Tarihi 23 Temmuz 2017

O günler geride kaldı Bay Gabriel

Malum Almanya ile ilişkilerimiz Türkiye'de teröre destek verici faaliyetler icra eden Alman vatandaşlarının tutuklanması nedeniyle gerildi. Aslında gerginliğin nedeni tek başına Alman vatandaşlarının tutuklanması değil.
Tutuklamalar olsa olsa bahanesi olur.
İlişkilerinin gerilmesinin daha derin nedenleri var.
Peki nedir o derin nedenler? Sorunun cevabı Alman Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'in son gerilim üzerine Almanca ve Türkçe olarak Alman vatandaşı Türklere hitap eden açıklamasının satır aralarında gizli. Gabriel neden böyle bir açıklama yapmak ihtiyacı hissettiğini anlatırken "Türkiye ile olan ilişkilerimizde şu anda yaşanan büyük zorlukları özellikle siz de hissetmektesiniz. Sizin vatanınız Almanya'dır, fakat birçoğunuz için aynı zamanda da Türkiye'dir" cümlelerini kurdu.
Gabriel açıklamanın devamında da "Biz Türkiye ile iyi ilişkilerimizin olması için her zaman çaba sarf ettik, çünkü Almanya ile Türkiye arasında iyi ilişkilerin sizin açınızdan da önemli olduğunu biliyoruz" dedi.
Gabriel'in açıklamasında ısrarla dönüp dönüp Alman vatandaşı olan Türklerin Türkiye ile devam eden vatan bağına referans vermesi aslında bir beklentinin neticesi.
Adı ister asimilasyon, ister entegrasyon veya son zamanlarda moda olduğu gibi uyum olsun, Almanya'nın Türklerin yaşadığı diğer Avrupa ülkeleri gibi vatandaşı olan Türklerin varlığından ve kimliğinden rahatsız olduğu aşikar. Açıklamanın genelinde bu rahatsızlığın ifadelerini bulmak mümkün.
Gabriel lütfeden bir eda ile hitap ediyor Türklere açıklama boyunca. Politik doğruculuğun önüne koyduğu engellerden bir kurtulabilse 'Alman değil Türk olduğunuzu biliyoruz.
O kadar lütufkârız ki buna rağmen Türkiye ile sorun yaşarken bile size tahammül ediyoruz' diyecek.
Gabriel açıklamanın devamında "Alman Hükümetinin Türk siyaseti karşısındaki politikaları değişecektir. İşbirliğimizi ve özellikle Türkiye'ye yapılan ekonomik yardımları yeniden gözden geçireceğiz ve Avrupa'da da net bir tutum için girişimlerde bulunacağız" diyerek aynı tavrı devam ettiriyor. Bu satırlardaki tehdit en baştan açık ve seçik şekilde Almanya'nın Türkiye ile eşit ilişki kurmaya yanaşmadığını ve üstten konuşan, kibirli, lütufkâr tavrından vazgeçmeyeceğini ilan ediyor.
Gelelim şu ekonomik yardımlara...
Gabriel'in ekonomik yardımlar dediği Türkiye ile AB arasında varılan anlaşma gereği AB'nin Suriyeli mültecilerin Türkiye'de kalması karşılığında mültecilere verilen hizmetler için sağladığı kaynak.
Hikaye herkesin malumu:
Yabancı karşıtı, İslamafobik Avrupa, topraklarında mülteci istemediği için Türkiye'ye "Siz bu mültecilere sahip çıkın ve masrafların cüzi bir kısmını da biz üstlenelim" diyor.
Türkiye'de zaten her hâlükârda kendi başına mültecilere kol kanat gerdiği için bu teklifi kabul ediyor (Türkiye'nin bunu kabul etmesinin ne derece doğru olduğu ayrı bir bahis).
Söz verdikleri ekonomik yardımı göndermedikleri de herkesin malumu.
Gabriel Türkiye'ye değil mültecilere verecekleri ve zaten vermedikleri ekonomik yardımları 'Türkiye'ye yapılan ekonomik yardımlar' olarak takdim ediyor.
Böyle yaparak da kibirli tutumunu devam ettiriyor. Ve Türk-Alman ilişkilerindeki esas sorun tam da bu.
Almanya eski Türkiye'yi özlüyor.
Talimat verdiği, kendisine sıkıntı çıkartmayan, gerekli gördüğünde terbiye ettiği eski batıcı, kompleksli, müstakil hareket edemeyen Türkiye'yi...
O günlerin geride kaldığını ve bir daha gelmeyeceğini anlayacaklar ama biraz zaman alacak.