Hasan Basri Yalçın

HASAN BASRİ YALÇIN

Tarihi 7 Mart 2018

PYD’nin kafa karışıklığı

OPERASYON başladığında hepimiz kabaca PYD'nin ne tür bir yöntem izleyeceğini tahmin edebiliyorduk. Meskun mahal çatışması terör örgütleri için son dönemin geçer akçesi. PYD de Afrin şehir merkezinde bu tür bir direniş gösterme eğiliminde olacaktı. Henüz Afrin merkeze gelmedik. Ama örgütün çevrede çok fazla enerji harcadığını söylemek lazım.
Yine düşündüğümüz başka bir gerçek vardı. PYD Türk ordusuna karşı vurkaç taktiği uygulayacaktı. Konvansiyonel bir karşılaşmayı hayal edebilmesi bile son derece irrasyonel olurdu. Fakat operasyon geliştikçe ayrıntılar daha net ortaya çıkmaya başladı. Ve PYD'nin bu süreci çok da rasyonel bir biçimde yönetemediği ortaya çıktı. Kendi iyi olduğu yerde ve yöntemle savaşmak yerine kafa karışıklığından işimizi kolaylaştıracak yöntem ve yerlere tevessül etti. Kendilerini ahmaklıkları için tebrik eder, başarısızlıklarının devamını dilerim.
Meskun mahal denemesi bir kenara şimdiye kadar izlediği yöntemi tarif etmek gerekirse, PYD'nin stratejik, taktik ve lojistik bakımından bir kafa karışıklığı içinde olduğu söylenebilir.
Mesela alan hakimiyeti kurmak istediği kesin. Zaten Afrin ve çevresini savunmak istiyor. Bu nedenle her mevziye bir bağlılık hissi var. Neredeyse tüm köylere tüm tepelere tahkimat yapmış, mevzi savaşı yapacak gibi.
Tüneller kazmış, bunkerler inşa etmiş.
Ancak bu mevzilerin top atışı ve hava bombardımanıyla iki saatte çöktüğünü gördük. O mevzilere dayalı bir yöntemin gereken etkinliği üretemediği ortaya çıktı. Aslında PYD'nin konvansiyonel anlamda Türk ordusuyla karşı karşıya gelmekten çekinmesi gerekirdi. Ancak son dönemde şişirilmiş özgüven ve belki de kimlik siyasetine aşırı bağımlı olmaktan kaynaklı ideolojik romantizm örgütü böylesi bir planlama yapmaya itmiş olabilir. Veya aldıkları yardımın türü ve hacmi de bu yanlış hesaba neden olmuş olabilir. PYD yıllardır Amerika'dan çok fazla silah ve mühimmat aldığı için kendine gereksiz bir güven geliştirmiş olabilir. Ve bu malzeme yardımı yanında eğitim ve teknik açıdan da batılı mühendis ve askerlerin yardımını aldılar. Bu mevzileri inşa etmek belki de konvansiyonel savaşa alışkın askerlerin danışmanlığında oldu. Ve büyük ihtimalle batılı mühendislerin elleriyle inşa edildi. Bir terör örgütünün becerilerine göre değil, konvansiyonel bir savaşa göre hazırlanmış mevziler gibi duruyor. Böyle olanca PYD bir terör örgütünde bulunabilecek en önemli özelliği ikinci plana atmış oluyor.
Vurkaça dayalı esnek ve hareketli bir yöntem kenara itiliyor. Bu bütünüyle göz ardı edildiği anlamına gelmez. Hala teröristler bu mevzi çatışmalarında bile o alışkağa içgüdüsel olarak geri dönüyor.
Mevzilerden vuruyor mevzi düştüğünde kaçıyor. Ama sonuçta kaçıyor. Bu mevziler korunaklı olarak görülebilir bu nedenle de tercih etmiş olabilirler ancak ateş gücü yüksek Türk ordusu karşısında beklenilen faydayı üretmiyor. Bunu hayal etmek bile aslında bir saçmalıktır.
Aksine bu mevzilenme yöntemi terör örgütünün mobilizasyonuna kısıtlama getiriyor. Pusu kurmak her an her yerde olabildiği zaman kıymetlidir.
Pusu mevziye bağımlıysa, enerjisini ve esnekliğini kaybetmiştir. Korunaklı olması bu kaybı telafi etmez. PYD aslında bir terör örgütü. Ama kendini devlet sanıyor. Bir ilüzyona teslim olmuş durumda. Dolayısıyla da avantajına olan yöntemleri rasyonel değerlendirmelere tabii tutmak yerine kazanamayacağı bir çatışma yöntemine sarılıyor. Bunun farkına vardıklarında da kendileri için çok geç olacak. Türk ordusu Afrin'e dayanacak. Yeni haberler geliyor. PYD, Fırat'ın doğusundaki güçlerinin büyük bir kısmını Afrin'e kaydıracakmış. Bu hala durumu anlamadıklarını gösteriyor. Terörist sayısını artırarak konvansiyonel dengeyi kurabileceklerini falan düşünüyorlar.
Halbuki sayıyı artırdıkça kayıpları da artacak. Biz de kendilerine "lütfen, buyurun" diyoruz. Hemen gelin.
Topunuz gelin. Toplu temizlik var.