Tarihi 1 Eylül 2016

Allahaısmarladık!

Medyanın hemen tüm alanlarında
uzun yıllardır çalışmaktayım...

...
TRT ile başladım;
Radyo ve televizyonda prodüktörlük,
redaktör spikerlik, yöneticilik yaptım!
Gazeteciliğin cilvelerinden biri olarak
Özal'ın ANAP'ında Milletvekilliğinde
de bulundum ki, bu görev bana masanın
diğer tarafından da bakma fırsatı verdi...

...
Sonra, Anadolu Ajansı'nda Genel
Müdürlük, Doğan TV'de Ankara
Temsilciliği (Kanal D, CNN-Türk,
Star TV ve D-Smart ) nihayetinde de
ATV Ankara Temsilciliği...

...
Bu son durağımın kendimi en iyi ifade
edebildiğim yer olduğunu eklemeliyim!
Her dönem en çok izlenen ilk dört kanal
içerisinde yer alan, iki yıla yakındır da
birinciliği kimseye kaptırmayan
ATV'de yöneticilik yapmak, benim için
kuşkusuz büyük bir gurur vesilesi oldu!

...
Ayrıca, grubumuza bağlı A-Haber
kanalımızın kuruluşuna şahitlik etmek,
elden gelen katkıyı vermek, her geçen
gün giderek yükseldiğine heyecanla
tanık olmak ve son iki yıldır birincilik
koltuğundan inmeyen bu ekranda her
Allah'ın günü gündeme ilişkin
'Yorum' yapmak -belli ki- herkese
nasip olacak bir şans değildir...
Bunun için de hep şükretmişimdir!

...
Bu geniş imkânları bana veren, başta
ailemizin başkanı 'Serhat Albayrak'
olmak üzere...
ATV'nin kaptanı 'Metin Ergen'e...
A-Haber'in pilotu 'Haluk Çimen'e...
Tüm haber çalışanlarımıza, teknik
ekibimize ve tüm destek birimlerimize
ne kadar teşekkür etsem azdır...

...
Ergün Diler, Takvim gazetemize yeni
Genel Yayın Yönetmeni olmuş idi...
Utana-sıkıla köşe yazmayı arzu ettiğimi
kendisine söylemiştim ve o da her türlü
riski alıp, benim gibi bir kalem
acemisine kapıyı ardına kadar açmıştı...
Yedi yıldır sabretmesine müteşekkirim!

...
Türkiye üzerine oynanan hiçbir oyunun
aslında dışarıdan göründüğü kadar basit
olmadığını bu yaşımdan sonra o'nun
yazılarından öğrendim, sağ olsun!
Emre, Hilal, Rabun, Tuğba ve daha
pek çok editörümüz de 'yazılarımı
beğendikleri yolundaki
komplimanları ile' beni sürekli
yüreklendirdiler, hatalarımı düzelttiler,
hepsine şükran doluyum...

...
Hiçbir müdahale, ne yazarken-ne
yorumlarken-ne haber yaparken-ne de
yayına verirken söz konusu bile olmadı!
Saz aşıklarının atışmasında olduğu gibi
yürekten-içten, bu milletin sıradan bir
ferdi olmanın getirdiği sâfiyane-temiz
duygular içerisinde, diğer arkadaşlarım
gibi ben de tam bir özgürlük ikliminde
açıkça yazdım-söyledim!
Daima doğrudan yana, yapmacıksız,
art niyetsiz, iyiyi takdir-kötüyü eleştiri
felsefesi ortamımıza o kadar hâkimdi
ki, grubumuzdaki hiçbir çalışan zaten
başka türlüsünü düşünemezdi...

...
Ve derken, devlete-şanlı milletimize
hizmetime lüzum görüldüğü tarafıma
bildirildi!
Şimdi, tüm tecrübe ve gayretimle yeni
işime odaklanmamın zamanı...
Siz bu satırları okurken, 'Basın-Yayın
ve Enformasyon Genel Müdürü'
ve hicran dolu olarak ben de yeni işimin
başında, yeni terler döküyor olacağım!

...
Elbet, sevgiliden ayrılma gibi hicran
dolu. Çünkü 8 yıl Ankara Temsilcisi
olarak üst düzey yöneticilik yaptığım,
3 yıldır her Allahın günü ekranda
gündemi yorumlayarak, hafta sonları da
2 gün gazetede yazarak emek verdiğim,
15 Temmuz meşum gecesi ve benzeri
kötü-iyi çok olayı birlikte paylaştığım
Turkuvaz ailesinden, manen değil elbet
ama cismen de olsa ayrılmış oluyorum!
Bu son yazımın başlığı, bu yüzden
'Allahaısmarladık'...

...
Bizim memlekette bu tabir, sizleri önce
'Yüce Allah'a, sonra da 'emin ellere
bırakıyorum' anlamındadır, malûm!
Gerçekten de öyle...

...
'Allahaısmarladık'...