Tarihi 13 Nisan 2018

Bir ineğin varsa

Trump'ın Amerika'da sıkıntısı büyük. Peşpeşe davalar açılıyor.
Adını taşıyan ve evinin bulunduğu Trump Tower'da yangın çıkıyor, avukatının ofisine baskınlar düzenleniyor.
Böyle bir ortamda can simidine ihtiyaç var. Trump aradığını Suriye'de buluyor.
Kimin attığı henüz kesin olmayan kimyasal silah bahanesiyle Suriye'ye sarılıyor.
Amerikan uçak gemisi beş kruvazör eşliğinde Amerika'dan yola çıkıyor.
İngiliz denizaltıları Akdeniz'e koşuyor, Kıbrıs'taki üsler hareketleniyor. Fransa "Ben de varım" diye zıpçıktı gibi ortaya fırlıyor. Akdeniz'e yığınak yapılırken liderler çocuklar gibi tweet atıyor...
Trump "Bekle Suriye füzelerimiz geliyor" diyor. Rusya "Atılan her füzeyi indirir, atanları da vururuz" diye karşılık veriyor.
Tweet restleşmesi sanki Atari salonunda savaş oyunları oynayan çocukların didişmesine dönüyor.
Dünya geriliyor, Amerika'da Trump'ın başını ağrıtan davalar gündemden düşüyor. Beyazsaray rahatlıyor, Trump derin nefes alıyor, Rusya'ya rest çekiyor.
O esnada Putin ne mi yapıyor? Gidiyor İsrail Başbakanı Netenyahu'yu arıyor ve "Sakın bir çılgınlık yapma" diyor.
Allah Allah... Ne kadar garip bir durum... Amerika "Bekle Suriye, Rusya, İran füzelerimiz geliyor", diyor Putin kalkıp Netenyahu'yu uyarıyor. Dünyada da "Yahu neden" diye kalkıp soran olmuyor. Evet Putin durup dururken Netenyahu'ya fırça atıyor, ağır konuşuyor ve uyarma ihtiyacı hissediyor... Çünkü bu savaş tamtamları en çok İsrail'in işine yarıyor.
Bu akşam ahaber'de Yaz-Boz'da röportajı yayınlanacak olan CIA ajanı Ray McGovern "Kriz İsrail için çıkarılıyor" diyor.
Zira İsrail Filistin'i vuruyor, dünyada dönüp bakan yok. Gündem Suriye... Ve İsrail bu ülkeye dalmak, topraklarının bir kısmını işgal etmek için aylardır hazırlık yapıyor. Kirli planları bilen Putin o yüzden Amerika'da savaş çığlıklarının atıldığı saatlerde Netenyahu'yu arayıp "Bir aptallık yapma" diye uyarıyor.
"Füzelerimiz yolda" diyen ve Şam'ı koruyan Moskova'ya gözdağı veren Trump yüzünden Rus savaş gemileri Tartus üslerinden ayrılıp Akdeniz'de düşman karşılamaya gidiyor. Sonra bir bakıyoruz Trump "Rusya'nın ekonomisini biz kalkındırırız" diye bir açıklama yapıyor. Ertesi gün "Suriye'yi vurabiliriz de vurmayabiliriz de" diyor, "Haydaa" çektiriyor. Bu arada Suriye tüm savaş uçaklarını Rus üslerine çekiyor. Dünya "Ne yani şimdi ABD Rus üslerini mi vuracak, pöh" demeye başlıyor.
Blöf mü yapılıyor yoksa gerçekten birileri kafayı sıyırdı da savaş mı istiyor?
Soruya cevap bulunamıyor, iş tiyatroya ve komediye dönüşüyor.
Bir İran krizi vardı malum... Nükleer silah üretiminden vazgeçmesi için savaş çığlıkları atıldı. Sonra gitti Obama anlaştı İran'la. Tahran "Tamam nükleer yok" dedi. Sonra Trump bu anlaşmayı yırttı attı. Ancak anlaşma yırtılana kadar İran bloke edilen 150 milyar dolarını Obama sayesinde geri alıp silaha yatırdı. Şimdi bölgede Obama destekli o silahlarla nüfuz ediniyor. Suudi Arabistan 150 milyar dolarlık yeni silah gücüne kavuşan İran korkusuyla kabuslar görüyor. "O silahlar Yemen'de bize doğrultuluyor" diyerek Suriye savaşına sponsor oluyor, gidiyor Amerikan, İngiliz şirketlerine para yağdırıyor. "Suriye'yi vuracağız" diye tellala dönen son durağı Fransa'ya milyarlarca dolarlık silah siparişi veriyor. Paris'te kültür anlaşmasına bile tam 20 milyar dolar yatırıyor.
Krizler, savaş çığlıkları her zaman olduğu gibi birilerini İneklerle buluşturuyor. İnekler sağılıyor, sütler içiliyor. Çakallar uluyor! Suriye şu anda sahipsiz, parçalara ayrılmış bir ülke...
Üzerinde çıkarlar için tepiniyorlar.
Unutmayın çakallar kuzuların bol olduğu yeri değil sahipsiz kaldığı yerleri severler. Doların üzerinde resmi olan ve 1 numaralı süt sağıcı Amerika'nın kurucuları arasında yer alan Benjamin Franklin tarihe geçen bir konuşmasında diyor ki; "Bir koyunum ve bir ineğim olduğundan beri herkes bana selam veriyor."