Şair, özellikle bazı kadınları kast ederek; "Ne atom bombası / Ne Londra Konferansı / Bir elinde cımbız, / Bir elinde ayna; / Umurunda mı dünya" derken; takıp takıştırmakla uğraşan ve etraflarında neler olup bittiği ile ilgilenmeyenlerden bahsetmiş.
Bizim bahsedeceğimiz cımbız ise çoğunlukla bazı erkeklerin ellerinde. Ve bununla yaptıkları şey de, olup bitenlerin, konuşulanların içinden işlerine geleni seçip, olumsuz olmasına gayret ettikleri yorumlar yapmak... Yani atom bombası da Londra konferansı da umurlarında ama işlerine gelecek şekilde değerlendiriyorlar...
Ekonomi 2017'nin üçüncü çeyreğinde herkesi şaşırtacak bir şekilde büyüdü ya...
Bunlar cımbızlarını çalıştırır ve aleyhte yorumlarda kullanabilmek için garip detaylar yakalayıp, elde edilen o muhteşem sonucun pek de matah bir şey olmadığını ispatlamaya çalışırlar.
Bu arada, bunu yapanların hakikaten bu ülkenin iyiliğini mi istediklerini, yoksa siyaseten karşı oldukları Cumhurbaşkanımız ve iktidar sebebiyle, işler kötüye giderse memnuniyet duyacak kadar yoldan mı çıktıklarını merak ederiz...
Cumhurbaşkanımız, Yunanistan'ın Lozan Anlaşması'nın bazı şartlarına uymaması ve uyma niyeti göstermemesi üzerine, Lozan'ın gözden geçirilmesinden bahsetti, malum... Cımbızlar, konuyla alakasız binlerce detay üzerinde çalıştı ve akla ziyan yorumlar döktürüldü.
Tartışmaları izleyenler de, bu kişilerin Yunanistan yanlısı olup olmadıkları üzerine kafa yorarlar, haklı olarak. Hele bunlardan bazıları o kadar objektif havalarda yaparlar ki bu işleri, Yunanistan'ın Lozan'ın şartlarına uymamasının suçlusu olarak kendinizi görmeye bile başlayabilirsiniz.
MEYVELİ AĞAÇ TAŞLANIR
ABD Başkanı Trump, BM ve Güvenlik Konseyi kararlarına aykırı ir şekilde Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyıp, büyükelçiliklerini oraya taşıyacaklarını açıkladı.
Cumhurbaşkanımız da, İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı ve tabii ki Müslümanların dertleri ile ilgilenen birisi olarak, bu tavrı kınayan beyanlarda bulunduğu gibi karşı adımlar atılmasını da sağladı...
Ellerinde cımbızla hazır bekleyenler devreye girdiler derhal. İsrail'in tartışmasız bir şekilde korumasında olduğu ABD'nin güçlü olduğu ve güçlülerin istediklerini yapabilecekleri, buna karşı koymanın anlamsızlığı üzerine inciler saçtılar öncelikle. İİT toplanıp, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin çağrısı yaptığında ise dipleri düştü cımbızlarıyla çalışanların.
Kimisi bu kararın herhangi bir anlamı olmadığından bahsederken, kimisi de aşırı bir cesaret örneği olduğunu ve dolayısıyla başımızı derde sokacağından dem vurdu...
Gerçekte olup bitenler ve arkasına ABD'nin şartsız desteğini almış olan İsrail'in melanetleri umurlarında bile değil bunların. Bütün dünyanın gözleri önünde yaşanıp, Yahudi sermayesinin güdümündeki siyaset ve medyanın gözlerden sakladığı zulüm ve katliamların sürmesine razılar çünkü...
Bırakın tarihimizin ve coğrafyamızın bize yüklediği yükümlülükleri, insan olmanın gerektirdiği asgari hassasiyetlerini bile kaybetmiş bu güruh mensupları neyse.
Ama ellerine aldıkları cımbızla memnuniyetsizliklerinden doğan husumetlerini tatmin etme peşinde koşanlar var bir de... Neler olup bittiğinin farkında olan bu kesim, kendileri bir kenarından tutmuş olsalardı işlerin farklı yürüyeceği mealindeki laflarıyla tanınırlar. Ancak, eğer kendileri olsaydı neler yapabilecekleri konusuna ise zinhar temas etmezler... İşin özeti şu: İyi yoldayız. Atılan taşların sebebi de ağacın meyveli oluşu...
