Topuklu ayakkabı giydiğiniz gün çok yürürsünüz. Evde öylesine topladığın saç, sabah saatlerce uğraştığın saçtan bin kat güzel olur. Fön çektirdiysen kesin yağmur yağar. Her zaman çantanda taşıdığın kocaman şemsiyeyi ne zaman çantadan çıkarsan o gün de mutlaka yağmur yağar. Çok sevdiğin markaların indirim zamanı senin beş kuruş paranın olmadığı günlere rastlar. Çantanda yedek çorap olduğu günler çorabın asla kaçmaz.Ne zaman yedeksiz çıkarsın, kaldırım kenarındaki bitkinin yürürken çorabına saldıracağı tutar.
Ne zaman birine gerçekten aşık olursan mutlaka terk edilirsin.Gerçekten biri size aşık olduğunda da onu terk edersin.
Misafir için pişirdiğiniz kek asla kabarmaz. Kırk yılın başında bir kozmetik ürününden çok memnun kalırsın; üretimini durdururlar, bir daha bulamazsın. Balkona astığın çamaşırlardan alt kata düşen her zaman senin iç çamaşırındır. Nadiren denk gelen kusursuz eyeliner çekiminden sonra sürdüğün rimel kesin oraya bulaşır. Gözlerin batar. Ne zaman canım temizlik yapmak istemiyor bıraktım dağınık kalsın desen eve çat kapı misafir gelir. Saçın kısayken uzun saça özenirsin. Bin bir emekle saçını uzatırsın. Bu sefer de kısa saça özenirsin. Saçını kestirirsin ve bu sefer de uzuna özenirsin... Tam ilişkinden vazgeçtiğin anda adamdan evlenme teklifi alırsın. Başka birinin teninden koklayıp beğendiğin parfüm asla kendi tenine yakışmaz. Girdiğin kalabalık bir ortamda beğendiğin tek erkeğin mutlaka sevgilisi vardır. Diyete başlamaya karar verdiğin gün annen en sevdiğin yemeği yapar. Bir erkekte istemediklerim diye oturup liste yaparsın, bir sonraki ilişkinde o listenin tamamına uyan bir erkekle birlikte olursunuz. Özene bezene sürülen ojenin bir yeri, ojenin kapağını kapatayım derken illa ki bir yere değer ve bozulur. Havanın güzel, sizin izinli olduğunuz bir günde içiniz gezmekle yanıp tutuşur. Ne var ki dışarı çıkacak bir kişiyi bile bulamazsınız. 'Anne sözü dinleyim.' deyip annenin dediğini yaparsın, zarara uğrarsın. 'Anne sözü dinlenmez yahu kendi aklım en iyisi' dersin, yine zarara uğrarsın.onedio.com
LOKANTA
40 yaşındaki arkadaşlar akşam nerede yemek yiyeceklerini tartışıyorlarmış.
Sonunda "neşeli lokanta"da buluşmaya karar vermişler.
Gerekçeleri maria adlı garsonun mini etek giymesi ve bacaklarının çok güzel olmasıymış.
10 yıl sonra, 50 yaşına geldiklerinde gene buluşmuşlar.
Aynı konuyu tartışmışlar ve yine "neşeli lokanta"da buluşmaya karar vermişler.
Bu kez gerekçe lokantanın yemeklerinin güzelliği ve zengin bir şarap kavına sahip olmasıymış.
10 yıl sonra, 60 yaşına geldiklerinde aynı konuyu tartışmışlar ve yine "neşeli lokanta"yı seçmişler. bu seferki gerekçeleri lokantanın sessiz ve sakin olmasıymış.
10 yıl sonra, 70 yaşına geldiklerinde aynı konuyu tartışmışlar ve gene "neşeli lokanta" demişler... Gerekçeleri ise lokantanın tekerlekli sandalyeler için asansörünün bulunmasıymış.
Bir 10 yıl daha geçmiş, 80 yaşına gelmişler.
Gene buluşup, gidecekleri lokantayı tartışmaya başlamışlar.
Biri "neşeli lokanta" demiş.. "Harika" demiş ötekiler...
"Burayı hiç görmedik.
Yeni bir yer... Ne iyi!."
