Kanuniye sadrazam boğdurtan Hürrem

Sarayda isyan çıkarıp Kanuni'nin ilgisini çeken Ukraynalı papaz kızı Roxelane, kısa sürede 'Hürrem Sultan' oldu. Devleti ele geçirdi. Hatta bir entrika ile Sadrazam Frenk İbrahim Paşayı boğdurttu

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 02 Ocak 2011 Güncelleme 02 Ocak 2011, 05:29
Kanuniye sadrazam boğdurtan Hürrem

İÇİNDEKİLER

O, Harem dünyasına adım attığı o günlerde, Ukraynalı bir papazın üç kızından en küçüğüydü.
Roxelane'in aslında güzel bir kız olduğu söylenemezdi. Ve hayatının hiçbir döneminde de klasik anlamda güzel olamadı. Çok daha sonraları tarihçiler onu 'alımlı' olarak tarif edeceklerdi.
Ama tarihe; çirkinliği ya da güzelliği ile değil, Osmanlı'nın en güçlü kadını, Hürrem Sultan olarak geçecekti.
Roxelane, hareme alınıp eğitim görmeye başladığı zaman henüz 15-16 yaşlarındaydı. Ama bu genç kız haremin hiçbir kuralına uymuyor, asi ruhunu kimse bastıramıyordu. Eğitimini aksatmıyordu ama yaptığı çılgınlıklar yüzünden haremağası sonunda onu haremden kovdu! Ama bir cariyenin saraydan atılmasını talep etmek için Kanuni'nin huzuruna çıkması şarttı. Ve böylece bu çılgın kız kendini padişahının ayakları önünde buluverdi.
Ayrıca Sultan Süleyman da bu kızı çok merak etmişti.
Kanuni ve Hürrem'in karşılaşması kuşkusuz koca bir imparatorluğun kaderini etkileyecekti. Huzuruna getirilen genç cariye, Kanuni'yi ilk anda etkiledi. Roxelane, "Haremde kalıp herkese hizmet etmek yerine padişahın ayakları dibine oturup o'na hizmet etmeyi hayal ettiğini" anlatmaya başladı. Öylesine tatlı, rahat ve kendinden emin konuşuyordu ki Sultan Süleyman onu bir saate yakın dinledi. Ve daha sonra genç kızı elinden tutarak sevgiyle yanına oturttu ve hayatı boyunca dönmeyeceği bir söz verdi; "Bundan böyle senin adın can yakıp yürek tutuştururcasına gülen anlamında Hürrem olsun. Sen artık can yoldaşım, gönül ortağımsım, mutluluğumu da, dertlerimi de, sıkıntılarımı da paylaşan olacaksın.
İçimde hep hissettiğim, ama adını koyamadığım hasret meğersem ki senmişsin."
Ve o andan itibaren Hürrem, Kanuni'nin önce gözdesi, sonra Sultanı oldu.
***

Hürrem Sultan saraya geldiğinde Kanuni'nin Mahidevran isimli bir başka cariyesinden Mustafa isimli bir oğlu vardı. Mustafa zamanla çok sevilen bir şehzade haline geldi. Mustafa'nın, Kanuni'den sonra padişah olmasına kesin gözüyle bakılıyordu. Bu da Mahidevran Sultan'ın, haliyle Valide Sultan olacağı anlamına geliyordu.
Ama Kanuni'nin ayaklarının dibine oturup yumuşak sesle konuşan Hürrem'in hırslarının ne boyutlara varabileceğini kimse hesap edememişti.
Hürrem, sessiz ve derinden bir mücadeleye başladı. Bu mücadelenin diğer adı iktidar savaşıydı. Rakiplerini ortadan kaldırıp kendi çocuklarını tahta çıkarmak için attığı adımları kimse durduramayacaktı. Bu arada kızı Mihrimâh dünyaya geldi. Ama yine aynı günlerde Kanuni'nin bir başka cariyeden Murat adı verilen bir şehzadesi daha olacaktı. Mustafa ve Murat'ın yaşaması demek Hürrem'in çocuklarının hiç birinin tahta çıkamayacağı anlamına geliyordu.
Özellikle Şehzade Mustafa saray erkanı tarafından çok sayılıp seviliyordu. Oysa Hürrem bir örümcek titizliği ile örmüştü ağlarını. Ama bir engel vardı önünde; Sadrazam Frenk İbrahim Paşa.

