Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 21 Ekim 2018

Gerçek mi, kurgu mu?..

'Cemal Kaşıkçı, konsolosluk binamıza girdi ve çıktı' demenin ve yabancı gazetecilere odaları gezdirip, dolapları açıp kapayarak 'Görüyorsunuz, Kaşıkçı binada yok' açıklamaları yapmanın, bir faydası olmadı.

Müthiş bir pervasızlıkla Suudi Arabistan İstanbul Konsolosluğu'nda gerçekleştirilen olayla ilgili olarak kaçınılmaz gelişmeler yaşanmaya başlandı.

Suudi Arabistan yetkilileri, 2 Ekim'de İstanbul Başkonsolosluklarının binasına girdikten sonra kendisinden haber alınamayan Cemal Kaşıkçı'nın 'içeride çıkan arbede sırasında öldüğünü' açıkladılar, nihayet…

Açıklamanın, ABD Dışişleri Bakanı'nın Suud ziyareti sırasında verdiği iddia edilen '72 saat mühlet' ile ilgisi olduğu söylense de, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın Suudi Arabistan Kralı ile yaptığı detaylı telefon görüşmesi sonrasında yapılması, anlamlı.

Konsolosluk binasına müdahale imkanları sınırlı olan güvenlik güçlerimizin, neler olup bittiğini çok iyi bildikleri, açık. Çeşitli sebeplerle kamuoyuna açıklanmayan bilgilerin, Cumhurbaşkanımızca Kral'la paylaşıldığını ve ele geçen yeni delillerle olayın iyice netlik kazanmasından sonra açıklama yapıldığını, söyleyebiliriz.

18 günlük inkar ve karartma gayretleri, Türkiye'nin olayı bütün detaylarıyla çözmesi sebebiyle sona ermiş oldu ve beklenen ilk açıklama yapıldı. Açıklamada yer alan 'arbede' ve 'öldü' vurguları ise, Suudlu yetkililerin Cemal Kaşıkçı olayının bütünü ile ilgili ne söyleyeceklerine henüz karar vermediklerinin göstergesi.

Türk çalışanlarına izin verilen, o günkü randevuları iptal edilen, özel uçaklarla Suud'dan gelen birtakım kişilerin bulunduğu konsolosluk binasında 'arbede çıktığını' ileri sürmek, oldukça tuhaf.

Söz konusu arbedeyi, yakınlarına konsoloslukta başına bir şeyler gelebileceğini söyleyen 60 yaşındaki Kaşıkçı'nın çıkardığını iddia etmemiş olsalar da, öldürüldüğü artık kesinleşen birisi için 'öldü' tabirini kullanmaları, hiç makul değil.



Kuzuyu kurda teslim etmek...

Günlerdir üzerinde çalışsalar da, henüz son şeklini vermedikleri anlaşılan detaylı açıklamayı önümüzdeki günlerde yapacaklardır, muhakkak. Ancak, gerçeği zorlayan türde açıklamaların kimseyi tatmin etmeyeceği, çok açık.

Cemal Kaşıkçı'nın, içi Suud'dan özel olarak gönderilen gizli servis elemanlarıyla dolu konsolosluk binasında katledildiği, kesin. Bunun gerçekleşebilmesi için çok üst düzeyde birilerinin emir vermiş olması gerektiğinin ise, çocuklar bile farkında…

'Cemal Kaşıkçı konsolosluğumuzda çıkan arbede sonucu öldü' itirafının devamı olarak yapılması beklenen açıklamada, sadece Türkiye ve Suud kamuoyunun değil dünyanın merakla beklediği detaylar var.

Cemal Kaşıkçı'nın cesedinin nerede ve ne halde olduğu, merak edilen konulardan başlıcası. Ancak esas konu, uzun süren hazırlıklar sonunda gerçekleştirildiği anlaşılan öldürme olayının sebebi, failleri ve tabii ki azmettiricisinin kim ya da kimler olduğu.

Suud'da bazı tutuklamalar yapıldığı, faillerden birinin 'kazada' öldüğü, istihbaratın başındaki kişinin görevden alındığı, gelen haberlerden...

Ancak, Cemal Kaşıkçı olayının ilk gününden itibaren suçlanan Veliaht Muhammed bin Selman'ın, konuyu açıklığa kavuşturacak çalışmaların başına getirilmesi, şaşırtıcı. Bunun 'kuzuyu kurda teslim etmek' olduğunu düşünen çok.

Sadece Suud değil, ABD ve İsrail de Kaşıkçı olayının içinde… Dolayısıyla gerçeğin mi yoksa kurgulananın mı açıklanacağı, en önemli mesele…

Ama unutmayalım ki, birileri aksini düşünse de: 'Olur böyle vakalar, Türk Güvenlik Güçleri yakalar'….