Hasan Basri Yalçın

HASAN BASRİ YALÇIN

Tarihi 2 Ekim 2017

Barzani ve Amerika

Kuzey Irak'taki referandum nispeten istikrarlı bir bölgeyi daha da fazla istikrarsızlığa soktu. Başka birçok kriz alanıyla beraber burada da cin şişeden çıktı. Aslında Kuzey Irak her haliyle dondurulmuş bir kriz alanıydı. 2003 Irak Savaşı sonrasında bölgeye dair çok farklı tasavvurların varlığında başkaca konulara daha fazla öncelik verildiğinden bu bölgede geçici şartlar oluşturulmuştu.
Amerikalılar bir kerede bütün meselelere istedikleri çözümü getirmenin kolay olmadığını bildiklerinden Merkezi Irak Yönetimi'ne dair planlarını öncelikli hale getirmişti. Zaten savaşın hemen ertesinde başlayan Sünni direnişi Amerikalılar'ı Tikrit ve Felluce gibi kilit Sünni şehirlerinde yeni bir savaş türüne itmişti. O esnada yeni belalarla uğraşmak istemediklerinden aslında uzun vadede arzu ettikleri bir Kürt devletinin temellerini atmakla yetinmişlerdi.
Çünkü daha fazlası hem Bağdat'ı hem de İran ve Türkiye gibi bölge ülkelerini aşırı tedirgin edecek ve Amerika'nın elini zayıflatacak yeni sorunlar doğuracaktı.
Bu nedenle zamana yayılan Kürt devleti projesi Barzani'nin eline bırakıldı. Yine aynı şekilde çözülmesi kolay olmayan Kerkük gibi başka alanlar da donduruldu. Amerika bütün bunların kapağının kendi istediği zaman açılmasını istiyor.
Fakat Barzani ön almaya çalıştı.
Amerika'yı böyle bir oldubittiye razı edip kendi devletini kurmaya çalışıyor.
Görünen o ki Washington gerçekten bu konuya gerekli ilgi ve hassasiyeti göstermedi. Ne lehinde ne de aleyhinde yeteri kadar pozisyon almıyor. Şöyle demek mümkün. Barzani başını belaya sokarsa Amerika sürecin sonunda çok öfkelenecektir. Amerika'nın yıllarca yatırım yaptığı bir alanda her şeyin altüst olma ihtimali Amerikalılar'ı endişelendiriyor. Barzani'nin başlattığı bu kaos Türkiye ve/veya İran'ın lehine bir sonuç üretecek olursa, Kürt devleti için bunca zaman yapılan yatırım boşa gitmiş olacak.
Amerika'nın doğrudan askeri müdahalelere ara verdiği bir sırada, böyle bir sonuç doğması hiç de sürpriz değil.
Mesela Türkiye ve İran'ın yapacağı bir ortak operasyon sonunda Barzani ve aşireti iktidardan düşer ve yeni bir siyasal kompozisyon ortaya çıkarsa Amerika'nın askeri müdahale ihtimali de oldukça zayıf. Amerikalılar, tam da bu nedenle Barzani'nin ateşle oynadığını düşünüyor.
Ama Barzani kendi başının çaresine bakabilirse, Amerika buna da göz yumacaktır. Hiçbir Amerikan müdahalesi ve masrafı olmadan doğabilecek bu sonuç tek başına Amerika'yı rahatsız etmez.
Zira Amerikan tarafı böyle bir durumun hem İran hem de Türkiye'ye karşı bir sınırlama getireceğini görebiliyor ve bundan memnun olur.
Fakat görünen o ki Amerika, Barzani'nin başarı şansını zayıf buluyor. Başlatılan sürecin tam da aksine Türkiye ve İran'ın yolunu açmak anlamını doğurabileceğini düşünüyor.
Haksız da sayılmaz. Bugün İran, Irak ve Türkiye arasında sıkı bir işbirliğinin başlangıcına şahitlik ediyoruz. Hem sınır kapılarına hem Kandil, Sincar ve Kerkük gibi stratejik hedeflere yönelik atılacak adımlar yakın dönemde karşımıza gelebilir. Yine bu üç aktör Barzani üzerine yoğun ekonomik ve siyasi baskı da uygulama şansına sahip.
Amerika'nın doğrudan müdahil olmadığı bu şartlarda doğacak üçlü bir ittifak Barzani iktidarı için sonun başlangıcı olur. Barzani böyle bir ittifakı çeşitli propaganda yöntemleriyle engellemenin peşinde. Tarafları teskin ederek birbirine değil kendisine güvenmeleri gerektiğine ikna etmeye çalışıyor.
Ama taraflar kendi aralarında görüşmeleri başlattı. Barzani ile irtibat bütünüyle kesildi. Eğer bir anlaşma doğarsa o zaman çok ilginç sonuçlar doğacaktır. Bundan en büyük zararı da Barzani görecektir. Durumu bu haliyle görebilen Washington şimdilik bekle gör siyasetinde. Ama işler sarpa saracak olursa açık bir planı da yok.