman'a bu hissi vermesi imanının sabitliğine fayda sağlar elbette. Melekler boş durmuyor, şeytanın boş durmadığı gibi.
(Maide, 90) Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister.
Artık vazgeçiyor musunuz? (Maide, 91) Gerek iniş (nüzul) sırası ve gerekse de Mushaf'ın mevcut sırası hakkında Kur'an'da hiçbir beyan yoktur.
Bu sıralama sahabenin beyanı gibi yan unsurlarla biliniyor. Hangi surelerin Mekki ve Medeni olduğu da yine aynı metotlarla biliniyor. Zira bu husustaki bütün malzeme sahabenin veya etrafındaki bilgi kaynaklarının beyanlarıyla bize ulaşıyor. Kur'an'da bu konuda bir kronoloji yok.
Şimdi; bir kişi bu tasnifi kabul etmezse dilediği emri (ayeti) öne, dilediğini arkaya alır. İçki ile ilgili üç ayetten dilediğiyle amel eder. Kimse de onu yalanlayacak bir hamlede bulunamaz.
Yasak şu aşamalardan geçti, şöyle şöyle oldu diyenlere gelince; onlar bütünüyle hadis -rivayet- denilen kaynakları kullanarak (inanmaz ve kullanmaz görünseler de) bu sonuca varıyorlar. Mevcut olan bütün yorumlar adı verilmeden hadis orijinli yorumlarda sadece; bu ön bilgileri inkâr etme kurnazlığıyla size 'ehli' Kur'an görünerek o bilgileri inkâr ederler. Bu çağdaş bir intihaldir (plagarisma).
Okuyucunun imanıyla oynamaktır.
Samimiyetsizliktir.
Kısacası Kur'an-ı Kerim ayetlerinin yorumlanmasında kullanılan hazırlayıcı bütün bilgilerin kaynağı 'sünnet' yani 'hadislerdir'.
Adı verilmeden sinsice bu malzeme hem kullanılıyor ve hem de red ediliyor.

FURKAN SURESİ'NDEKİ ÜÇ 'KEŞKE'
Birinci keşke; Resul'le (Nebi-Peygamber) yol almayan kişilerle ilgilidir. Onlar ahirette korkunç bir pişmanlık içinde olacaklardır.
'O gün zulmeden ellerini (hınçla) ısırarak (şöyle der) Ah! Keşke, Resul'le birlikte bir yol edinmiş olsaydım' (Furkan, 27).
Çünkü Allah; Peygamber'i üsve-i hasene (güzel örnek); bütün insanlara müjdeci, uyarıcı ilan etmişti. Ona itaati kendisine itaatle bir tutmuştur. O elçiden uzak olan veya uzaklaştıran ahirette kaybedecektir.
İkinci keşke; hayatında yanlış öncüler ve yoldaşlar edinenlerin yaşayacağı keşkedir, pişmanlıktır.
'Vah yazıklar bana, ne olurdu filanı dost edinmeseydim' (Furkan, 28).
Çünkü yanlış öncüler, etkileyiciler, sapkın önderler pişmanlık sebebidirler. Onlar o gün, dostlarıyla düşman olacaklardır.
Üçüncü pişmanlık ve keşke ise;
Kur'an'ı terk etmiş veya Kur'an'ı terk ettirmiş veya Kur'an'ı anlamından koparmış istismarcıların keşkesidir.
'Ve elçi dedi ki; Rabbim! Gerçekten benim kavmim, bu Kur'an'ı terk edilmiş bıraktılar' (Furkan, 30).
Yani bu üç ayetin hülasası şudur:
İnsanları yanlış yola çevirenler insanları Kur'an'dan ve Hz. Peygamber'in (s.a.v.) yolundan çevirdiler. Kur'an'ı ve Hz. Peygamber'in (s.a.v.) açıklamalarını, beyanlarını, tefsirini, yönlendirmelerini, 23 yıllık bütün uygulamalarını yok sayanlar ahirette ellerinin etlerini yiyip duracaklar.
Ve ahiretin zor yollarında şu cümleyi tekrar edip duracaklar:
"Vah yazıklar bana, ne olurdu filanı dost edinmeseydim. Ah keşke Resulle birlikte bir yol edinmiş olsaydım."