Cin çarpmaz insan çarpılır

'Cin çarpması' dediğimiz ruhsal durum insanın manevi yönden çöküntüye uğramasıdır. Cin çarpmaz ama boşluğa düşen kişinin sinir sistemi iflas eder

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 01 Ekim 2010 Güncelleme 01 Ekim 2010, 00:02
Cin çarpmaz insan çarpılır

İÇİNDEKİLER

Cin kelimesi yüzyıllardır neredeyse 'çarpma' kelimesiyle birlikte anılıyor. İnsanın ilk aklına gelen 'cin çarpması' oluyor. Peki insanlarda büyük korkuya sebep olan 'çarpma' hadisesi fiziksel mi yoksa ruhsal mı oluyor. Bu hep tartışıla gelmiş bir konu. Birçok toplumlarda özellikle büyü ve sihirle uğraşanlar insanlardaki bu korkuyu da kullanarak kendilerine çıkar da sağlıyorlar. Günümüzde bile 'büyücü, sihirbaz, medyum' gibi isimlerle kendilerine yer edinmeye çalışanlar da insanların bu zaaflarından yararlanarak çıkar sağlamaya çalışıyor. Zaman zaman fiziksel sorun yaşayanlara da yakıştırılan bu olay aslında bizim bildiklerimizin dışında bir 'çarpma' hadisesi olarak gelişiyor. Cinler alemiyle ilgili bilinmeyenleri TAKVİM okurlarına anlatan Cemalettin İpekbayrak halk arasında en çok merak edilen konulardan birisi olan 'cin çarpması' olayına da açıklık getirdi. İpekbayrak, manevi çöküntü içindeki kişilere musallat olan cinin, bu olayın ileri evrelerinde insana hükmedebileceğini de belirtti. İşte çok merak edilen cevaplar:

İNSANI CİN ÇARPAR MI?

Cin kimseyi çarpmaz. Ancak bünyesi zayıf bir kişi ile iletişime geçerse o kişi korkar. Yaşadığı bu korkunun neticesinde hareketlerinde de gariplikler ortaya çıkar. Sinir sistemi bozulur. Sinirleri gevşedikçe enerjisi düşer ve kendisine hâkimiyeti kaybolmaya başlar. İşte bu durumdaki kişilere cinler daha çok musallat olur. Kişi buna dayanamaz ve vücudunda garip reaksiyonlar olur. Kendi korkusundan oluşan istemsiz hareketler, cinin etkisine bağlanır. Bunun haricinde kişinin iyice zayıflamasıyla cin sadece zihnine değil artık bedenine de hükmedebilir.

CİN ÇARPMASINA UĞRAYAN BİR İNSAN NASIL ANLAŞILIR?
Cin çarpması denilen durumun aslında çok somut göstergeleri vardır. Her şehirde buna benzer şeyler yaşanır. Bir kişiye o noktaya gelince şu şekilde fark edilir; hipnotize olmuş gibi bir noktaya bakar, kardeşlerini bile tanımaz, kendi kendine konuşur. Frekans uymuştur, onlarla konuşuyordur. Her türlü iletişim kanalları açılmıştır. Ve artık çok zorlarlar ise (onunla konuşup, isteklerini yaptırmaya çalışmaları gibi) kişi bedenen de farklı tepkiler verebilir. İşte buna halk arasında cin çarpması denir.

İNSANIN İÇİNE CİN GİRER Mİ?
Cin insanın içine girmez, giremez. Böyle bir yetkisi de yeteneği de yoktur. Ancak beynine hükmeder. Yani cinin bedeni bizim bedenimizle bütünleşemez. Zihnimize girer ve oradan tüm benliğimize hükmeder. Bedenimizi kendi bedeni gibi kullanabilir.

İÇİNE CİN GİREN KİŞİ BUNDAN HOŞLANIR MI?
Hayır hoşlanmaz. Bu çok istenilen bir şey değildir. İçine cin kaçmış biri istemsizce hareket eder. Aklından geçenler kendi düşüncesi mi yoksa cinin düşüncesi mi ayırt edemez. Onun istediği gibi davranır. Hatta bazen ailelerine ya da yakınlarına kendilerini bağlaması için ricada bulunur. Çünkü nadir de olsa çevresine ve kendine
fiziksel zarar verebilir.

İÇİNE CİN GİREN BİR KİŞİYİ NASIL ANLARIZ
Cin eğer bir kişiyi etkisi altına almış ise belirgin olarak şu alametler ortaya çıkar:
Cin bağırmaya başlar, sızlanır, çığlık atar, acı çeker ve kişinin ağzından konuşur.
Hasta sağa-sola sert şekilde bakmaya başlar ya da ellerini gözlerine kapatır.
Bakışları donar yahut şiddetli bir şekilde gözlerini açıp-kapar.
Vücudu titremeye başlar.
Hasta bayılır ve cin hastanın dilinden konuşur.
Bazen de cin adını söyler.

YAŞANMIŞ HİKAYELER
İÇİMDEKİ SESLE ARKADAŞ OLDUM
Yaşadığım korkunç olay 4 yıl önce başıma geldi. Üniversite için Eskişehir'e gitmiştim. Sorunlar beni artık çok sıkıyordu. Sürekli düşünmekten yorgun düşüyordum. Bir gün zihnimde bana yardımcı olan bir ses duydum. Ben ne dersem cevap veriyordu sanki. Yani ben düşünüyordum ama sanki başka bir ses vardı beynimde ama düşünceler bana aitti. Sanki o sesle arkadaş olmuştum. Gittikçe ses beni yormaya başladı. Uykumdan uyanıyor düşünüyordum. Hatta kendi kendime konuşuyordum. Bir gün camdan sarktığımı ve telefonun çalması ile kendime geldiğimi hatırlıyorum. Artık iyice uykularım kaçmaya başlamıştı ki annemi aradım. Ama ona bu konulardan bahsetmedim. Önce bir doktora gittik, sinir ilaçları verdi daha sonra geçici bir dönem rahatladım ama bitmedi. Hatta ben ondan kurtulmaya çalıştıkça o daha da sertleşiyor, hırçınlaşıp beni yanlış şeyler düşünmeye ve yapmaya itiyordu. Sonunda annem bana dualar okudu ve beni memlekete götürdü. Şimdi rahatım. (İ.S. KARS)