Dindar görünümlü çevreden de yöneltildiği ve bazı dergilerde onaylayıcı yazılara yer verildiği için bu soruyu cevaplama gereğini duydum. İslâm Dini erkek erkeğe (homoseksüellik) ve kadın kadına (sevicilik) cinsel ilişkiyi haram kıldığı gibi, kadın eşe anüs ilişkiye girilmesini de yasaklamış; haram kılmıştır.
Bu yasaklama, kişinin kendi karısını da, yabancı kadınları da içine almaktadır.
Bu yazımızda açıklanmak istenen, kişinin kendi eşi ile anal ilişkisidir.
Yasaklayıcı âyet Yüce Allah Kur'ân-ı Kerîm'de kadınlara ancak döl yatağı olan üreme organlarından ilişkiye girilebileceğini şöylece açıklamaktadır: "Kadınlarınız sizin tarlanız; ürün alabileceğiniz eşlerinizdir. O halde ürün verici ön organlarından dilediğiniz gibi ilişkiye girin.
Nefisleriniz için (besmeleyi, şeytandan Allah'a sığınmayı ve sevişmeyi) öne alın. Allah'ın emirleri ve yasaklarına aykırılıktan da korunun. O'nun huzuruna varacağınızı da bilin. (Ey Peygamber! Âdet halinde ve arka organdan ilişki gibi haramlardan korunan) müminleri müjdele."
Bakara Sûresi'nin anlamını sunduğumuz bu iki yüz yirmi üçüncü âyeti, kadınları "hars"; ekim alanına benzetmekte ve bu ekim alanına istenilen yöntemle gelinilebileceğini açıklamaktadır.
Kadının ekileni bitirici alanı rahimi olduğu için, âyet arka organdan ilişkiyi yasaklamaktadır.
Ancak üzerinde durduğumuz bu haramın daha açık delillerini bu âyeti yorumlayan hadislerle, arka organdan teması doğrudan yasaklayan hadisler oluşturmaktadır.
Yasaklayıcı hadisler Peygamberimiz şöyle buyururlar: Şüphesiz Allah gerçeği bildirip emretmekten geri durmaz; Kadınlara arka organlarından ilişkiye girmeyiniz.
-Allah şanını artırsın Allah'ın Resûlü Peygamberimiz diğer hadislerinde de şöyle buyurur: "Karısına arka organından ilişki kuran kişi melundur; Allah'ın rahmetinden uzaktır." "Karısına arka organından ilişkiye giren kişiye Allah rahmet nazarıyla bakmaz."
Anal ilişki, küçük eşcinselliktir Allah'ın Resûlü Hz. Muhammed'in dilinde "küçük eşcinsellik" şeklinde geçmekte olan yaratılış düzenini bozucu bu fiil, açık bir cinsel haramdır.
Kur'ân ve Sünnet'in özünü kavrayamayan bazı zümrelerin, Bakara sûresinin 223. ve Hıcr sûresinin 71. âyetlerinin anlamlarını çarpıtarak bu açık ve sonuçları yıkıcı ve üzücü haram üzerindeki mubahlaştırıcı görüşleri kültürel bir cinâyettir.
Kur'ân ve Sünnet'le yasaklanan ve sahâbe bilginleri ile birlikte her asrın İslâm bilginlerinin ittifakıyla haramlığı onaylanan bu sadizmî fiilin bağımsız haramlığı yanında en büyük sakıncası, erkek erkeğe ve kadın kadına ilişkilere de yol açmasıdır.
Allah'ın Resûlü, Hz.Muhammed homoseksüelliğin tarihî kaynağını oluşturan Lût toplumunda, homoseksüelliğin kadınlardan erkeklere geçiş yaptığını şöylece açıklamaktadır: "Lût toplumunda homoseksüellik erkekler arasında başlamadan kırk yıl önce kadınlara yönelik olarak başladı."
Yaratılış düzenini bozarak kadınlara arka organlarından yaklaşan bu ilâhi yasa tanımaz insanlar, doğal ve helâl yoldan ilişkinin meşrû tatmin yollarını tıkadıkları için, büsbütün bozulmuşlar, erkekleri erkeklerine ilişirken, kadınları da kadınlarına yönelmiştir.
Homoseksüellerin karılarının sevici olmalarından daha doğal ne olabilir?
Anal ilişki karşılıklı rıza ile helâl olmaz İnsan doğasının da ret ettiği bu ilâhî haramı eşler arzu etseler de yapamazlar. Çünkü insanların arzusu ve onayı haramı helâl kılmaz. Bu fiili, haram olduğunu bilerek veya içtihat yanılgısı ile helâl olduğuna inanarak yapmak, kişiyi yalnızca günahkâr kılar.
Tövbe edilerek aklanılabilir. İnkârdan kaynaklanan bir yaklaşımla helâl görmek ve saygı duyulması gereken bir insan hakkı olarak değerlendirip yapılabilir bulmak ise kişiyi kâfir kılar.