YILLARCA PADİŞAHI PARMAĞINDA OYNATTI
Frenk İbrahim Paşa Parga'lı bir köleyken, Kanuni'nin gözüne girmeyi başarmış, sadrazamlığa kadar yükselmiş, üstelik padişahın kız kardeşi ile evlenmişti... İbrahim Paşa, Kanuni Süleyman'a ve oğlu Mustafa'ya gönülden bağlıydı. Ve gözü, hiç sevmediği Hürrem'in üzerindeydi.
Kısaca zor bir hedefti Frenk İbrahim.
İşte bu gözler üzerinde olduğu sürece hiç bir şey yapamayacağını anlayan Hürrem, hemen ilk sıraya sadrazam Frenk'i aldı. Ama acele etmeyecekti.
Her şeyin bir zamanı vardı.
Bu arada Hürrem Sultan gerçek anlamda Kanuni'nin baş danışmanı olarak çalışıyordu. Padişah onsuz hiçbir karar almazdı. Devlet yönetiminde etkili olan Hürrem, o günlerde önemli bir sefer olan İranlılarla savaşı destekledi ve sonuçtaki galibiyette onun da imzası oldu.
Devlet işlerindeki becerisi, imparatorluğa en parlak günlerini yaşatacaktı. Değer yanda Ruslar ve Lehlerle barış içinde yaşanılmasını sağladı.
***

Kızı Mihrimah'ın yanı sıra padişaha üst üste dört şehzade daha doğurdu Hürrem; Abdullah, Selim, Bayezid ve Cihangir. Artık kendisini Frenk İbrahim Paşa ile baş edebilecek güçte hissediyordu, planını uygulamaya koyabilirdi.
İmparatorluk sınırlarını genişletmekten, devleti zenginleştirmekten başka düşüncesi olmayan Sultan Süleyman ise hep seferlerdeydi. Hürrem Sultan bu yüzden ona özel ulaklarıyla mektup üzerine mektup gönderiyordu.
Bunlar aşk mektupları olduğu kadar 'iş' mektuplarıydı aynı zamanda. İşte bu mektuplardan birinde, kendisine her zaman inanmaya hazır olan Kanuni Süleyman'ı, İbrahim Frenk paşanın sultanlığını ilan etmeye hazırlandığına ikna etti. Karısına inanan padişah, Frenk İbrahim Paşa'yı boğdurarak öldürttü.
Hürrem hiç bir zaman tek bir hedef üzerine yoğunlaşmazdı. Saltanatı tam olarak elinde tutmak için kızı Mihrimah Sultanı da Rüstem Paşa ile evlendirdi ve damadını hemen sadrazam yaptı. O günlerde Mihrimah Sultana aşık olan bir başka isim daha vardı ama onun bu karanlık entrikalar arasında hiç şansı yoktu. Mimar Sinan'dı bu adam! Ama Mihrimah ile hiçbir zaman evlenemedi. Adı tarihe, dünyanın en büyük sanatçılarından biri olarak geçti. Bu karşılıksız aşkın buruk öyküsünü de yarın okuyacaksınız... Ve Hürrem'in Kanuni'ye kendi öz oğlunu nasıl öldürttüğünü de...

Hürrem'den 'iş', Kanuni'den 'aşk' mektupları
Kanuni Süleyman sürekli olarak seferde olduğu için Hürrem Sultan ile sık sık mektuplaşırdı. Aşağıda örneklerde de görüleceği gibi Hürrem Sultan, ona bağlığını ve sevgisinin yanı sıra mutlaka bazı isteklerde bulunurdu.
Örneğin aşağıdaki iki ayrı mektupta, İbrahim Paşa'nın Sadrazam olmasına engel olmuş, diğerinde ise kızı Mihrimah'ın kocası Rüstem Paşa'nın yolunu açmıştır. Kanuni'nin ona yazdığı satırlar ise sadece sevgi sözcükleridir.
Hürrem Sultan'dan Kanuni'ye
Yüz yere koyub sultanım hazretlerinin hak-i payi şereflerine bin düsturlu edeb ile yüzüm mubarek ayağınız toprağına sürdükten sonra benim gözlerim nuru, kurbanınız olduğum padişahım.(.....) A benim sultanım, canımın paresi, devletlim. Mektub-u şerif ile cariyenize ilam edesiz. Kaçan ola ki temaşaladı işidem.
Hazreti Resuyl rühyiçün yazup cariyenize ilam edesiz, kurban olduğum Padişahım. Amma Sultanım, inşallah İbrahim Paşa'yı çıkarmıyasız devletim. Cariyeniz Hürrem İki gözüm, yoluna kurban olduğum saadetim.
Rüstem paşa bendenizdir, nazar-ı şerif üzerinden diriğ etmeyüb benim devletlim kimsenin sözüne amel etmeyesiz. Hele sol cariyen Mihrimah'ın yüzü suyuna benim devletlim, aziz başınız için, ben cariyen dahi hatırı için olsun saadetlu padişahım.
Cariyeniz Hürrem
Kanuni'den Hürrem'e
Sorma aşkın haletin Mecnun'a bir divanedir
Açma aşkın sırrını Ferhan'e kim efsanedir Sor bana aşkın rumuzun sana takrir eyleyem
Canu baş terkin urur aşık heman pervanedir.