Tarihi 1 Haziran 2018

Karar sizin

Hindistan'da geçtiğimiz günlerde ilginç bir olay yaşandı. Uttarakhand eyaletinde Müslüman bir genç Hindu kız arkadaşıyla bir tapınağı ziyarete gitti.
Ancak Müslüman olduğu anlaşılınca ortalık karıştı. Hindular üzerine saldırdı.
Linç etmeye kalktı. Müslüman genci ölümden Hindu bir polis kurtardı. İşte o Hindu polis Singh, medya tarafından önce kahraman ilan edildi. Ancak çok geçmeden ülkenin dört bir yanından ölüm tehditleri yağmaya başladı. Nasıl olurda o Müslüman genci kurtarırdı? Öldürülmesi gerekiyordu. tepki gösterenler böyle diyordu. Çünkü o müslüman gencin "Aşk cihatcısı" olduğuna inanıyorlardı.
Gizli bir el "Müslüman gençler Hindu kızlarını kendine aşık edip, kendi dinlerine geçiriyor. Bizim dinimiz elden gidiyor" diye bir iftira kampanyası başlattı. Sosyal medyadan da pomlanan bu kampanya kısa sürede tuttu ve ülke "Aşk cihatçıları aramızda dolaşıyor, kızlarımız müslüman oluyor" diye büyük bir fitne ateşinin içine girdi. İngilizler Hindistan'a girdiklerinde yönetmenin zor olduğunu gördüler. En iyisi Hindularla Müslümanlar'ı çatıştırmaktı. İki ayrı din kavga ederse İngilizlere ayıracak zamanları olmazdı. Hatta hakem olması için Londra'dan gelen müstemleke Valisi'nden yardım bile isteyebilirlerdi. İşte o günlerde Kurban bayramlarında sık sık "Müslüman mahallelerinde Hindular için kutsal olan inek kesiliyor" diye yalan haberler yaydılar. Halbuki müslümanlar bu hassasiyete özellikle dikkat diyordu. Ancak binlerce insan bu yalan haber çatışmasıyla öldürüldü. Oluk oluk kan aktı. İş öyle noktaya geldi ki ülke bölündü. İçinden Bangladeş ve Pakistan doğdu. Eğer bölünme olmasaydı bugün Hindistan'ın 1.3 milyar olan nüfusu daha yukarılarda olacaktı. Hindistan nüfusu'nun bugün %80'i Hindu... 150 milyonun üzerinde de müslüman yaşıyor.
Bölünmeseydi Hindistan'da 500 milyona yakın müslüman yaşayacaktı. Ancak fitne operasyonlarıyla parçalanmayı gerçekleştirenler bunu da yeterli bulmadılar.
Pakistan ayrılığında çok daha büyük bir ülkeydi. Nüfusunun neredeyse tamamı müslüman olan Bangladeş Doğu Pakistan olarak bir eyaletiydi. Gittiler Pakistan'da da fitne ateşi çıkararak birbirlerine düşürdüler.
Ülkeyi bölüp Bangladeş'i doğrurdular.
Eğer bu parçalanma olmasaydı bugün Pakistan 300 milyonu aşan nüfusuyla dünyanın en büyük Müslüman ülkesi olacaktı. Bangladeş'te de öyle iktidarlar kurdular ki, çizilen rotadan sapan olursa darbeyle indirdiler. Bangladeş adeta darbeler ülkesine döndürülerek Pakistan ile tekrar birleşmeyi hatırlayacak bir saniye vakti bile bulamadı. Şimdi Hindistan 30 yılda dünyanın en büyük 3 ekonomisinden biri olmaya hazırlanıyor.
Üstelik Çin ve Rusya ile de iş tutuyor.
İşte bu durum sömürgecileri rahatsız ediyor. O yüzden yukarıda anlattığımız "Aşk cihatçıları" fitnesi dahil her türlü argümanla Müslüman-Hindu çatışmasını körüklüyorlar. Hindistan'ın daha daha parçalanması için her türlü tezgahı sahaya sürüyorlar. O Hindistan'daki alimlerden Şeyh en-Nedvi geçtiğimiz hafta bir mesaj yayınladı.
"Erdoğan sadece Türkiye'nin Cumhurbaşkanı değildir. Tüm İslam coğrafyasının Cumhurbaşkanı ve Tüm Müslümanlar'ın lideridir" dedi.
Aslında çok uzaklardan gelen bu çığlığın çok önemli açılımları vardı. En Nedvi "İslam coğrafyasını birleştirebilecek tek lider Erdoğan" mesajını veriyordu.
Şöyle bir düşünün... Bu açıklamayı 500 milyonun üzerinde Müslüman'ın yaşadığı bir ülkeden biri yapsaydı ne olurdu?
Ancak her zaman dediğimiz gibi İslam coğrafyasını fitnelerle bölerek un ufak ettiler. Çatıştırıp, küçülterek sömürdüler.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu "Bize dolar saldırısında bulunanlar içinde Müslüman ülkelerin olduğunu da tespit ettik" diyordu. Bilgi Türk istihbaratından gelmişti. Bunların içinde cücük kadar Birleşik Arap Emirlikleri bile var. "Türkiye ülkenizde darbe yapacak" diye İsrail tarafından kandırılan ve ülkesinin her köşesini MOSSAD'a teslim eden BAE bile Erdoğan'ı indirmek için kullanılıyor. Sömürgeciler tüm İslam coğrafyasındaki halkları aynı gönülde birleştirecek bir lider ülkeden korkuyorlar.
Her türlü oyunu oynuyorlar. Bu gayet normal... Önemli olan biz ne yapacağız?
Anormal olup oyunlara mı geleceğiz?
Sandık orada... Karar sizin!