Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 16 Şubat 2018

ABD’nin ‘akıl tutulması’...

BÖLGEMİZE yaptığı ziyaret sırasında Türkiye'ye de gelen olan ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'un saçtığı inciler bugün meydana çıkar. Ancak bu ülkenin savunma bakanı James Mattis'in, Savunma Bakanımız Nurettin Canikli ile Brüksel'de yaptıkları görüşmede söylediklerine bakılırsa, bir tür akıl tutulması yaşıyor ABD.
Yaptıklarının ve yapmayı istediklerinin akıl ve mantıkla uzaktan yakından alakası yok...
YPG ile PKK arasındaki işbirliğini açıkça ortaya koyan belgeleri kendisine verdikten sonra, "YPG'ye olan desteğinizi bitirip müttefik gibi davranın" dediği Mattis, Bakan Canikli'ye 'YPG'yi PKK'dan ayırabileceklerini, hatta PKK'ya karşı savaştırmaya çalışabileceklerini' söylemiş.
PYD/YPG'yi değişik isimler altında pazarlama ve son olarak Suriye Demokratik Güçleri (SDG) olarak yutturma çabasından sonra, PKK'nın ayrılmaz parçasını ona karşı savaştırma fikri, fena değil. Ama mizah konusu olarak. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın dediği gibi, 'ABD'nin alemi kör, herkesi sersem zannettiğini' gösteren bu sözler, aslında bu ülkenin çaresizce çırpındığının da ifadesi.
Dereleri tersine akıtmaya çalışmak nasıl olmayacak bir şey ise, 'YPG'yi PKK'dan ayırmak hatta ona karşı savaştırmak' da aynı derecede imkansız... Ama, ABD'nin neden ısrarla bu örgütle iş tutmaya gayret ettiğini anlamak, çok daha zor...
Devletlerle iş tutmak zor olduğu için, ABD'nin bir terör örgütünü kullanmak istemesi, anlaşılabilir bir şey belki.
Ama, ta uzaklardan gelip tam da Türkiye'nin burnunun dibinde bunu rahatlıkla yapabileceğini zannetmesi, çok garip...
Suriye'nin geleceği ile ilgili hesaplarını daha kendi içerisinde bile netleştiremediği anlaşılan ABD, Türkiye'nin bölge ile ilgili atacağı adımlar konusunda uyumlu olmasını temine çalışıyor.

ABD İSTİYORSA
Canlı canlı ameliyat ederek büyükçe bir parçalarını koparmaya çalıştıkları Suriye ve Suriyelilerin ne düşündükleri hiç önemli değil onlara göre. Suriye'nin kuzeyinde oluşturmaya çalıştıkları terör koridorundan doğrudan etkilenip istikrarsızlıklar yaşayabilecek Türkiye, Irak ve İran'la ilgili düşünceleri de aynı. Yani, madem ABD bir şeyler istiyor, bu ülkeler buna boyun eğmeli onlara göre. Uyumlu olmak, ABD'nin doğrudan ve vekalet verdiği terör örgütü üzerinden yapacaklarına Türkiye'nin göz yumması manasına geliyor. Bu, sınır ötesinden gelen saldırılar sebebiyle yaşanan can kayıplarına razı olmamız ve bırakın en azından misliyle cevap vermeyi ses bile çıkarmamamız demek öncelikle.
Sınır ötesinden gelen saldırılar sebebiyle yaşanan can kayıpları, ABD'nin istekleri arasında sadece dolaylı bir konu. Bölgeyi ABD'nin menfaatlerine göre dizayn etmeye çalıştıkları için, bu çabalar sırasında yaşanabilecek can kayıpları, kendilerinden olmadığı sürece 'dolaylı hasar' ABD'lilere göre. Her ne kadar Afrin'e yönelik Zeytin Dalı Harekatı'nın ilk günlerinde 'can kayıpları konusunda endişe duyduklarını' söylemiş olsalar da, ABD'lilerin başkalarının ölümlerine nasıl baktıklarına Afganistan'dan, Irak'tan ve başka yerlerden aşinayız. Bir kısmı buralardan olmak üzere kiraladıkları teröristler üzerinden bizim yaşayıp nefes aldığımız bölgeyi yaşanmaz hale getirebilmek için çalışıyor olmaları, meselenin esasını teşkil ediyor...
ABD'liler, dün Brüksel ve Ankara'da aldıkları şifahi cevaplardan tatmin olmadılarsa, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı ile verilen mesajlar üzerine düşünseler, iyi olur. Kendileri kör ve sersem olabilirler, ama alemi ve hele Türkiye'yi öyle zannetmeleri, büyük hata!..