Peygamberimiz "Kadınlarına arka organlarından ilişkiye giren kişi kâfir olur." buyurarak bu gerçeğe dikkatlerimizi çekmiştir. Kâfirler ise ebedî Cehennemliktir.
Arka organından ilişkiye girilen veya buna zorlanan kadın İslâm Hukuku'na göre yargıya gidebilir. Kocaya yargı yoluyla ceza verilir ve bu filini sürdürmek isteyen kocanın karısı ile evlilik ilişkisi hukuken sona erdirilir.
Bilinen bir gerçek olduğu için, kadınlarla bu tür ilişkinin sindirim aygıtını doğal işlevini yapamaz hale getirici ve AİDS gibi öldürücü hastalıkları bulaştırıcı sağlığa ilişkin
zararlarını açıklama gereğini duymuyoruz.
SORULARINIZ VE CEVAPLARI
* SORU: YANLIŞ BİLGİLERE SAHİP OLDUĞUMUZ MELEKLERE ÎMAN KONUSUNU AÇIKLAR MISIZ?
Varlıkları Kur'ân'la bildirildiği için Meleklere îman etmek farzdır. Onları inkâr etmek kişiyi kâfir kılar. Melekler, Allah'ın insanlardan önce yarattığı varlıklardır. Nuranî bir maddeden yaratıldıkları için aslî hüviyetleri içinde yalnız peygamberler tarafından görülebilirler. Göklerde yaşarlar. Görevleri gereği yeryüzüne de inerler. Erkeklik ve dişilikleri yoktur. Yemezler, içmezler ve uyumazlar. Süratle giderler ve gelirler. İnsan sûreti dahil değişik sûretlere girebilirler. İnsanlar gibi nefsi arzuları ve emelleri, iradelerini kullanma hürriyetleri yoktur. Güneşin ve ayın yörüngelerinde seyretmesi, kalbimizin ve sinir sistemimizin çalışması gibi iradelerini yönlendirmeksizin ancak kendilerine emredileni yaparlar. Bu sebeple iradelerini kullanarak ilahi emirlerin gereğini yapan îmanlı ve amelli insanlar meleklerden üstündür. Melekler farklı yaratılıştadırlar. Bir kısmı iki kanatlı, bir kısmı da üç ve dört kanatlıdır. Cebrail'in altı yüz kanadı olduğunu Peygamber'imiz açıklamıştır. Ancak meleklerin kanatları biz insanların çağrışım yaptığı gibi kuş kanatları türünden değildir. Onların kanatları, Allah'ın emirlerini uygulamadaki güçlerini yansıtan özellikleridir ve mahiyeti bizim bilgimizin dışındadır. Meleklerin sayıları yalnız Allah'ın bileceği kadar pek çoktur.
* SORU: MELEKLERİN GÖREVLERİ NELERDİR?
Cevap: Meleklerin metafizik alemlerde vazifeleri olduğu gibi evrenle ve yer küremizle ilgili görevleri, insanlarla alâkalı ödevleri de vardır: a- Fizik ötesi alemlerdeki görevleri, Allah'ı zikretmek, O'nun emirlerini uygulamak, Arş alemini taşımak, cennetlikleri selâmlamak ve onlara hizmet etmek, cehennemlikleri cezalandırmak, Peygamberlere vahiy getirmektir. b- Evren ve yer küremizle ilgili vazifeleri ise, gezegenler arasında düzeni sağlamak, onları yörüngelerinde seyrettirmek, rüzgârları yönlendirmek, yağmurları yağdırmak, toprak bitkilerini programlamak ve bitirmek, öz ifadeyle evrende ve yer küremizde vücuda gelen bütün tabîat olaylarını düzenlemek, yönetmek, vücuda getirmek ve sonuca götürmektir. c- İnsanlarla ilgili görevleri şunlardır: İnsanlara iyi, güzel ve doğru olan duyguları ilhâm etmek, mü'minlerin kalbî dirençlerini artırmak ve onlara duâ etmek, insanların iyi ve kötü amellerini görüntülemek,yazmak ve arşivlemek, onları kader programında yer almayan tehlikelerden korumak, Kur'an okunan yerlere inmek, Allah'ı zikreden topluluklara katılmak, Cuma namazına gelen mü'minleri erkencilik sırasına göre tesbit etmek ve Cuma hutbesini dinlemektir. Ayrıca mü'min ilim adamlarını tebrik etmek, Kadir gecelerinde yeryüzüne inerek mü'minleri selâmlamak, müjdeler getirmek, Allah'ın sevdiği ve sevmediği insanları insanlara fısıldamak, canları almak ve mü'minleri Cennetle müjdelemek vs.'dir. Üç başlık altında açıklamaya çalıştığımız bütün bu görevler ayrı ayrı melek toplulukları tarafından yapılmaktadır. Vahiy meleği ise Cibril (Cebrail) dir. Meleklerle ilgili olarak verdiğimiz bu bilgiler bütünüyle âyetler ve hadîslere dayanmaktadır.