Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 5 Ocak 2018

Canavarın son dişi...

ABD'de 'Rıza Sarraf davası' olarak başlatılıp, sonrasında herhalde varılmak istenen hedefe daha uygun olacağı için 'Mehmet Hakan Atilla Davası'na dönüştürülen gösteri, nihayet sonuçlandı. Jürinin verdiği karara göre, Türkiye Halk Bankası Genel Müdür Muavini Mehmet Hakan Atilla güya şu suçları işlemiş: "ABD ve özellikle de ABD Hazine Bakanlığı'nı dolandırmak için kumpas kurma", "Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası'nı delmek için kumpas kurma", "Bankacılık sisteminde sahtekarlık yapma", "Bankacılık sisteminde sahtekarlık yapmak için kumpas kurma", "Kara para aklamak için kumpas kurma"... Jürinin, 'kara para aklama için kumpas kurmak'tan suçlu bulduğu ama 'Kara para aklama' konusunda suçsuz bulduğu Mehmet hakan Atilla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Dolayısıyla, ABD'de kendisine isnat edilen bu suçları nasıl işlediği, ciddi bir muamma.
İlgili ülkenin tek taraflı bir kararına istinaden açıldığı için bu haliyle zaten hukuksuz olan dava, sahte deliller ve esas sanık olarak gösterilen kişinin yapılan pazarlıklarla 'tanık' haline getirilmesi ve jürinin de bir şekilde ikna edilmesiyle ABD'nin istediği noktaya getirildi. Sarraf Davası olarak başlayıp M. Hakan Atilla davası olarak devam eden sürecin en belirgin vasıflarından birisi, daha önce yargı ve emniyet üzerinden tezgahlanan 17-25 Aralık darbe girişimi için hazırlanan sahte belgeler üzerinden yürütülmüş olması.

KURTLA KUZU HİKAYESİNDEKİ GİBİ
Bütün olup bitenler, tam da bizdeki meşhur kurtla kuzu hikayesinde olduğu gibi gerçekleşti.
ABD iki Türkiye vatandaşını tutukladı ve bunlardan birisi ile işbirliği yapıp diğerini hukukla alakasız bir şekilde yargılayıp, güya suçlu buldu... İzafe edilen suç ise, Türkiye için herhangi bir anlamı olmayan İran'a yönelik ambargo kararına uyulmaması. Duruşma hakimi Richard Berman'ın, Mehmet Hakan Atilla'ya vereceği cezanın ne olacağını 11 Nisan'da yapılacak duruşmada belli olacak. Konunun en önemli tarafı ise ABD'nin bu dava üzerinden neler hesapladığı ve netice olarak nerelere varmak istediği... Önce sanık sonra tanık olan ve hapisten kurtulabilmek için her türlü yalanı söylediği anlaşılan Sarraf ya da bütün olup bitenlerle ilgili herhangi bir dahli olmadığı bizzat Sarraf tarafından dile getirilen Mehmet Hakan Atilla'nın ABD 'nin esas hedef olmadığı açık. ABD, söz konusu dava üzerinden Türkiye ile ilgili bazı adımlar atmayı planlıyor muhakkak. Bundan sonra, ABD'nin söz konusu dava ile varmak istediği esas hedef ya da hedeflerin açığa çıkması ve tabii ki Türkiye'nin bunlara karşı alacağı tedbirlerle ile ilgili süreci yaşayacağız belli ki. Neler olup biteceği ile ilgili olarak sadece pek te iç açıcı olmayan tahminlerde bulunabiliriz. Ancak kesin olan bir şey var: ABD söz konusu karar üzerinden Türkiye'ye yönelik uygulama merakına kapılırsa, bu kendi zararına olacaktır...
ABD'nin bundan sonra atacağı adımlar, dolar üzerinden yapılan işlemlerin tamamında iplerin elinde olması ile bağlantılı bir husus... Son gelişmelerle dünya çapında itibar kaybına uğrayan ve zaten hukukla ilgisi olmadığı da net olarak ortaya çıkan ABD'nin elindeki tek koz, dolar üzerinden yapılan işlemler... Hukuksuz bir şekilde Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak için atılan adımlar bir tür cezalandırma aşamasına gelirse, sadece Türkiye'nin değil, benzer akıbete uğrayabilecek diğer ülkelerin de doların durumunu yeniden gözden geçirmeleri gerektiğini hatırlatmış olurlar... Yani adeta kurda göz koyan kurt gibi sorumsuz bir şekilde davranan ABD , bu tiyatroyu sonuna kadar sürdürecek olursa, kalan dişlerinden birisini de kaybetme riski ile karşı karşıya kalacak...