Halbuki erkekler güzel bir kızın yanındaki erkeğe hiçbir zaman bakmaz. Neden; çünkü kadınlar arasında gizli bir rekabet her zaman vardır. En yakın arkadaş dahi olsa. Bir kadının güzel bir kadını gördüğünde ne düşündüğünü araştırdım, alın okuyun. Yalan mı kızlaaarr? Kıskandığını kendisi bile kabullenemez ama o anda içinde öyle fırtınalar kopar ki durdurabilene aşk olsun.
Pamuk prensesin üvey annesi olur bir anda ve içindeki katilin dışarı çıkmaması için kendini paralar. İlk olarak hafif bir şok geçirir.
Silkinir, bir titreme hisseder.
İç ses: Ne oluyor be! Daha sonra haset, fesat, kıskançlık dolu bakışlar.
İç ses: Kim bu kız ya? Sonra, kusur arayışları başlar.
Görünürde olanlara bakar önce, bulamazsa görmediği yerlerle ilgili tahminlere geçer.
İç ses: Kesin orası burası sarkıktır bunun. Doğallığına çamur atar.
İç ses: Ben de bu kadar bakım yapsam öyle olurum, ne var. Makyaj kutusuna düşmüş. Hem yüz hatlarında bir orantısızlık var sanki. Bir de kilo sorunu varsa... İç ses: Çok zayıf canım, kadın dediğin biraz etine dolgun olacak.
Sonra ilgiyi tekrar kendi üzerine çekmeye çalışır. Etraftaki arkadaşlarına kendi ile ilgili bir şey anlatmaya başlar.
- Geçen gün bir etek aldım. Mini ama.
İç ses: Kimse bana bakmıyor, lanet gelsin o karı da nereden çıktı. Etraftaki erkek arkadaşların "Kız güzelmiş" yorumuna gayri ihtiyari ses verir.
- Ayy neresi güzel be bunun...
Kendini kandıracağı en güzel yorumu saçlar ile ilgili olandır. Eee kıldan tüyden gider.
- Saç kesimi iğrenç... Kız onunla tanışır.
İşte esas büyük sorun başlar.
İç ses: Nasıl da kasıla kasıla geldi.
Adi karı kendini biliyor. Ben de seni rezil etmezsem... Kızı küçük düşürmeye çalışır.
- Okuyor musun? Hangi bölüm?
Olsun o da meslek sonuçta.
O da olmazsa iç güzelliğine yönelir.
İç ses: Bu kız güzel ama karakteri kim bilir nasıl? Çirkef bir şeye benziyor.
Salaktır da bu. Hiçbiri olmadıysa, kızı ortamda yok sayarak psikolojik bir savaş başlatılır ve böylece malum kız kendi isteğiyle ortamdan ayrılır, meydan yine ona kalır. Ama bir seçenek daha var o da kız iddialıysa ve yemediyse bu taktikleri, hemen mekanı terk ederler.
- Buranın havası kaçtı. Gidiyorum artık ben...
İngiltere'nin başkenti Londra'da yaşamını sürdüren Kosovalı Verona Koliqi çocukluk fotoğraflarına bakarken inanılmaz bir tesadüfle karşılaştı. Çocukluk fotoğraflarından birinde 2016 yılında tanıştığı nişanlısı olduğunu gördü.
Verona Koliqi, ailesiyle beraber yaz tatilini geçirmek için Kosova'nın bir beldesine gider.
Koliqi yıllar sonra çocukluk albümlerine bakmaya karar verir. Çocukluk albümlerini karıştırırken gittikleri tatil yerinde arkadaşlarıyla fotoğraf çektiren Koliqi, arkalarında sarı deniz yataklı tanıdık bir yüz görür.
Arkalarındaki çocuğu nişanlısı Mirand Buzaku'ya benzeten Koliqi, nişanlısının ailesiyle iletişime geçer ve bu çocuğun nişanlısı olup olmadığını sorar.
Verona Koliqi, aile bireyleriyle konuştuğunda nişanlısının o tarihte o bölgede tatil yaptığını öğrenir ve çocuğun nişanlısı olduğunu doğrular.
Çocukluklarında tanışmayan çift şimdilerde evlilik hazırlığı yapıyor.
Bu güzel tesadüfü sosyal medyadan paylaşan Verona Koliqi'nin hikayesi çokça beğeni topladı. 30 binden fazla kişi tarafından paylaşılan fotoğrafın ardından kullanıcılar kendi tesadüf hikayelerini paylaşmaya başladı.
"Aile fotoğrafımdaki arkada yüzen çocuk şimdilerde benim nişanlım." Kaynak: http://www.independent.co.uk
DOMUZ
Mahalledeki mısırlara dadanan domuzu avlamak için Hamza Dayı bir avcı gurubu oluşturmuş.
Görev bölümünden sonra pusuya yatmışlar. Hamza Dayı gelen sese doğru tüfeğini doğrultmuş. Dikkatle bakarken önünden geçen domuzun boynuna Hamza Dayı'nın tüfeği takılmış.
Panikleyen Hamza Dayı kaçmaya başlamış. Arkadaşlarına:
- "Kaçın arkadaşlar"!!!!!
- "Tüfek elinde domuz geliyor."
ALKIŞLIYORUM
Koltuğun minderlerini kaldırıp, "Nerede bu babanın karısı? Yanında mı götürdü acaba?" diyen annemin, televizyon kumandasından bahsettiğini anlamam geç olmadı.
