Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 27 Nisan 2018

Pazarlığın anatomisi

Bizim Türk insanının alışverişte yapmazsa yapmazıdır pazarlık. Mutlaka o pazarlık yapılacak.
Pazarlığın püf noktası birazcık yüzsüz olmaktır aslında.
Farz-ı misal, 10 bin liralık otomobil üzerinden pazarlık yaparken, tutup da 9 bin lira verelim derseniz en fazla 9 bin 500 liraya anlaşırsınız. Baştan 7 bine olsun bizim olsun şeklinde gayet yüzsüz bi ifade takınarak pazarlığa başlanırsa, kafadan 8 bine anlaşırsınız.
Genellikle öğrencilerin yaklaştığı tavırdır. Fakir edebiyatı uygularlar. "Abi vallahi, billahi, tallahi ki ögrenciyim abi" ile başlarlar "Abi öğrenciyiz, yaa yap bi güzellik" ile devam ederek, kendini acındırmaya başlarlar.
Bazı pazarlık şablon stratejileri vardır;
Filanca yerde daha ucuz ama.
Bir tane daha alsam kaça bırakırsın.
Geçen hafta da senden aldım ama.
Son param bu, olur derseniz alıcam.
Çıkmak için kapıya doğru yöneldikten sonra dönerek;
"En son ne olur?" Bize kaç olur? (Sana kaç olsun lan? Sanki padişah torunusun)
- Nereliydin sen?
- Adana
- Ooo hemşeriyiz, desene yaparsın artık bi güzellik...
Yap bir şeyler, bak komşu sayılırız hadi. (Aynı muhitte bulunmanın, fiyata doğrudan etkisini çözebilmiş değilim.) 'Hadi yap bir güzellik ayağımız alışsın' da epey hit yapmış bir yaklaşımdır.
Dün geldim şu kadar dediler.
Başkası vardı burda. Böyle kısa saçlı, esmer. (Genelde yemezler söyleyeyim.) Çok uzaktan geliyoruz... Bu mal taaa 1000 kilometre öteye gidecek...
Ben bunların kaça alındığını, kaça malolduğunu biliyorum...
Aynısı ileride şu kadar...
Almayanı dövüyorlar...
Aslında hiç ihtiyacımız yok ama çocuğun gönlü olsun diye alıyorum...
Bi ikram yapsan bize? Ne senden, ne benden. (Annem söylerdi, işe yarardı ama ne olduğu konusunda fikrim yok.) Şablon cümlelerin kullanılmaması daha doğru olacaktır.
Çünkü pazarcıların dili ancak pazar jargonu dışında konuşan insanların karşısında tutulur.
Basireti bağlanır, bir şey diyemezler.

DOKTOR
Çok güzel vücutlu bir sarışın, ruh doktoruna derdini anlatıyordu:
- Doktor bey, en ufacık bir şeyden korkunca, kendimi karşıma çıkan ilk erkeğin kollarına atıyorum. Hastasını dikkatle dinleyen doktor:
- Dikkat edin bayan, arkanızda bir fare var.

ÜTÜ
Büyükannesi torununu ziyarete gitmiş.
Kapıyı çaldığında torunu genç kız kapıyı çırılçıplak açmış.
Büyükanne bunu görünce dehşetle, -Kızım bu ne kılık kapıya böyle çıkılır mı? Deyince genç kız:
- Büyükanne ben çıplak değilim ki üzerimde aşk elbisesi var der.
Daha sonra büyükanne evine gider ve akşam büyükbaba eve gelip kapıyı çalar ne görsün karısı karşısında çırılçıplak -Hanım der, bu ne kılık böyle, Büyükanne:
-Çıplak değilim üzerimde aşk elbisesi var..
Büyükbaba:
-İyi ama bundan sonra ütülemeyi unutma…