Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 5 Haziran 2018

Mızrak ve çuval…

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın adayları gerçek bir Türkiye ve dünya tablosu çizip, şimdiye kadar yapılanları ve bundan sonra yapılması gerektiğini düşündüklerini anlatıyorlar, genellikle.

Nasıl bir ülkede ve nasıl bir dünyada yaşamakta olduğumuzla alakalı temel bilgiler içeren bu tablonun en önemli özelliği de, oldukça net oluşu.

24 Haziran için yarışan diğer parti ve adaylar ise alabildiğine çarpıtılmış bir Türkiye ve dünya manzarası çizmeye gayret ediyorlar, nedense.

Yapıları gereği, Türkiye'yi adeta batmak üzere olan bir gemiye benzetmeleri belirli ölçüde normal. Yapılanları yıkmak ve kesinlikle yeni bir şeyler yapmamaktan bahsedenlerden de bu beklenir zaten.

Ancak, asıl problem çizmeye çalıştıkları dünya tablosunun objektiflikle uzaktan yakından alakası olmamasında.

Tabir caizse, adeta tozpembe bir dünya resmediyor ve bu tabloda uyumsuz olan tek parçanın Türkiye olduğu, onu da işbaşına gelebilirlerse eğer, kendilerinin hizaya getirecekleri mesajı vermeye gayret ediyorlar akılları sıra.

Uyumsuzluk olarak değerlendirdikleri durumun, bu ülkenin var olma mücadelesi ile ilgili olduğunu bilseler de, dışarıdan ve içeriden kendilerine sufle verenlerin söylediklerinin dışına çıkamıyorlar bir türlü.

BM ve Güvenlik Konseyi, tıpkı ansiklopedilerde yazdığı gibi mükemmel bir şekilde çalışıyor, onlara göre. Bu arada dünya barışının sağlanamıyor olması 'kadı kızında olabilecek' türden bir eksiklik mesela.

Şirin mi şirin bir ABD resmediyorlar. ABD Suriye'nin kuzeyinde bir terör koridoru oluşturmaya ve bunun üzerinden ülkemizi köşeye sıkıştırmaya çalışmıyor onlara göre. Bu devlet PYD-YPG güçlerine 5 bin TIR ve 2 bin uçak dolusu silah ve malzeme de göndermemiş oluyor bu hesaba göre…

Öyle bir dünya yok!..

Bize füze savunma sistemleri (Patriot) satmadıkları gibi, ihtiyacımızı görsün diye başka yerden alma (S 400) girişimlerimize karşı çıkmalarını da normal karşılıyor gibiler…

Hiç birisinin aklına da, 'ey ABD, niye bize Patriotları vermiyorsun?' diye sormak gelmiyor. Dahası, son günlerin önemli konusu olan F-35 konusunda da sesleri bile çıkmıyor. Üretim ortağı olduğumuz bu uçakların bize verilmemesi konusunda da bazı ABD'liler gibi düşünüyorlar muhtemelen…

Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarını neden yapmak zorunda kaldığımız ve eğer başarılı olmasaydık yaşanabileceklere hiç değinmiyorlar.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ilgili gelişmelerden itibaren anlaşılmaz bir şekilde uluslararası anlaşmaları ve diplomasiyi görmezden gelen Avrupa ülkelerine toz kondurmuyorlar zaten.

Avrupa'yı hala bir medeniyet projesi olarak görüyor ve bizi ne kadar küçük düşürmeye çalışmış olurlarsa olsunlar, bir şekilde Avrupa Birliği'ne girmeyi nihai hedef olarak değerlendiriyorlar.

Bölge ülkelerine bakışlarında da ciddi bir şaşılık söz konusu. Suriye'yi 2011'den beri kan gölüne çeviren rejimle barışmak, en önemli hedefleri arasında. Suriye'de rejmin neyi temsil ettiği ve kendisiyle görüşmenin herhangi bir kıymeti harbiyesi olup olmadığı konusuna girmemek de bariz özellikleri.

Türkiye ile ilgili düşüncelerini milletimiz bildiği için fazla söze hacet yok. Ancak dünyayı tozpembe görmekten ve göstermekten vazgeçmelerinde fayda var. Öyle bir dünya yok, çünkü…

Dünyayı tozpembe gösterme gayretlerinin insanımızın mücadele azmini törpülemeye yönelik olduğu, açık...

Onlar farkında olmasa da, milletimiz kimin ne olduğunu ve ne yapmak istediğini biliyor şükür...

Çünkü mızrak çuvala sığmıyor artık…