Tepeden tırnağa dertlere deva

Vücuttaki her organ, ana kaynağı güneş olan D vitaminine ihtiyaç duyuyor. Bu vitamin, kanserden Alzheimer’a, kalpten tansiyona, sedeften kemik erimesine kadar pek çok hastalıkta kilit rol oynuyor

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 23 Kasım 2017 Güncelleme 23 Kasım 2017, 02:26
Tepeden tırnağa dertlere deva

İÇİNDEKİLER

Son yıllarda ülkemizde adeta salgın halinde D vitamini eksikliği yaşanıyor. Güneşe çıkmama, kapalı mekanlarda kalma D vitamini eksikliğini tetikliyor. Tüm vücudu tepeden tırnağa etkileyen insan ömründe önemli etkilere sahip D vitaminini Prof. Dr. Osman Erk şöyle anlatıyor...

D vitamini hormonları dengeler, bağışıklık sistemini uyarır, kanserli hücrelerin kendi kendini ortadan kaldırmasına yardımcı olur.
Meme, yumurtalık, prostat, beyin ve kolon gibi kanserlere karşı koruyucudur.
Açık tenli insanlar daha çok ve daha kısa sürede D vitamini üretir. Siyahilerin D vitamini düzeyi beyazlardan oldukça düşüktür.
Bu vitamin antioksidan ve iltihap karşıtıdır. Kemik kırıklarını önler, kasları geliştirir, kalbi destekler ve kansere karşı koruma sağlar.
Ciltte sıkıntılı edef hastalığına iyi gelir.
Beyni korur, beyin sağlığı, hafıza, bilişsel fonksiyonlar ve cilt için gereklidir.
Kemikleri güçlendirir. Osteoartritin (kireçlenme) önlenmesinde yardımcı olur.
Düşük D vitamini düzeylerinde depresyon, Alzheimer ve bipolar bozukluklar daha sık görülmektedir.
D vitamini Alzheimer'a neden olan protein beta amiloidin ortadan kaldırılması için bağışıklık sistemini uyarır.
Normal kalsiyum düzeyi için D vitaminine ihtiyaç vardır.
Kışın D vitamini verilen çocuklarda grip riski azalır. Düşük D vitamini seviyesi olanlarda alt solunum yolu enfeksiyonları artmaktadır. D vitamini bağışıklık sistemini destekler.
Bu, cildimiz tarafından yapılan bir hormondur. Fazla vitamin sadece kemikleri değil, kasları da güçlendirir. D vitamini kasları güçlendirdiği gibi düşmeler sonucu çıkabilecek sakatlıkları ve ölümü de önleyebilmektedir.
D vitamini kalp sağlığını destekler, tansiyonu dengeler, kalp yetersizliği riskini azaltır. Multipl Skleroz'a (MS) karşı koruyucudur. raşitizme yol açar D vitamini eksikliğinde çocuklarda raşitizm, büyüklerde osteomalazi (kemik yumuşaması) hastalığı ortaya çıkar. Raşitizm belirtileri değişiktir. Başlangıçta hafif kemik ağrıları, sonra kemik eğriliği ve şekil bozuklukları olur. Yürüme paytaklaşır. Fazlası zararlı Yüksek doz D vitamini kullananlarda 'kalsiyum yüksekliği' denen hiperkalsemi tablosu oluşur. Bulantı, kusma, karın ağrısı, sık sık idrara çıkma, aşırı susama gibi belirtiler vardır. besinlerde var mı? Güneş ışığı ile temas sonucu deri, karaciğer ve böbreklerde aktif hale getirilerek sentezlenen D vitamini aslında hormon sayılan bir bileşiktir. Karaciğer, süt, yumurta, kırmızı et, yağlı balıklar ve balık yağında az miktarda D vitamini bulunur.

TEMEL GERÇEKLER
Hayvansal ve bitkisel besinler D vitamini ihtiyacını karşılayamaz.
Yazın krem kullanmadan 20-30 dakika güneş ışınlarına maruz kalmak D vitamini ihtiyacı için zorunludur.
Güneş kremi D vitaminini engeller.
Yaz aylarında depolanan D vitamini bütün yıl ihtiyacı karşılayamaz.
Kışın ise 10-17 saatleri arasında güneş ışınlarına maruz kalmak maksimum yarar sağlar.
D vitamini düzeyleri düşük olanlarda günde 1000-2000 İÜ takviye yapmak yeterli olacaktır.
D vitamini sadece kemik sağlığı ile ilgili değil, genel vücut için gerekli olan bir vitamindir.
Çocuklukta yeterli D vitamini alanlarda göğüs, kolon ve prostat kanseri riski azalır.
Yeterli D vitamini hipertansiyon, kalp yetersizliği, beyin felci, Parkinson, demans ve Multipl Skleroz gibi hastalıkların riskini düşürür.
Astım ve alerjik hastalıklar D vitamini eksikliğinde daha sık ortaya çıkar.
D vitamininin obezite ve diyabete karşı koruyucu etki yarattığı bilinir.

​KİMLER DAHA ÇOK İHTİYAÇ DUYAR?
kalp sağlığı, kanser ve osteoporozu önlemek için günde 2000 İÜ önerilir. Az güneş görenlerde, koyu tenli kişilerde, çocukyaşlılarda, çok doğuran ve uzun süre süt veren kadınlarda eksikliğine rastlanır. 70 yaşından sonra deride yapımı azalır.

​EKSİKLİĞİ BÖBREKLERE ZARAR
D vitamini karaciğer ve böbreklerde aktif hale geldiği için bu organların hastalıklarında da eksiklik oluşur. Bağırsak hastalıklarında, safranın bağırsağa akamadığı durumlarda ve epilepsi ilacı kullananlarda da eksiklik sıktır.