Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 12 Mart 2018

Kadınların hazırlanma zamanı

Birçok kez ben dahil çevremdeki erkeklerin birçoğunun şikayetidir.
Kadınların hazırlanıp evden çıkma süresi. Erkeğe, "10 dakika" olarak söylenen ama asla saatlerin ölçtüğü 10 dakika olmayan süredir. Kadına göre 10 dakikadır sahiden. Bunu büyüten erkeklerdir. Bir başka zamana uyarlarsak. Bir kadının "Hazırım çıkabiliriz" diyerek ayakkabılarınızı giymenizden sonra, 3 sigara daha içme zamanıdır.
Eğer bir kadın kıyafetleri hazırsa 2 saat civarı, ha yok ne giyeceğini seçmemişse kafadan 3-4 saati bulur hazırlanması.
Şöyle bir dakika uyarlaması yaptım zanlımca.

Saça şekil verme süresi (fön vs) 15 dk.
Makyaj 10 dk.
Kıyafeti seçme ve giyme süresi 20 dk.
O gün yapılacak sevimliliklerin, konuşulacak konuların planını yaparken evde volta atma süresi 30 dk. (Bu madde değişken, her zaman geçerli değil)
Toplamda bir buçuk saate yakın olan süre. Buluşulacak kişinin sevgili, sevgili adayı erkek, kız/ erkek kanka olması filan hiçbir şeyi değiştirmez, her türlü yerler en az bir saati.

KAPIDAKİ TEHLİKE
Bir misafirliğe gidilmiştir. Ve kalkıp eve gitme zamanı gelmiştir.
Tam kapının oraya geldimi kadınların muhabbeti bitmez. Eğer erkekseniz arabanın içinde ya da aşağıda abartısız 15-20 dakika beklenir. Çıldırmanın eşiğine gelen erkek en az apartmanın kapısında 'Haydi hayatım 2 saat oldu' der ya da cep telefonu ile sayısız çağrı atar. Aşağı indiğinde kadının tepkisine anlam veremez: "Ya ne haydi haydi ya iki dakika konuşturmadın."

HIRSIZ
Karı koca televizyon izlemektedir.
Hırsızın birisi çatıya çıkar ve anten kablosunu keser. Evin reisi televizyonu biraz kurcalar ve görüntü gelmeyince de "Bozuldu herhalde" diyerek uyumak üzere odasına gider.
Ertesi gün olur adam işe gitmiştir. Kapı çalar, genç bir adam: "Yenge merhaba, beni abi gönderdi. Televizyonunuz bozukmuş tamir etmek için dükkana götüreceğim" der ve televizyonu alır.
Kadıncağızda normal olarak televizyonu verir. Akşam olur adam işten döner televizyonu yerinde göremeyince eşine sorar.
Eşi de durumu olduğu gibi anlatır. İkisi de durum karşısında adeta şok olur ve böyle bir oyuna nasıl geldiklerine akıl sır erdiremezler.
Aradan biraz zaman geçmiş ve çift balkonda çay içmektedir. O sırada yoldan geçen bir genç sırıta sırıta balkona bakmaya başlar. Kadın o gencin hırsız olduğun anlar ve hemen eşine dönüp:
"Televizyonu çalan bu adam" der.
Adam yerinden fırladığı gibi sokağa çıkar ve hırsızın peşine düşer.
Ayakkabısız, üzerinde çizgili pijamalar ile oradan oraya koşturmaya başlar.
Kısa bir süre sonra evin kapısı çalar.
Çok şık giyimli bir bey: "Merhaba, ben polis memuru Ahmet. Eşiniz biraz önce hırsızı yakaladı. Yalnız pantolonunu ve cüzdanını evde bırakmış, bizden onları almamızı rica etti" der. Kadın hırsızın yakalanmasına çok sevinmiş bir şekilde eşinin eşyalarını polise teslim eder.
15 dakika sonra evin kapısı tekrar çalar. Gelen evin reisidir. Kadının keyfi bir hayli yerindedir ama adam koşmaktan bitap düşmüştür. Adam içeriye girdiği gibi eşi boynuna sarılır ve "Aslan kocam! Bu yaşında o hırsızı nasılda yakaladın ama helal olsun sana" der.
Evin reisi: "Dalga mı geçiyorsun benimle ne yakalaması! Şerefsiz tazı gibi.
Don gömlek oradan oraya koşturup kepaze etti beni bütün mahalleye.
Kadının birden neşesi kaçar ve kısık bir ses tonuyla: "O zaman polisi ne diye yolladın eve?" -Ne polisi?
-Pantolonunu ve cüzdanını almaya gelen polis

ALKIŞLIYORUM
Annem beni ve iki kardeşimi aynı hastanede birer yıl arayla doğurmuş. Üçüncü kardeşim için gittiğinde orada çalışan hemşire annemi tanıyarak bir güzel azarlayıp, bir daha gelmemesini tembihlemiş.
Annem de hemşireyi dinleyerek dördüncü doğumunu başka hastanede yaptı.