Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 22 Kasım 2017

Utangaç insanlar

Utangaçlık her insanın zaman zaman hayatında tecrübe ettiği bir ruh halidir. Bazıları da bu hali neredeyse girdiği her sosyal ortamda tecrübe eder. İşte utangaç insanların sürekli yüzleştiği durumlardan bazıları.
Çocukken eve yeni gelen birisi oldu mu oturma odasına girememek.
Şimdilerde yetişkin olan utangaç insanlar, kapının kenarından bakıp bakıp geri kaçan küçükleri gördüğünde, şüphesiz kendilerini görüyordur.
Başkası tarafından dans etmeye zorlandığınızda bütün kötü senaryoları aklınızdan geçirmek.
Sadece el kol sallasanız dahi herkesin sizi sahnenin ortasında aptalca hareketler yapıyormuşsunuz gibi izlediklerini düşünürsünüz.
Bir ortamda sessizce otururken birinin yaklaşıp "Neden sessizsin?" sorusuna cevap aramak.
İçinizden "Ne yapayım? Şarkı mı söyleyeyim?" demek geçer ama omuz silkip soruyu geçiştirirsiniz.
Baktığınız kişi ile göz göze gelmemeye çalışmak.
Bu durum genelde istemsizce herkese olur fakat utangaç insanlar sadece daha deneyimlidir.
Davet edildiğiniz partide tanıdık kimse yoksa konuşacak insan bulamamak.
Böyle durumlarda davet eden kişi hiç bulunamaz. Bir köşede öylece beklersiniz.
Birini beklerken ikram edileni reddedip sadece oturmak istemek.
Topluluk önünde mikrofonda konuşmanın bir felaket olabileceğine inanmak.
Hele de bir kez denemiş iseniz, bir daha yanından bile geçmek istemezsiniz.
Yeni tanıştığınız biri ile ilk diyalogları kurmaya çalışmak.
Normalde zaten kolay olmayan durum sizin için atom fiziği halini alm ıştır.
Tanımadığınız birini telefonla aramak.
Telefonu her elinize alışınızda muhakkak ne söyleyeceğinizi düşünürsünüz.
Hoşlandığınız kişi ile tanışmak için bahane bulduğunuzda yarı yoldan geri dönmek istemek.
Tam kafanızda her şeyi düşünüp konuşmaya yeltendiğinizde, yolunuzu değiştirip kaybolmak gelir içinizden
İlkokulda müzik dersini geçmek için şarkı söylemek zorunda kalmak.
Şarkının ortasında "Ne yapıyorum ben yaa!" dersiniz içinizden. Akşamında yatarken o anı hafızadan silmenin yolunu düşünürsünüz.
Övüldüğünüzde rahatsız hissetmek.
Her utangaç "temiz insan" gibi algılandığı için başınıza çok gelir.
Bir toplulukta veya karşılıklı selamlaşmada pasif olan taraf olmak.
Ne söylediğiniz duyulmasa bile bunu öğrenme veya düzeltme yoluna gitmezsiniz.
Memnun kalmadığınız bir ürün veya hizmeti şikayet edeceğiniz zaman suçlu hissetmek.
Sanki şikayetinizle 200 kişinin işini kaybedeceğini düşünürsünüz.
Yine de hayat bir şekilde devam eder.

​DEVE
Genç deve annesine sormuş:
-Anne niye bizim ayaklarımız bu kadar büyük?
Anne cevap vermiş:
-Çölde kuma batmamak için.
Genç deve tekrar sormuş:
-Peki kirpiklerimiz niye bu kadar gür?
Anne tekrar cevap vermiş:
-Çölde kum fırtınalarında kum kaçmasın diye.
Merakı yatışmamış olan genç deve bir soru daha sormuş:
-Bizim niye hörgüçlerimiz var?
Anne deve sabırla yanıtlamış:
-Çölde çok uzun süre susuz idare edebilmek için suyu hörgüçlerimizde depolarız.
Sonunda dayanamayan genç deve sormuş:
-Peki biz Ankara Devlet Hayvanat Bahçesi'nde ne halt yiyoruz???!!

​ÇORAP
Ayakları çok fena kokardı. Bir gün bir arkadaşına birlikte tiyatroya gitmeyi teklif etti.
- 'Hay hay' dedi arkadaşı. 'Ama eve git, ayaklarını yıka ve temiz bir çorap giy. Söz mü?' Tiyatroya gittiler. Yerlerine oturdular. Aradan 5-10 dakika geçmeden etrafındakiler mendillerini burunlarına götürmeye başladı.
- Hani söz vermiştin.
- Vallahi değiştirdim.
İnanmazsın diye kirlileri de cebime koydum.
Nah!...