Hasan Basri Yalçın

HASAN BASRİ YALÇIN

Tarihi 2 Temmuz 2018

Deliler, Hastalar, Tehlikeliler...

GÖRÜNTÜLER İzmir'deki bir benzinliğin güvenlik kamerasından. Seçim gecesi Erdoğan ve AK Parti'nin zaferini kutlamak için tura çıkmış iki hanımefendi bir benzinliğe girerler. Araçlarına yakıt alacaklar, belki kısa bir mola verecekler. Ancak benzinlikteki CHP'lilerin saldırısına uğruyorlar. Onlarca kişi iki hanımefendinin üzerine yürüyor.
Arabayı tekmeliyor, küfürler savuruyor. CHP seçmeninin bir kısmının bu kadar tahammülsüz, saldırgan ve hazımsız olduğu bir gerçek. Görüntüler ne ilk, ne de son olacak maalesef.
Öte yandan bu onursuz ve vahşi grup CHP seçmeninin bırakın tamamını çoğunluğunu bile oluşturmuyor. Çünkü aynı görüntülerde azgın kitleyi dizginlemeye çalışanlar da var.
Çok şükür sayıları daha fazla.
Saldırgan kitle ile araba arasına adeta set oluyorlar. Saldırının tam anlamı ile bir linçe dönüşmesini engellemeyi başarıyorlar. Muhtemelen onlar da CHP'li.
***
Gelelim Muharrem İnce'nin hafta sonu verdiği mülakata. Kendisine seçim gecesi tehdit edildiği, ortadan kaybolduğu, karısının kaçırıldığı iddiaları soruluyor. İnce aynen şöyle cevap veriyor;
"Bunlar delirmiş! Bunları yazanlar gerçekten hasta. Yok eşimi kaçırmışlar, yok sarayda albaylar varmış... Ya rüya gördüler ya gerçekten hastalar!
Başka bir açıklaması yok."
Bu sözler üzerine gazeteci "Belki de sizi desteklemek için böyle söylüyorlar" hatırlatmasını yapınca İnce devam ediyor;
"Aman yok, böyle destek olmaz olsun! Bunlar tehlikeli insanlar!
Diyorlar ki, "YSK'nın önüne geldiğinde neden ceketinde Türk bayrağı rozeti yoktu? Yoksa bu bir mesaj mıydı? Hep oluyordu, ama o anda yoktu!" Ona dikkat etmişler."
İnce daha önce şizofren dediği bir kısım destekçisine yeni sıfatlar yakıştırıyor; deli, hasta, tehlikeli...
Seçim gecesi İzmir'de AK Partili hanımlara saldıranlarla, İnce'nin olmaz olsun dediği hastalar, deliler, şizofrenler, tehlikeliler aynı insanlar.
Ve çok büyük bir sorunlar...
Artık kendi partileri tarafından bile istenmiyorlar. CHP'de artık yavaştan doğru yolun ne olduğu gözüküyor. Nefret siyasetinin, gerçekle ilişkisi olmayan iddiaların, iftiraların, kutuplaşmanın, CHP'ye oy vermeyen seçmeni aşağılamanın geçerli bir siyaset modeli olmadığı yavaş yavaş anlaşılıyor.
Birileri bu siyaseti terk etmek istiyor ancak zorlanıyor. Hem kendi alışkanlıklarından vazgeçemiyorlar hem de bazı CHP'lilerin yüksek direnci ile karşılaşıyorlar.
CHP'lilerin gazetelerine, televizyonlarına bakın. AK Partililer için kullandıkları saldırgan ve hakaretamiz dil herkesin malumu.
Ama aynını CHP'liler için de kullanıyorlar. Sürekli birbirlerini yeterince Atatürkçü, yeterince cumhuriyetçi, yeterince aydınlanmacı, yeterince devrimci, yeterince laik olmamakla suçluyorlar. Sabahtan akşama kadar bu yayınları izleyen kitle ile siyaset yapılabilir mi?
Yapılamayacağı ortada onun için aklı başına gelmeye başlayanlar "böyle destek olmaz olsun" diyor.
İyi de, "günaydın" demezler mi adama?
Bu kitle bu hale gelene kadar neredeydiniz? Önüne çıkan AK Partiliye saldıracak kadar vahşileşirken siz ne yapıyordunuz?
Meclis kürsüsünde, kameralar önünde söylediklerinizin bunda hiç payı yok mu?
Sizin de suçunuz yok mu?