Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 18 Kasım 2017

Gölge etmeseler yeter...

'Araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur', meşhur bir sözdür ve geç kalınmış uyarıları anlatmak için kullanılır. Olması gereken, eğer tespit edilebilen herhangi bir aksaklık varsa bunun önceden söylenmesi, dolayısıyla herhangi kötü bir netice ortaya çıkmadan tedbir alınmasına katkıda bulunulmasıdır oysa.
Bu sözü içinde bulunduğumuz siyasi atmosfere uyarlarsak, iktidarın yapıp ettiklerini takip etmesi ve doğru olanları takdir etmenin yanında, eksiklik gördüğü hususlarda uyarıda bulunması gereken bir muhalefet ihtiyacı ortaya çıkar.
Ancak ülkemizin talihinden midir bilinmez, araba son derece iyi bir şekilde yoluna devam ederken arabanın devrildiğini söyleyip durma alışkanlığında olan bir ana muhalefet var. Yeni palazlandırılmaya çalışılan bir başka muhalefet odağının da benzer şekilde hareket etmesi ve tıpkı ana muhalefet gibi felaket tellallığı yapmaya soyunması da, işin bir başka tarafı.
Ülke olarak kritik eşiklerden geçtiğimiz günlerdeyiz. Sınırlarımız adeta bir kan ve ateş deryası. Bilinen bütün uluslararası kuralların rafa kaldırılıp, büyük büyük devletlerin terör örgütleri üzerinden düzenledikleri operasyonlar ile karşı karşıyayız.
Olup bitenlere seyirci kalmanın ülkemize büyük faturalar olarak döneceğinde şüphe olmayan bir ortamda, olayların olduğu bölgeyi bataklık olarak vasıflandırıp 'buralardan uzak duralım' şarkıları söylüyor ana muhalefet.
Uzak durmanın kesinlikle mümkün olmayacağını bile bile hem de...
Ve ülkemizin gelişmeleri sadece seyretmesi ve menfaatlerini korumak için herhangi bir adım atmaması gerektiğini ifade eden bu sözlerin ardından, bizlere de 'bırakalım, büyük devletler ne istiyorlarsa yapsınlar' mı demek istiyorlar acaba şeklinde meraklanmak kalıyor.

ÇALIŞMAK ZOR...
Sınırlarımızın hemen ötesinde cereyan eden bütün gelişmelerin netice olarak bizi yakından hem de çok yakından ilgilendirdiğinin, çocuklar bile farkında oysa... Suriye ve Irak'ta ortalığı kan gölüne çevirenlerin, ülkemizle ilgili ne tür hesaplar yaptığını bile biliyorlar...
Muhalefetin de olup bitenleri değerlendirmesi ve ülkemizin takip ettiği yol haritası konusunda katkıda bulunması gerektiğini düşünüyor insan. Bunu yapmak ise, ciddi manada çalışmak ve kafe yormak gerektiriyor tabii.
Muhalefet ise çalışıp ülkemizin lehine olabilecek birtakım formüller geliştirmek yerine, gidişatı kötülemekle yetiniyor. Böylesi daha kolay çünkü...
'Koşan ve terleyen' Cumhurbaşkanımız ise hakikaten koşuyor ve terliyor. Hedefi de, bu kaotik ortamda ülkemizin menfaatlerini en iyi şekilde korumak belli ki. Önceden harekete geçmeme durumunda, yarın birtakım oldubittilerle karşı karşıya kalabileceğimizin ve o zaman geriye dönüşün mümkün olmayacağının farkında çünkü.
Masayı uzaktan seyreden bir ülkeden, artık masada olan ve kırmızı çizgilerini açıkça belirtip, bunların ihlali halinde gerekeni yapan bir ülke haline gelmiş durumdayız. Doğrudan yaptıramadıklarını dolaylı yollardan yani terör örgütleri ve bir şekilde ikna ettikleri uzantıları eliyle yapmaya çalışan güçlerin stratejik ve taktik bütün ataklarına gereken şekilde cevabın verildiği, açık bir vakıa artık.
Anası ve yavrusuyla muhalefetin ve bu ülke vatandaşı olup kendisine aydın sıfatını layık görenlerin, akıllarını başlarına toplamaları belki de hiç bu günlerdeki kadar gerekli olmamıştı.
Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde durabilmesi için, aleyhindeki bütün gelişmelerle mücadele edilmesi gereken günlerdeyiz çünkü.
Herhangi bir açılım getirmedikleri halde doğru yapılan her şeyi itibarsızlaştırmak için çalışanlar, gölge etmeseler yetecek aslında...