Hasan Basri Yalçın

HASAN BASRİ YALÇIN

Tarihi 6 Ocak 2018

Avrupa’yla ilişkiler

Türkiye'nin dış politikada son dönemde yaşadığı rahatlama ortada. Şimdi yeni arayışlar ve yeni açılımlar gündeme gelebilir. Acaba Türkiye AB ilişkilerinde de bir yumuşama mümkün olur mu? Bu soru yeniden anlam kazandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı Fransa ziyareti çerçevesinde gündeme geldi. Zira Macron Türkiye ile bazı konularda yakın işbirliği yapabileceği izlenimi yaratıyor. Kudüs ve Suriye bunlara iyi birer örnek. Suriye'de baştan bu yana Türkiye ile Fransa arasında bir uyumsuzluk olmadı.
Şimdi DEAŞ temizliği sırasında teröre karşı bu iki ülke arasında bir işbirliği yapılması gerektiği fikri de sıkça dile getiriliyor. Zira Fransa Türkiye'nin bu mücadeledeki kilit rolünü görebiliyor.
Kudüs konusunda da Fransa Türkiye'ye oldukça yakın bir tavır takındı. Trump'ın davranış ve söylemlerine en açık eleştiriler Paris'ten yükseldi. Ayrıca Türkiye ile Fransa arasında ticaretin canlandırılabileceği de söyleniyor. Son olarak Türkiye'nin S-400 anlaşması sonrasında benzer bir adımı Fransa-İtalya ortaklığıyla da atmayı planladığı biliniyor. Milli bir füze sisteminin geliştirilmesi için böylesi bir anlaşma gündemde. Türkiye'nin atmak istediği bu adımın hem stratejik hem ekonomik hem de siyasi sonuçları olacaktır.
Tüm bu kritik gündem maddeleri masadayken Erdoğan'ın Fransa ziyaretini gerçekleştiriyor olması iyimser tahminlerin önünü açıyor.
Benzer bir ilişki biçimi zaten İngiltere'yle de kurulmuş durumda.
Türkiye'nin hükümetler düzeyinde belki de en az sorun yaşadığı ülke İngiltere olsa gerek. Almanya ise son zamanlarda hiç tartışmasız en fazla sorun yaşadığı ülke. Fakat onunla bile son günlerde diplomatik görüşmelerin hız kazandığı ve bir yumuşa yaşanabileceği dedikoduları etrafa yayılıyor.

AB'YLE DEĞİL ÜYE ÜLKELERLE
Bu genel resme baktığımızda iyimser olmak için yeterince neden var gibi. Fakat bu Türkiye'nin AB ile ilişkileri düzelecek anlamına gelmez.
Zira AB'yle kimsenin ilişkileri düzelecek gibi değil. AB'nin üye devletleri bile zaten AB'den bağımsız gündemler belirlemeye başladı. İçinden geçtiğimiz dönem işbirliğinin değil rekabetin hakim olduğu bir dönem. Bu nedenle AB gibi işbirliği projelerinin başarılı olma şansları son derece az. Artık kimse ekonomik entegrasyon, diplomatik uyum, ortak savunma gibi kavramların etrafında toplanmıyor.
Herkes kendi gündeminin peşinde. Bu nedenle Türkiye'nin AB ile daha sıcak ilişkiler geliştirmesinin bir sınırı var.
Bu anlamda çok büyük beklentilere girmemek lazım.
Fakat bu Avrupa ülkeleriyle iş yapılamayacağı anlamına gelmez.
Avrupa Birliği kendisi çözüldükçe Avrupalı ülkelerle iş yapmak bir o kadar mümkün hale geliyor Türkiye için. Dikkat edilecek olursa, AB bir bütün halinde ele alındığında ilişkileri sürdürmek zorlaşıyor. Ama ikili ilişkiler çerçevesinde düşünüldüğünde hem iş yapmak mümkün hale geliyor hem de Avrupalı ülkeler arasındaki farklılıklar ortaya çıkartılabiliyor.
Bu bakımdan Fransa ziyareti önemli. Türkiye'ye karşı bir cephe kurma ve cepheye önderlik etme çabasında olan Almanya'yı bir kenara bırakıp, Fransa'yla yapılacak görüşmeler, Almanya'nın da kendi tutumunu gözden geçirmesine neden olacaktır. İngiltere, Fransa, hatta İtalya ve İspanya gibi ülkelerle yürütülecek birebir görüşmeler sayesinde, Türkiye'ye uygulanmak istenen kuşatma rahatça kırılabilir. Yeter ki, bu yönde atılacak adımlar somut gündem maddelerine bağlansın.