BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 15 Ekim 2018

Tabuları tek tek yıkan lider Erdoğan

GEÇEN hafta Din Görevlileri Buluşması'nda, Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan "Yanlış tabuların yıkılması lazım" demişti.
Cumhurbaşkanımızın bu sözü, sadece yaşadığımız günleri değil, Yeni Türkiye'nin gelecek 10 yıllarını da çok yakından etkileyecek bir sürecin başlatılması manasında, çok hayatidir.
Nitekim, Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan sessiz devrimleri yaparak TABULARI TEK TEK YIKAN LİDERDİR. AK PARTİ İstanbul Mv. Hüseyin Yayman (milletvekili olmadan önce) bir makalesinde Özal ile Erdoğan'ı merkeze koyarak, reformistlik konusunda dikkati çeken notlar vermişti:
"Özal bürokrattı, Erdoğan doğuştan siyasetçi... Özal dört eğilimi birleştirdi, Erdoğan yeniden tanımladı... Erdoğan, merkez sağ seçmene yeni bir kimlik vererek politik mühendislik yaptı. Elli yıl sonra DP'ye yeniden ruh verdi.
Erdoğan, merkez sağ seçmeni AK Parti çatısı altında toplayarak bu alanda rakipsizliğini ilan etti. Merkez sağ bloğun tek adresi oldu. Özal Amerikanvari, Erdoğan Türk tipi yöneticidir. Özal transformasyon, Erdoğan sessiz devrim yaptı... Erdoğan, reformları zamana yayarak gerçekleştirdi. Bir anlamda muhafazakâr siyasetin sürekliliği için de değişimi hayata geçirdi ve sessiz bir devrim başardı.
Özal hayal etti, Erdoğan yaptı:
Erdoğan tüm zamanlarda 'sezgileri ve iç sesiyle' hareket etti. Özal III. Selim ise Erdoğan II. Mahmut'tur...
Erdoğan reformları devam ettiren ve kurumsallaştıran siyaset ve devlet adamıdır."

15 Temmuz darbe planlamasında İsrail
AMAN GÖZDEN KAÇMASIN. Kaşıkçı ve Brunson olaylarının gölgesinde kalan üzerinde dikkatle durulması gereken çok önemli bir olay daha yaşandı, geçen hafta. Eski Tunus Cumhurbaşkanı ve Demokratik Devrimleri Savunma Arap Konseyi Başkanı Munsif Marzuki, çarpıcı 15 Temmuz bilgisi verirken "Darbeyi İsrail planladı. İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri finanse etti" açıklamasını yaptı. İnsan hakları savunucusu, politikacı ve hekim olan Tunus eski Cumhurbaşkanı Munsif Marzuki'nin, Arap basınının önde gelen haber sitelerinden 21 Arabic'e çarpıcı açıklamalarda bulunurken "Türkiye ve Katar, Arap Baharına verdikleri desteklerinden dolayı şuan da ağır bedel ödüyorlar" demesi ve 15 Temmuz darbe girişiminin perde arkasında İsrail'in planlaması olduğunu belirtmesi üzerinde dikkatle durmak ve düşünmemiz gerekiyor.

Gizli 'Su Savaşları' senaryoları
Son 10 yıldır artan su savaşı senaryoları ve gizli raporlarda su savaşları için artık 2023 tarihi veriliyor olması, emperyalist batı nın su savaşlarına hazırlandığına işaret ediyor. Böyle bir savaşın da öncelikle Ortadoğu'da çıkacağı ve Fırat ve Dicle'nin üzerine çökmeye hazırlanan Haçlı-Siyonist mahfillere dikkat etmek zorundayız. Sızan bilgilere göre uyuşmazlık analizlerinde Ortadoğu/Fırat- Dicle Ürdün Nehri havzası, Nil Nehri havzası, Orta Asya Aral Gölü havzası, öne çıkmaktadır. Dünyanın tanınmış İstihbarat örgütlerinin SU RAPORLARI, su kaynakları üstündeki küresel, siyasi, stratejik, hegemonik planları arttırdığı duyuluyor... Su savaşının bölgesel ölçekte, küresel ölçekte anlaşmazlık ya da çatışma şeklinde olacağı tartışılmaktadır.
Dicle ve Fırat nehirlerinin geçtiği ülkeler olan Türkiye, Suriye, Irak'ta su var. İsrail, Ürdün, Filistin, Güney Lübnan bölgesi su sıkıntısının artabileceği bir bölge. Ne tesadüftür, bu bölgede zaten savaş var. Geniş boyutlu düşünürsek, Irak-Suriye-Ürdün-Mısır etrafında yürüyen emperyal planlarda SU da önemli bir parametredir.
Başta ABD, Avrupa ve İsrail de dikkate alındığında bu bölgede istikrarın sağlanması zor görünüyor. Su savaşı senaryolarına dikkat... Su savaşı daha çok hegemonik bir konsept yaratma politikasına hizmet etmeye başlamıştır.